22 yaşındaki üniversite öğrencileri Ferhat Tüzer ile Berna Yılmaz, bugün (6 Ekim) görülen dördüncü duruşmada tahliye edildi. Berna'nın babası Yusuf Yılmaz ile Ferhat'ın annesi Hayat Tüzer kararı duyunca gözyaşlarını tutamadı. Adliye kapısında büyük sevinç yaşandı.
Ferhat ile Berna, 14 Mart 2010'da, Başbakan Erdoğan'ın konuştuğu toplantıda, "Parasız eğitim istiyoruz, alacağız" yazılı pankartı açtı ve hemen ardından gözaltına alınıp çıkarıldıkları İstanbul Özel Yetkili 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nce tutuklandılar. "Devrimci Halk Kurtuluş Partisi/Cephesi (DHKP/C) üyesi olmak ve örgüt adına propaganda yapmaktan" yargılanıyorlar.
Çıkarıldıkları üç duruşmada da hem avukatları Taylan Tanay hem de kendileri, eylemlerinin Anayasal bir hak olan ifade özgürlüğü kapsamında olduğunu belirttiler. Eski savcı Kasım İlimlioğlu, mütalaasında, aynı yönde görüş belirterek gençlerin tahliye ve beraatini istedi. Ancak mahkeme, üç seferde de tutuklu kalmalarına hükmetti.
Berna Ankara Üniversitesi, Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Antropoloji Bölümü dördüncü sınıf öğrencisiydi, Ferhat da Trakya Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu Makine Bölümü ikinci sınıftaydı. İkisi de tutuklu kaldıkları sürede okuldan atıldılar.
Hatta kendilerine adliye önünde destek veren arkadaşları da "suçu ve suçluyu övmekten" gözaltına alındı. Oysa her ikisi de henüz hüküm giymediğinden kanun önünde de "suçlu" değillerdi.
"Daha nasıl savunalım kendimizi"
Ve tutukluluklarının 19. ayında dördüncü duruşmaya çıktıklarında yine arkadaşları, aileleri ve "parasız eğitim" talebini destekleyen ya da bunu ifade etmenin özgürlüğünü destekleyenler, adliye önünde toplandı.
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen), Gazeteci Ali Sirmen, Avukat Turgut Kazan, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul milletvekilleri Mahmut Tanal ile Süleyman Çelebi, Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder ile Sebahat Tuncel de destek vermek için duruşmaya katılanlar arasındaydı.
Duruşmada Ferhat ile Berna'yı görmek isteyen arkadaşları değil duruşma salonuna adliye bahçesine bile alınmadı ancak, onlar okudukları gazete ve dergilerden, kendilerine verilen desteğin bilincinde olduklarını savunmalarında söyledikleriyle kanıtladılar.
İlk olarak söz alan Berna, sesi titreyerek başladığı konuşmasını kararlılıkla tamamladı:
"Önceki duruşmalarda söylediklerimi yineleyeceğim, parasız eğitim istemek, Anayasayla da güvence altına alınmış bir haktır. Hatta bazı öğretmenlerimiz, 'Biz de parasız eğitim istiyoruz, bizi de yargılayın' diyerek savcıya suç duyurusunda bulundu. İronik biçimde, savcı 'ortada suç unsuru bulunmuyor' diyerek soruşturma açmayı reddetti. Malatya Kürecik'te füze kalkanı kurulacak para eğitime harcanmalı."
Ferhat da Berna'nın söylediklerine katıldığını belirterek şu eklemeyi yaptı:
"Her duruşmada aynı şeyleri söylüyoruz, suç işlemedik diyoruz, artık kendimizi nasıl savunacağımızı şaşırdık!"
"Şili'deki eylemi de DHKP/C mi örgütledi?"
Ferhat ve Berna pankart pankart açtığında aynı yerde "parasız eğitim" şeklinde bildiri dağıtan ve tutuksuz yargılanan arkadaşları Utku Aykar ise, "Ben de aynı eylemde onlarla aynı şeyi savundum, ben dışarıdayım. Arkadaşlarımın tahliyesini, hepimizin beraatini istiyorum" dedi.
Avukat Taylan Tanay da aynı şekilde, "Aykar'ın tutuklanmamasına gösterilen gerekçenin diğer öğrenciler için de geçerli olduğunu" söyledi ve özetle şu savunmayı yaptı:
"Bu davanın olumsuz sonuçlanması, toplumsal muhalefeti baskı altına alacaktır. Bir örgütün parasız eğitim istemesi, parasız eğitim isteyen herkesi örgüt üyesi yapmaz. Haklarındaki tek delil, pankartı tuttukları fotoğraf. Yunanistan'daki, Şili'deki eylemleri de mi DHKP/C örgütledi? Emniyet'in, MİT'in değerlendirmeleri, hukuki kanıt yerine geçmez. Madem üyesi oldukları Gençlik Federasyonu örgüt bağlantılı, neden dernek kapatılmadı? Neden hala yasal faaliyetlerini sürdürüyor?"
Davanın yeni savcısı Adem Özcan da tahliye edilmeleri yönünde görüş bildirdi. Mahkeme Başkanı Aytekin Özanlı, Mehmet Karababa ile Savaş Çelik, müzakerenin ardından oybirliğiyle tahliye edilmelerine karar verdi. Dava, 8 Mart 2012'ye ertelendi.
Kararı duyan aileler sevinç gözyaşlarına boğuldu, haberi birbirlerine sarılarak kutladılar. Adliye önünde konuşan baba Yılmaz ile anne Tüzer, "Çok mutluyuz, destek veren herkese teşekkür ederiz" dediler. Berna ile Ferhat, tahliye işlemleri yapılmak üzere cezaevine doğru yola çıkarken Beşiktaş Adliyesi'nde pek sık rastlanmayan bir mutluluk tablosu vardı. (AS)