"Kadın ve engelli kadın olarak var olmanın dayanılmaz ağırlığını toplumun tüm duyarlı bireyleri yüreklerinde hissetmelidir" diyen Türkiye Sakatlar Derneği Çanakkale Şubesi ile Çanakkale Kadınlar Birliği'nin düzenlediği "engelli kadın" kurultayı, Çanakkale Belediyesinin katkılarıyla yapıldı.
Kadına yönelik şiddeti sorgulama ve açığa çıkartmak; kadınlar arası dayanışmayı yükseltmek amaçlarını da taşıyan 7. Kadın Sığınakları Kurultayı Heinrich Böll Vakfı'nın katkılarıyla, Kadın El Emeğini Değerlendirme Derneği Kadın Danışma Merkezi'nin ev sahipliğinde Çanakkale'de gerçekleştirildi.
Üç gün süren Kadın Sığınakları Kurultayı, 3 Aralık'ta Türkiye'nin dört bir yanından gelen çeşitli kadın örgütlerinden kadınların katılımıyla başladı. "Engelli kadın" kurultayı da aynı gün 15 - 18 saatleri arasında Marmara Bölgesindeki çeşitli kadın ve sakat örgütlerinin temsilcilerinin katılımıyla.
3 Aralık aynı zamanda Dünya Sakatlar Günü'ydü.
Kadın sığınakları kurultayına katılan kadınlar deneyimliydiler, ancak sakat kadınların kurultay deneyimi yoktu.
Kadın sığınakları kurultayına sadece kadınlar katıldı. "Engelli kadın" kurultayına erkekler ve çocuklar da. Üstelik kurultayı düzenleyen ve kurultay fikrinin sahibi, erkekti.
Kurultayın açılış konuşmasını, sakat kızının sakat kadınların yaşadığı sorunları büyüyünce yaşamamasını istediği için bu kurultayın düzenlenmesine öncülük eden Orhan Mutay yaptı. Mutay konuşmasına, "Sanki dünyanın en güzel çiçekleri buraya toplanmış," diyerek başladı.
"Engelli kadın" kurultayında sakatlar, engelliler, özürlüler vardı. Sakat olmak konuşuldu. Sakatların sorunları konuşuldu.
Kadın olmak konuşulamadı.
Sakat oldukları için o kadar eziliyorlardı ki, kadın olarak ezilecek halleri kalmıyordu sanki kadınların.
Öğlene kadar katıldığım kadın sığınakları kurultayında konuşurken sakat, dinlerken kadındım.
"Engelli kadın" kurultayında ise "çok sakat az kadın".
İki kurultay arasında parçalanmış hissettim kendimi.
Her iki kurultay konuşmamda aynı örneği farklı nedenlerle anlattım.
"Tam kırk dört yıl dayak yedim kocamdan. Ölümüne kadar. Benden daha ağır sakattı. Yanına çağırırdı dövmek için. Giderdim. Kaç tane koltuk değneğini kafamda parçaladı."
Kadın sığınakları kurultayında, "şiddete uğrayan sakat kadınlar da var!" demek için. "Engelli kadın" kurultayında ise "kadına yönelik şiddet her yerde!" demek için.
Her iki kurultay da çok önemliydi bence.
Kadın sığınakları kurultayının önemini hepimiz biliyoruz: Her ilde sığınakların açılması, şiddete uğrayan kadınların şiddetten uzaklaşmasını, kendini güvende hissetmesini sağlayacak.
"Engelli kadın" kurultayı da bugün olmasa bile, sakat kadınların da süreç içinde sakat olmanın yanı sıra, kadın olarak yaşadıkları sorunlara karşı da mücadele etmesini sağlayacak bir ilk adım.
Ama öncelikle sakat kadınların kadın hareketiyle tanışması gerekiyor. Sakat kadınların feminizmle tanışması gerekiyor. Feminist kadınların sakat kadınlarla tanışması gerekiyor.
Kadın bakış açışı yetmedi "Engelli kadın" kurultayında. Çünkü kadın olmak yetmiyor yaşadıklarımızı anlamaya. Kadın olarak neden ve nasıl ezildiğimizi ve nasıl kurtulacağımızı anlamak için feminist bakış açısına ihtiyacımız var.
Tıpkı bunun gibi, feminist kadınların da sakat kadınların sakat olmaktan kaynaklanan sorunlarını öğrenebilmesi / anlayabilmesi için sakatist bakış açısına ihtiyacı var.
Bu arada yeni bir kelime ürettim galiba.
Tartışmaya açık bir kelime bu. Henüz yeterince kafa yormadım. Çanakkale'de iki kurultay arasında parçalanırken aklımdan geçmişti. Sonra unuttum. Yazarken birden aklıma geldi.
Feminizm gibi düşünüp, sakatizm diye bir ideoloji de üretebiliriz. Sakatların neden ve nasıl ezildiklerini anlamamıza ve ezilmeye karşı mücadele yöntemlerini geliştirecek bir ideoloji.
Hadi buyurun yeni ideolojimizin içini birlikte dolduralım...
Not: Yazımda kurultayı düzenleyenlerin dediği gibi "Engelli kadın" kurultayı ifadesini kullandım. Ben engelli değil sakatım. Nedenini bianet okurları biliyor diye tekrar etmiyorum.
Biliyorum herkes sıkıldı bu kavram tartışmalarından ama, ben sıkılmaktan öte bunaldım. Her yerde aynı şeyleri söylemekten bıktım usandım. Çünkü bu konuda hem çok konuşuyorum hem de yazıyorum.
Saygılarımla... (NG/BB)