Fikret İlkiz, Basın İş Yasası'nda yer alan gecikme tazminatlarının ve yüzde beş oranında fazla ödemelerin Anayasa'nın eşitlik ilkesine aykırı bulunduğunu belirtti.
Ankara 9'uncu İş Mahkemesi'nin bu şekilde bir karar verdiğini ifade eden İlkiz, konuyla ilgili görülen davaların bazılarında da indirim oranları uygulanmakta olduğunu söyledi. İlkiz, mahkemelerin yüzde 65, 85 ve 95 oranında indirim uyguladığına dikkat çekti.
Yüzde beş fazla ödemelerinin şu an Anayasa Mahkemesi'nce incelendiğini belirten İlkiz, bu davalarda bundan sonra yüzde 95 oranında indirim uygulanabileceğini kaydetti.
İndirim yapılarak karara bağlanmış davalar olduğunu ifade eden İlkiz, indirim uygulanırken "olayın oluş biçimine, tarafların durumuna" bakıldığını ve kullanılan bazı ölçütler olduğunu vurguladı.
İlkiz konuşması şöyle sürdürdü :
"Örneğin, 'siz çalışmakta olduğunuz sırada yüzde beşi talep ettiniz mi etmediniz mi? Eğer ettiyseniz ve ödenmemişse bununla ilgili dava açmakta haklısınız. O zaman sizin hesabınızın yapılması gerekir' diyordu ve ortaya bir rakam çıkıyordu. Şimdi bu rakam üç yıl beklemiş şu anda dava açmış kişiler anlamında farklılıklar yaratıyor. Şöyle; üç yıl beklemiş kişiler için yüzde 60 indirim yapıyor. Altı yıl bekleyip sonra dava açanlar için yüzde 90 indirim yapıyorum diyor.
Bu şekilde karara bağlanmış davalar var. İş akti sona erdikten sonra bu davalar genellikle açılıyor. Örneğin trilyonluk yüzde beşler çıktı. Ankara 3'üncü İş Mahkemesi'nde görülen davalardan bir tanesinde talep edilen miktar 260 milyondu. Bilirkişi alacaklarla ilgili rakamlar tespit etti ve 12 milyar 861 milyondu. Rakamlar bu şekilde büyük gelince indirimler uygulandı."
Eğilimin yüzde beş fazla ödemelerin kaldırılması yönünde olduğunu kaydeden Fikret İlkiz, Anayasa Mahkemesi'nin "eşitliğe aykırıdır" karan verebileceğini söyledi. Maddenin Anayasa'nın 10'uncu maddesi olan eşitliğe, "devletin bu anlamda kişiler arasında bir farklılık gözetmeyen sosyal bir hukuk devleti yaratması gerekmesi" nedeniyle de beşinci maddeye aykırı olduğundan iptali gerekli olduğunu düşündüğünü vurguladı.
İlkiz, Anayasa Mahkemesi'nin "sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak şekilde toplum içinde yer alan bir zümrenin mutluluğunu sağlamak, bir kısım insanı toplumun ve çalışanların geri kalan bölümünden soyutlayarak o zümrede yer alan insanların maddi ve manevi varlığının geliştirilmeye çalışıldığı ve bu sebeple Anayasa'nın 2 ve 5 'inci maddelerine aykırı olarak hareket edildiği görüşündedir" diye konuştu.
Basın iş Yasası ile çalışan gazeteciler için sözleşmeye "ücrete hafta tatilleri, mesai saatleri dahildir" diye madde konmuş olmasının sorunu çözmeyeceğini belirten ilkiz, yasada bu maddeler yer aldığı için yasaya aykırı bir uygulama olduğunu ifade etti. Bu sözleşmeye ancak üst düzey yöneticilerin dahil edilebileceğini vurgulayan İlkiz, sözleşmelerde yazılı olan maddelerin yasa maddeleri ile çelişmemesi gerektiğini söyledi.
İlkiz, sözleşmede yasaya aylan yapılmış sözleşmelerin geçerli olmadığını kaydetti. İlkiz, böyle bir durumda yasa hükmüne eğer varsa toplu iş sözleşmesi hükümlerine bakılarak karar verildiğine dikkat çekti.
Bazı gazetelerde yapılan ve geçmiş yıllara ait fazla mesai olmadığına dair imzalanan yazıların geçerli olmadığını söyleyen İlkiz, böyle bir durumda iki tarafın da fazla mesainin olduğunu kabul ettiğini belirtti; ispat külfetinin işverende olduğunu ve fazla mesai ücretlerinin ödendiğini ispat etmek zorunda bulunduğunu vurguladı.
