"Türkiye'de olumlu yasal düzenlemeler, yasaların ruhuna yansımadı. Hukuk kadınları korumakta yetersiz kaldı. Artık uygulamayı zorlamamız, zihniyet değişikliğini gerçekleştirecek düzenlemeler için mücadele etmemiz gerek."
"İstanbul'da Kadın Hakları İçin Mücadele Veren Hukukçu Kadınlar" panelinde, katılımcıların ortak görüşü buydu.
Avukatlar Filiz Kerestecioğlu, "Daha fazla isyankar olmalı, sokağa çıkmalı, yeni mücadele yöntemleri bulmalıyız"; Hülya Gülbahar, "Her türlü iktidardan bağımsız düşünmeye devam etmeliyiz"; Canan Arın, "Yasal mücadele yollarını sonuna kadar kullanmalı, devlete uluslararası anlaşma ve sözleşmelere uyma yükümlülüğünü de hep hatırlatmalıyız" diye konuştu.
Avukat Ayten Ağırdemir ise "İstanbul Barosu Kadın Hakları Uygulama Merkezi Deneyimleri"ni aktardı.
İstanbul Kadın Eserleri Kütüphanesi Bilgi Merkezi Vakfı'ndaki panelin moderatörü avukat Selma Atabek'ti.
Kerestecioğlu: Yasal değişikliklerin arkasında feminist mücadele var
"Feminist Mücadele ve Hukuk Mücadelesinin Birlikteliği" başlıklı sunumunda Kerestecioğlu, tüm yasal kazanımların arkasında kadınların mücadelesinin yattığını söyledi, örnekler verdi:
"Kadının çalışmasını kocanın iznine bağlayan Medeni Kanun'un 159. maddesi iptal edildi. Mağdur hayat kadını ise tecavüz cezasının indirilmesini öngören Türk Ceza Kanunu (TCK) 438. madde kaldırıldı. Evlilik içi tecavüz suç sayıldı. 4320 Sayılı Ailenin Korunması Kanunu kabul edildi. Edinilmiş mallara katılma rejimi getirildi. 'Eşler birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıklarıyla katılırlar' şeklindeki düzenleme ile kadının ev içi emeği yeni Medeni Kanun'da görünürlük kazandı."
Gülbahar: Yasalar değişti şimdi sıra ruhunu değiştirmekte
Gülbahar ise yasal değişikliklerin hayata yansıması için TCK'nin ruh olarak yenilenmesi gerektiğini söyledi:
"4320 Sayılı Kanun ile saldırganın otomatik olarak uzaklaştırılması gerekli. Yasa, sığınma evleri ve destek mekanizmalarıyla işlerlik kazanmalı. Medeni Kanun'da 'kocanın aile reisliği' kaldırılsa da kadınlar kocalarının soyadını almaya zorlanıyor. 'Soyadı Kanunu' TBMM'de bekliyor. 'Aile konutu' kavramı var ama başbakanın 'baba evi' söylemi değişmedi."
Gülbahar, Türkiye'de kadınların mücadelesiyle oluşturulan pek çok kurumun işlevsiz kılındığına da dikkat çekti; "Ayrımcılıkla Mücadele ve Eşitlik Kurulu ile Türkiye İnsan Hakları Kurumu'nu da aynı akıbet bekliyor" dedi:
"Denetim yapabilmesi için İnsan Hakları Kurumu'nun özerkliği hayati önemde. Ama kurumun tüm üyelerini Bakanlar Kurulu atayacak."
Arın: Yargıtay'la, yargıç ve hakimlerle mücadele gerek
Arın ise uygulamada karşılaştığı güçlükleri anlattı. Yargıtayda görevli hakim ve savcıların kadınları korumak yerine erkeklerin yanında durmayı tercih ettiğini söyledi.
Arın, "Hukukun temel amacı, yaşamda karşımıza çıkan sorunlara çözüm bulmak, hayatı yaşanılır kılmaktır. Biz yargıçlar nedeniyle kadınların yaşam hakkını elinden alıyoruz. Kanunların değişmesi işe yaradamı. Şimdi uygulamayı zorlamamız gerekiyor" diye konuştu. (BB)