Piyanist ve besteci Fazıl Say'a verilen 10 ay hapis cezasının ve hükmün geri bırakılmasının gerekçesi açıklandı.
Gerekçeli kararda, Say'ın ''Üç büyük dinin ortak değerleri olan Allah, cennet ve cehennem gibi kavramlara duyulan hisleri nedensiz yere incittiği'' vurgulandı.
Mahkemenin gerekçesinde şu ifadelere yer verildi.
"Kamusal tartışmaya hiçbir katkıda bulunmayan ve yeryüzünde yaşayanların büyük çoğunluğunun mensubu oldukları üç büyük dinin ortak değerleri olan Allah, cennet ve cehennem gibi kavramlara yönelik hislerini nedensiz yere incitecek ve bu kavramların anlamsız, gereksiz ve değersiz olduğu kanaatini uyandıracak şekilde dini değerleri aşağılamak kastıyla yazıldığı kanaatine varılmıştır."
Kavramların söylediği
Gerekçeli kararda, AİHM'nin başka davada "Dini inançlara ve ahlaki görüşlere karşı sergilenen saldırılar söz konusu olduğunda, başkalarının haklarının korunması bakımından Avrupa ülkeleri arasında tek bir anlayışın olmadığı ifade özgürlüğüne ilişkin düzenlemelerde, sözleşmeci devletlerin takdir yetkisinin geniş olduğunu" vurguladığı belirtildi.
Ayrıca TCK'nın ilgili maddesine de gönderme yapılarak "dini değerleri aşağılama", "aleniyet", "kamu barışını bozmaya elverişli olma" ve "manevi unsurlar" açıklamalarına yer verildi.
“Kamu barışını bozmaya elverişli olma" unsuruyla ilgili "Kamu barışını bozmaya elverişlilik tabiri, soyut tehlikeyi içermektedir. Tehlikenin gerçekleşmesi aranmamaktadır. Fiil ve sözlerin kamu barışını bozmaya elverişli olması yeterli görülmektedir" değerlendirmesinde bulunuldu.
De ki Hayyam’ın...
Kararda, "Irmaklardan şaraplar akacak" ile başlayan söz konusu tweetteki sözlerin Ömer Hayyam'ın olduğunun tartışmalı olduğu, öyle olsa dahi “söyleniş şekli, diğer tweetlerle söylenmesi ve dosya kapsamına göre sanığın kastı değerlendirildiğinde hafife alma ve alay etme kastı ile hareket edildiği açıktır" denildi.
Say’ın tweetine dair “İç hukuk ve uluslararası hukuk normları ile mahkeme içtihatlarına göre, sanığın tweet içeriklerindeki sözlerinin düşünce, vicdan, din özgürlüğü ve ifade özgürlüğünü kullanma hakkı kapsamında değerlendirilemeyeceği" belirtildi.
"Sanığın, halkın bir kesiminin benimsediği dini değerlere, diğer bir anlatımla, üç büyük dince varlığı kabul edilen ve kutsal sayılan değerlere hakaret etme, sövme, tahkir, alay etme ve aşağılama hakkının olamayacağı kanaatine varılmıştır" ifadelerine yer verildi.
Kararda, Say'ın, tweetlere ulaşılmasına engel koymadığı için aleniyet unsurunun gerçekleştiği ve fiilin kamu barışını bozmaya elverişli olduğu kanaatine varıldığı da vurgulandı.
Arttırma ve indirim
Say'ın cezasının eylemini yayın yoluyla işlemesi ve sosyal paylaşım sitesinin 3 büyük dine inanan insanlarca takip edilmesi unsurları da göz önüne alınarak yarı oranında artırıldığı belirtilen kararda, sanığın duruşmadaki davranışları, yargılamaya yaptığı katkı ve özellikle ilk celsede savunma yapması nedeniyle cezada indirim uygulandığı kaydedildi.
Gerekçeli kararda, ilk celsede savunma yapan ve sabıkasız olan Fazıl Say'ın, hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılması uygulamasını kabul ettiği aktarıldı.
İstanbul 19. Sulh Ceza Mahkemesi, Fazıl Say'a, "halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılama" suçunu düzenleyen TCK'nın 216/3. fıkrası uyarınca verilen 10 ay hapis cezası hükmünün geri bırakılmasına karar vermişti. (YY)