Ayşan Sönmez, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki (ABD) feminist tiyatro deneyimlerini anlatırken; Aysel Yıldırım Avrupa genelinden ve İngiltere'den örnekler sundu.
Sönmez "Keskin ayrışma: Renkli kadınlar"
Sönmez, feminist ayrışmanın tiyatroda da izlerinin görüldüğünü belirtti. En keskin ayrışmanın literatüre "renkli kadınlar" olarak giren siyah, Latin ve doğulu kadın feministlerle; beyaz, orta sınıf kadınlar arasında görüldüğüne dikkat çekti.
Sönmez "Irkçılığa karşı siyahların başlattığı özgürlük hareketi 1950'lı yıllarda başladı. Feminist hareket 1968 yılında ivme kazandığında; siyah kadınların ırkçılık karşıtı eylemler nedeniyle zaten bir bilinç yükseltmesi söz konusuydu" dedi.
Sönmez feminist hareketin ABD'de "radikal feminizm"den beslendiğini; Avrupa'da ise "materyalist feminizm" anlayışının benimsendiğini söyledi.
Ecofeminizm: Kadın Spiritüalizmi
Sönmez son yıllarda ise "ekofeminizm" diye anılan üçüncü bir anlayışın geliştiğini söylüyor:
"Bu anlayış kadın bedenini kutsayan, cadılara, tanrıçalara ve mistik öğelere dayanan bir anlayış. Ve 'Tarihsel olarak inanç sisteminin imgeleri eril malzemeden beslenir' dediler. Bu akım 'Kadın Spiritüalizmi'ndeki eril malzemenin; imgelerin dönüştürülmesi için tiyatrodan çok beslendi" diyor.
İngiltere: Politik ve kültürel hareketlilik
Aysel Yıldırım ise feminist tiyatronun İngiltere'de 1968'de doğduğunu belirterek şunları söyledi:
"Bu tiyatro işsiz işçi kadınların öncülüğünde gelişti. Tıpkı 1. Dünya Savaşı'nda olduğu gibi, 2. Dünya Savaşı sonrasında da kadınların eve çağrıldığı bir dönem yaşandı. Bu gelişme kadınları işsiz bıraktı. Kadınlar da seslerini feminist tiyatro ile duyurmaya çalıştılar."
Feminizm ve feminist tiyatronun gelişimiyle politik ve kültürel ortamın hareketlendiğine dikkat çeken Yıldırım, "1968'de İngiltere'de tiyatrodaki sansür kalktı. Bu tarihte kürtaj yasağı kalktı. Boşanma yasası değişti. Kadınların fırsat eşitliği, doğum kontrolü ve eşit işe eşit ücret mücadeleleri başladı ve kazanımlar elde edildi" dedi.
Yıldırım, İngiltere'de ve Avrupa'da feminist tiyatronun dört aşama geçirdiğini söyledi.
"Başlangıçta protesto eylemleriyle bilinç yükseltmeler başladı. Miss Word ve Miss Europe yarışmalarına karşı eylemler yapıldı. Sütyen, jartiyer, takma kirpikler teknolojinin çöplüğüne atıldı."
İngiltere'de 'Kadın Oyunları Festivali'
Yıldırım konuşmasını şöyle sürdürdü:
"İkinci aşama ise sokak tiyatroları oldu. Kadının aile içindeki mahrem yaşamları sergilenmeye başlandı. 'Saçak Tiyatro' ve 'Hizip Tiyatrosu'yla da bilinç yükseltmeler sürdü. İngiltere'de 1973'te başlayan 'Kadın Oyunları Festivali'nin 1974 Gay Oyunları; 1975'te de Lezbiyen Oyunları'nı kapsadığını görüyoruz.
"1950'lerin sonunda başlayan Feminist oyun yazarları bilincini yeni katılımlarla 1980'lere kadar sürdü. 80'lerden sonra ise koalisyon tiyatroları başladı."
Koalisyon tiyatroları ise farklı etnik grupları bir araya getiren tiyatro olarak 80'lerde öne çıkan bir tiyatro akımı oluyor.Yıldırım, "Benzerlikleri birleştirmek isteyen beyaz ve orta sınıf kadınların ABD'de başlattığı Koalisyon Tiyatrosu, ayrışma ve kutuplaşmanın çok fazla olduğu bir akım olarak gösteriliyor" diye konuşuyor.(AD)