Fotoğraf:iksv.org
Her nisan ayında İstanbullu sinemaseverleri iki haftalık bir maraton bekler. İstanbul Film Festivali kitapçığı edinilir, filmler itinayla seçilir, biletler alınır. Şehirdışından gelenler dahi olur bu iki hafta süren heyecan için.
Salgın nedeniyle pek çok festival gibi bu yıl 39. kez gerçekleşmesi beklenen İstanbul Film Festivali de ileri bir tarihe ertelendiğini duyurdu. Bu sırada da kemikleşmiş izleyicisine de 15 filmlik bir seçki sundu. Biletler satışa çıktığı andan itibaren hızla tükendi.
Festival Direktörü Kerem Ayan, "Elbette bizim gibi izleyiciler de festivali ve festivalin getirdiklerini özledi belli ki" diyor.
Her şey yoluna girerse İstanbul Film Festivali'ni sonbaharda yapacaklarını söyleyen Ayan ekliyor: "Bulunduğu şehri besleyen, şehirle büyüyen, sinema salonları, semtleri ve izleyicisiyle yaşayan bir festival. Dolayısıyla fiziksel olarak gerçekleşmesi de çok önemli."
Festival seçkisinden filmlerin gösterimi başladı. Geride bıraktığımız günlerde size dönüşler nasıl oldu? Sizin için de yeni olan bu süreç nasıl geçiyor?
15 Mayıs'ta başladığımız Çevrimiçi Gösterimler, Nisan'da yapacağımız festivalin programından 15 filmi internete taşıyor. Henüz gösterimlerin ilk günlerindeyiz, ama hem bilet satışlarımız hem de izleme sayılarımız bizi çok mutlu etti, hatta yoğun talepler üzerine ek seanslar bile koyduk. Festival zamanı İstanbul dışından katılıp bizi yalnız bırakmayan izleyicilerimizin bu gösterimler için bilet aldıklarını görmek de bizi sevindiriyor.
"Yönetmenlerle film sonrası soru-cevap olacak"
Elbette alışkın olmadığımız bir süreç ve bu olanağı sunacak platformu bulduğumuz anda tüm ekiplerimiz hızlıca çalışmaya başladı. İki hafta gibi bir sürede görünümünden çevirisine, filmlerin seçimi ve yurtdışı onaylarından siteye yüklenmelerine yoğun tempo gerektiren bir sürece girdik. Site işledikçe, filmler izlenmeye başladıkça, bundan sonrası için de olasılıkları gözden geçirmeye başladık.
"Her şey yoluna girerse festivali sonbaharda, fiziksel olarak yapabiliriz"
İlk günden biletler tükendi sanırım. İnsanlar rutinlerini bırakmak zorunda kaldı, çoğu evinde. Ama bahar aylarında festivali merakla bekleyenler de varmış hala... Belki de bu seçkiyle "hayat devam ediyor" hissi yaşadık çoğumuz. Siz neler söylemek istersiniz?
Evet, elbette bizim gibi izleyiciler de festivali ve festivalin getirdiklerini özledi belli ki. İnsanların gündelik rutini evde, karantina altında farklı bir rutine dönüştü. Yılda bir, 12 gün gelen festivalin evde de kısmen yaşanabilecek, yine hep birlikte deneyimleyebileceğimiz bir etkinlik olduğunu görmemize vesile oldu bu gösterimler. Yeni filmlerin çıkması hayatın tıkanıp kalmadığı, bir şekilde devamlılığın olduğu hissini de veriyor bizlere. Hatta seçkide filmleri yer alan bazı sinemacılarla canlı, etkileşimli çevrimiçi görüşmeler de ayarladık. Böylece festivalden alıştığımız yönetmenlerle film sonrası soru-cevapları da bu canlı, organik deneyimin bir parçası olarak sunuyoruz. Bunun yanı sıra her şey bir şekilde yoluna girerse festivali sonbaharda, sinema salonlarında fiziksel olarak gerçekleştirmeyi de düşünüyoruz.
MUBİ ile yaptığınız işbirliği ile önceki dönem festivallerden ödül alan filmlerden de bir seçki yaptınız. Dijital platformda süreli olarak gösterilen filmler yeniden gündem olabiliyor. Mesela 2017 tarihli "İşe Yarar Bir Şey" tekrar çok konuşuldu. Filmleri hatırlamak için iyi bir alan açtı diyebilir miyiz bu sistem için?
MUBI'yle işbirliğimiz bizim için çok heyecan verici oldu. Geçmiş festivallerin en iyi filmlerini bir arada görebilmek hem festivalin seçkisine dair bir fikir verdi hem de dediğiniz gibi bu filmlere daha geniş izlenme fırsatı verdi. Festivalde normalde 170 kadar film gösteriliyor, gözden kaçan ya da zaman bulunamayan filmler oluyor. MUBI seçkisi izleyicilere belki de kaçırdıklarını izleyebilmeleri için de bir kapı açtı. Dediğiniz gibi "İşe Yarar Bir Şey" o kadar çok konuşuldu ki bugünlerde MUBI'nin bir de Pelin Esmer toplu gösterisi yapmasına vesile oldu.
