Akademisyen Feryal Saygılıgil’in Affetmenin Politikası isimli yeni derlemesi affetmenin, bağışlamanın imkanı ya da imkansızlığını tartışıyor.
Kitap, “Bağışlamanın unutmak olmadığını”, “hınç etiğini”, “cezalandırılamaz olanın bağışlanamayacağını, bağışlanamaz olduğu düşünülenin de cezalandırılamaz olduğunu”, “bağışlamakla özgürlük arasındaki ilişkiyi”, “felaketi tanıklığın değil edebiyatın anlatabileceğini,” “yaralarımızı”, “yaralanabilirliğimizi ve bunun temelinde kurulan yaşamın dönüşümüne dair imkanların peşine düşen bir zeminde kurulan sorumluluğumuzu”, “kötülüğün de bağışlama kadar güçlü olduğunu” irdeliyor.
4 Ekim’de okurla buluşacak olan kitaba katkıda bulunan yazarlar: Ali Çakmak, Cansu Muratoğlu, Fatmagül Berktay, Feryal Saygılıgil, Hatice Çoban Keneş, Hülya Dinçer, Işıl Çoklar Okutkan, İlkay Özküralpli, Kayuş Çalıkman Gavrilof, Nesrin Uçarlar, Nimet Altıntaş, Sare Öztürk, Sevilay Çelenk, Sibel Kır, Umut Tümay Aslan ve Tanıl Bora.
Feryal Saygılıgil’in yazmış olduğu Giriş’ten bir bölümü Dipnot Yayınları’nın izniyle paylaşıyoruz:
Affetmek üzerine bir kitap hazırlama fikri, Işıl Çoklar’ın doktora tez jürisinde bulunduğum sırada zihnimde belirdi. Affetmenin mümkün olup olamayacağını ya da hep kalacak bir sızının gölgesinde hangi koşullarda mümkün olabileceğini, bağışlamak, özür dilemek, affetmek kavramlarının ne anlama geldiğini daha çok düşünmeye ve bu kitabın bazı yazarlarıyla da tartışmaya başladım.
O günlerin sonrasında küçücük bir umut gibi kendini gösteren Çözüm Süreci’nden geçildi ve ardından ucu bucağı görünmeyen karanlık günler geldi: Acısını hâlâ çok derinden hissettiğim sevgili yoldaşım, arkadaşım Murat Yurtgül’ü ve sevgili öğrencim Hatice Ezgi Sadet’i de kaybettiğimiz Suruç katliamı, sonrasında yaşanan Ankara katliamı, Cizre Bodrumları, Barış için imza ve KHK süreçleri… Bütün bu olan bitenden, acı ve zulümden sonra benim için affetmek gitgide anlamsızlaşsa da “Affetmek” üzerine düşünmekten hiç vazgeçemedim.
Elinizdeki kitabın yazarları metinlerinde affetmenin, bağışlamanın imkânı ya da imkânsızlığını tartışıyorlar. Affetmeyi, bağışlamayı, özür dilemeyi, helalleşmeyi, siyasal bağışlamayı, bağışlamanın kederini, politik af ve politik özür dilemeyi, genel af ve özel affı, onarıcı adaleti, hukuki af düzenlemelerini, politik bir enstrüman olarak affı, modern siyasetle af ilişkisini, yas tutmayı, geçmişle yüzleşmeyi, yaralarımızı, yaşamı savunmayı, oyunbozanlığı, sükûtu, uzlaşmayı, direniş imkânlarını, umudun ve hıncın birlikteliğini çeşitli veçheleriyle, kavramsal ya da öznel olarak, tarihsel süreçler içinde masaya yatırıyorlar.
Tek tanrılı dinlerde bağışlama, ırkçılık ve soykırım politikalarına rağmen affetmek, geçmişle hesaplaşma ve toplumsal barışın inşasının kesiştiği yerde af pratiklerinin durduğu yer ve bu pratiklerin hangi işlevi yerine getirdiği ya da getiriyor mu sorusunu tartışmak, affetmenin devletin ekstra cezalandırma/cezasız bırakma politikasının inşasındaki rolü, 24 Nisan 1915 felaketine tanıklık ettikten sonra barışmanın imkânı ya da imkânsızlığı, Karin Karakaşlı’nın metinleri üzerinden “özür dilemeyi” ele almak, iklim adaletine affetmek üzerinden bakmak ve yaşamı savunmaktan vazgeçmemek, erkek şiddetine karşı kadınların bir araya gelmesi ve isyan etmesinin önemi, politik uzlaşma ve dünyada bir arada yaşamayı öğrenmemizin zorunluluğu, geleceğe ilişkin umudun nasıl mümkün olabileceği tartışılan konular arasında. Yazarlar, konuşabilmemizin imkânlarını anlamaya ve bir anlamda da yaratmaya çalışıyorlar.
Affetme, bağışlama, özür dileme kavramları üzerine düşünürken ve metnin politik çerçevesini çizerken ağırlıklı olarak Derrida, Ricoeur, Arendt, Améry, Jankélévitch, Butler, Ahmed, Nichanian gibi düşünürlerle birlikte tartışmak gerekiyor. Yazarlarımızın birçoğu da bu düşünürler çerçevesinde “affetmek”i ele alırken bir fikir, kişisel bir tavır olarak affetmek ile zaman zaman alınması zorunlu olan siyasal tutumlar arasındaki gerilim ve çakışmasızlık da söz konusu elbette. Bu nedenle yazılar felsefe, ilahiyat, psikoloji, hukuk, siyaset felsefesi ile bugünün siyasal sorunları ve Türkiye’nin yakın tarihiyle iç içe geçen af meselesi arasında gidip gelmekte.
Yukarıda adı geçen düşünürlerden yola çıkarak “bağışlamanın unutmak olmadığını” (Derrida), bağışlamanın “ısmarlama unutuşa” hizmet ettiğini (Ricoeur), “kötülülüğün” de bağışlama kadar güçlü olduğunu (Jankélévitch), “cezalandırılamaz olanın bağışlanamayacağını, bağışlanamaz olduğu düşünülenin de cezalandırılamaz olduğunu” (Arendt), “bağışlamakla özgürlük arasındaki ilişkiyi” (Arendt), “hınç etiğini” (Améry), “felaketi tanıklığın değil edebiyatın anlatabileceğini” (Nichanian), “yaralarımızı” (Ahmed), “yaralanabilirliğimizi ve bunun temelinde kurulan yaşamın dönüşümüne dair imkânların peşine düşen bir zeminde kurulan sorumluluğumuzu” (Butler) metinlerinde açımlayarak, tartışıyor yazarlarımız.
Kitabın küçük de olsa birbirimizi duyabileceğimiz ve konuşabileceğimiz bir pencere açabilmesi ümidiyle…
Kitabın Künyesi:
Derleyen: Feryal Saygılıgil
Affetmenin Politikası
Dipnot Yayınları
Editör: Feryal Saygılıgil
Kapak Tasarımı: Duysal Tuncer
Kapak Resmi: Edvard Munch, Kırmızı ve Beyaz, Tuval Üzerine Yağlı Boya
Düzelti: Ümit Özger
(EMK)