Fazla mesai talebinin işveren tarafından ödendiğinin kanıtlanabilmesi için ücret bordrolarıyla gerçekleşmesi gerektiğine işaret eden İlkiz, bunun başka türlü kanıtlamayacağını ifade etti.
İlkiz, işten atılmayı göze alamayan gazetecilerin işten atıldıktan sonra mahkemeye başvurduğunu ve mahkemenin de hakkaniyetli davrandığını belirtti.
Kıdem tazminatının alınabilmesi için en az beş yıl çalışmış olmanın gerektiğini söyleyen İlkiz, kıdem tazminatının mesleğe ilk giriş tarihinden itibaren hesaplandığını hatırlattı.
İlkiz, konuşmasına şöyle sürdürdü:
"Meslekte beş yılını doldurmuş olan bir gazeteci hizmet münasebeti ya da çeşitli mukaveleler ile istisnasız olarak kesintisiz beş yıl sürmüş ise herhangi bir gazetecinin 'iş aklinizi sona erdirdik' yazısını aldıktan üç ay sonra akit fesih edilmiş sayılır. Beş yılını doldurmamış kişiler için bu ihbar süresi bir aydır. Gazeteci eğer yıllık iznini kullanmamışsa işine son verilmesi durumunda izin süresine ait ücreti peşin olarak ödenir. Beş yılı doldurma koşulu fiilen meslekte bunu tamamlamış olmanıza bağlı. Arada bazı arkadaşlar gibi kadrosuz olarak çalıştınız. Burada yapılacak olan mutlaka tespit davası açmaktır. Tespit davasının açılma süresi geriye dönük olmak üzere 10 yıldır. Dolayısıyla gazeteci olarak çalıştığınızın tespiti için bir dava açtığınız taktirde fiilen çalıştığınızı kanıtladığınız an bu beş yıllık süre dolabilir. Dört yıl orada çalıştım. Sonra altı yıl burada çalıştım. Ayrılmak üzereyim, kıdem tazminatım altı yıl üzerinden hesap edilmez. On yıl üzerinden hesap edilir. Son işveren on yıldan sorumludur. İlk işverenin ödemediği dört yıldan ben sorumlu değilim diyemez. Son işveren önceki işverene rücu ederek bendeki fiilen çalışmadığı süreleri sende çalıştı, bu süreyi sana rücu ediyorum onu bana öde diyemez."
Gazete kâr etmişse yıllık ikramiye ödendiğini belirten İlkiz, yüzde beş ile ilgili dava açılırken ikramiyenin de gündeme geldiğini ifade etti. İşverenlerin bu durumlarda kendilerini zararda gösterdiğini söyleyen İlkiz, gazetelerin bir takım bilanço oyunlarıyla kendilerini zararda gösterdiğini kaydetti.
Kıdem tazminatı konusunda işverenlerin işe aldıkları gazeteciden eski çalıştığı yerden bütün alacaklarını aldığına dair kağıt istediğini belirten İlkiz, son işverenin önceki işverenlerin ödemediği kıdem tazminatı sorumluluğundan kurtulmak istediğini vurguladı.
Yazılı sözleşme olmamasına rağmen yaptığı işin gazetecilik ise Yargıtay'ın bunu kabul ettiğini belirten Fikret İlkiz, yaptığı işin gazetecilik olduğu belgelenirse 212 sayılı yasaya tabi olmasa dahi Başın iş Yasası hükümlerini uygulanacağını ifade etti.
İşverenin zarar ettiğini kanıtlaması durumunda tazminatları dört eşit taksitte verebileceğini söyleyen İlkiz, bu ödemenin bir yılı aşmaması gerektiğine dikkat çekti.
İş akti fesihlerinde geçerli bir nedenin olduğunun ispatının işverene ait olduğunu ifade eden ilkiz, feshin başka nedenlerle yapıldığını söyleyen gazetecinin de bunları ispatlaması gerektiğini söyledi.
Fesih bildiriminden bir ay sonra gazetecinin işe iade kararı davasının açılabileceğini belirten İlkiz, mahkemenin iki ay sürdüğünü kaydetti. Davaların Yargıtay'a da açık olduğunu söyleyen İlkiz, Yargıtay'ın da bir ayda karar verdiğine dikkat çekti. Karar sonucunda işverenin işçiyi bir ay içinde işe başlatması gerektiğini anlatan İlkiz, dava süresi içindeki alacakların işçiye işveren tarafından ödeneceğini ifade etti.
İlkiz, toplu işçi çıkarmalarında Bölge Çalışma Müdürlüğü'ne, İşçi Kurumu'na ve eğer işyeri sendikalıysa sendikaya 30 gün önceden haber verilmesi gerektiğini de hatırlattı.(EÖ)