"Pandeminin en ağır etkilediği sektörlerden biri de kültür-sanat"
Cannes Film Festivali direktörü Nisan başında "Festivalin ruhu ve tarihi açısından online festival işe yaramaz" demişti. Ancak geçen günlerde resmi seçkiyi paylaşacaklarını ve diğer festivallerle işbirliğiyle filmlerin gösterileceğini söyledi. Her sektörde olduğu gibi önümüzü görmek çok zor ama festivallerin akıbeti ne olacak sizce? Dünyada neler oluyor, konuşuluyor?
Cannes elbette sektörün profesyonellerine yönelik en büyük etkinlik ve Berlin, Venedik ile birlikte sundukları filmler yıl boyu en çok konuşulan filmler oluyor. Cannes anladığım kadarıyla bu sene seçtiği ama gösteremediği filmlere bir Cannes 2020 labeli verecek ve filmler diğer festivallerde de gösterilebilecek. Cannes daha çok film sektörüne yönelik bir festival, Toronto, Venedik, Berlin hem sektöre hem de izleyiciye hitap ediyorlar ama İstanbul, tabii ki Türkiye film sektörüne katkıda bulunsa da her şeyden önce bir izleyici festivali. Bulunduğu şehri besleyen, şehirle büyüyen, sinema salonları, semtleri ve izleyicisiyle yaşayan bir festival. Dolayısıyla fiziksel olarak gerçekleşmesi de çok önemli. Pandeminin en ağır etkilediği sektörlerden biri kültür-sanat sektörü. Festivaller topluca gerçekleştirilen etkinlikler; sosyal yanımızı besliyorlar, öncesinde ve sonrasında paylaşımlarımızla canlı kalıyorlar. Dünyada ve bizde de konuşulan aslında kültür-sanat sektörünün önümüzdeki aylarda nasıl bir değişim geçireceği, gerekliliğinin ve icra biçiminin nasıl bir şekil alacağı, bu sektörlere ve çalışanlarına kamudan ve özel sektörlerden nasıl bir destek yolu açılabileceği.
Çevrimiçi gösterimler diğer festivaller için de bir alan açacak mı?
Türkiye'deki kültür sanat kurumları arasında önemli bir yere sahip olan İKSV bu salgın sürecini nasıl karşıladı, size nasıl yansıdı?
İKSV çatısı altında biliyorsunuz öncelikle Film, Müzik, Caz, Tiyatro Festivalleri, Tasarım Bienali ve 2021 takviminde yer alan İstanbul Bienali var. Film, Müzik ve Caz ertelendi, Tiyatro ve Tasarım Bienali'nin nasıl yapılabileceği daha belli değil. Salon konserleri iptal edildi. Yani İKSV'nin neredeyse hiçbir etkinliği izleyicisiyle bu sene bir süre daha buluşamayacak. Yazın ilerleyen günlerinde, hijyen ve güvenlik kurallarının yeniden tanımlanacağı "yeni normal" günler geldiğinde bu etkinliklerin de nasıl ve hangi koşullarda gerçekleştirilebileceğini tartışıyoruz. İstanbul Film Festivali'nin çevrimiçi gösterimlerinin diğer festivaller için de bir alan açıp açmayacağını da kendi aramızda tartıyoruz.
"Kira anlaşmalarına bağlı olarak filmlerin belirli seyirci kapasiteleri var"
Bu seçki için kombine ve ayrı ayrı, bilet satış rakamları nedir? Hangisine rağbet oldu? Satılan biletler açısından rakamlar ne anlatıyor, neye işaret ediyor? Neden sınırlı sayıda bilet satışı oldu?
Toplam bilet sayımız şimdilik ek gösterimlerle 21.000 civarında. Kombine biletler çok rağbet gördü. Kombine olarak aşağı yukarı 15.000 bilet sattık. Her gün bir film gösterime giriyor ve beş gün gösterimde kalıyor. Son filmimiz 29 Mayıs'ta gösterime girecek. Gösterimin 15 güne yayılıyor olması ve seans saati kısıtlamasının olmaması sanırım izleyicileri kombine bilet almaya yönlendirdi. Elbette İstanbul'la kısıtlı olmaması da ilgiyi artırdı.
Online, korsan gösterim yapmadığımız için, bizim için sınırsız bir dünya değil :) Çevrimiçi gösterimlerde de tıpkı normal gösterimlerde olduğu gibi film şirketleriyle tek tek yapılan kira anlaşmalarına bağlı olarak filmlerin belirli kapasiteleri bulunuyor. Bu nedenle filmler izleyici kapasitesini doldurduğunda satışa kapanıyor. Ayrıca sistemin de kendi streaming kısıtlamaları var. Bunları gözetmek zorunda kalıyoruz. (AÖ)