Medya özgürlüğü ve bağımsız gazetecilik izleme ve haber ağı, BİA2 yerel medya kadın hakları ve kadın haberciliği eğitim programı adı altında yapılan iki günlük oturumlarda, habercilikten çok kadın hakları, haberciliği ve feminizmin gerçekleri konuşuldu.
Ancak olaya ilginçlik katan bu değil, katılımda bulunanların çoğunun erkek olmasıydı.
Dışardan gelen BİA organizatörlerinin yanında, çeşitli üniversitelerde, (Galatasaray Üniv., Ankara Üniv.) hocalık yapan Prof., Doç. Dr. ve hukukçuların tümü kadındı.
Ama katılımcılar arasında sadece yedi bayan meslektaşımız mevcuttu. İş böyle olunca da, yorumlar oldukça farklı ve renkli oldu.
Her zaman alışılagelen "kadınlar söyler, herkes onaylar" denen feminist toplantılarda, bir bakıma yeni bir çığır açıldı (erkek egemen feminist toplantı). İşin açıkçası çok da faydalı geçtiğini düşünüyorum.
Bir gazetecinin her ortamda bulunup, her fikre kulak kabartıp, birinci ağızdan bilgi edinme zorunluluğunun yanında, böyle tartışma ortamlarında bulunup, işin beyin takımıyla görüş alışverişinde bulunulması, olaya farklı bir güzellik kattı. Kabul ederim veya etmem ama herkesin düşüncesini dinler, yeri geldiğinde, savunur, yeri geldiğinde de eleştiririm.
Olaya BİA'nın yaptığı mükemmel organizasyondan bağımsız olarak yorum katmak istiyorum. Çünkü BİA sadece bu konuda değil, yerel medyanın gelişmesi ve desteklenmesi için gerçekten büyük çaba sarf eden bir organizasyon. Benim yorumum son oturumdaki konular üzerine.
Sadece bölgede veya ülkede değil tüm dünyada, çiğnenen, ezilen ve hor görülen bir kadın gerçeği mevcut.
Buna gözümüzü kapatarak yok sayamayız. Gerek, fuhuş ticareti, gerek töre adı altında yapılanlar, gerekse de onların yararlanılacak bir obje olarak algılanma mantığı...
Hepimiz bu olanların farkında ve karşısındayız. Ancak bazı bayan arkadaşlarımız, bu mücadeleyi verirken, yaşasın kadınlar, kahrolsun erkekler sloganını kullanıyorlar adeta. Buda tasvip edilecek bir tavır değildir.
Sözlerim yanlış yorumlanmasın. Klişeleşmiş böyle bir slogan yok ama mantık bu ! Eğer, bayanlarımız pardon, kadınlarımız (toplantıdaki arkadaşlar, kendilerine bayan değil kadın olarak hitap edilmesini istiyorlar) kendilerine daha anlayışlı ve hoşgörülü yaklaşılmasını istiyorlarsa, kendilerinin de erkeklere karşı olan keskin çıkışlarını törpülemeleri gerektiğini düşünüyorum.
Şöyle veya böyle, bu toplantıda epey tecrübe ve kazanım elde ettik. Umarım kadınlarımız da toplantı sırasında, dillendirdiğimiz bilgi ve yorumlardan kendilerine bazı çıkarımlar yaparlar.
Kadınların kadın, erkeklerin de erkek olarak kabullenilip, kimsenin sınırına tecavüze yeltenmediği bir toplum dileğiyle, sağlıklı ve mutlu kalın... (ŞT/BA)