Piyanist ve besteci Fazıl Say, “dini değerleri aşağılamak” suçlamasıyla yargılandığı İstanbul 19. Sulh Ceza Mahkemesi’nce 10 ay hapis cezasına çarptırıldı. Hükmün açıklanması geri bırakıldı.
Fazıl Say kararın hemen ardından basına yaptığı açıklamada, “Mahkeme sonucu çıkan karar için yurdum adına çok üzgünüm. İfade özgürlüğü açısından hayal kırıklığına uğradım. Hiçbir suçum olmamasına rağmen ceza almış bulunmam şahsımdan çok, Türkiye’deki ifade ve inanç özgürlüğü adına kaygı vericidir” dedi.
Bakan Çelik: Yargının kararı
Kültür Bakanı Ömer Çelik de Londra’daki kitap fuarında basın mensuplarının sorularını yanıtlarken, konuyla ilgili şunları söyledi:
“Gördüğünüz gibi son yargı paketiyle birlikte ifade özgürlüğünün önündeki engeller biraz daha kaldırıldı. Ben kuşkusuz hiç kimsenin, söylediği bir sözden dolayı yargıyla muhatap olmasını istemem. Hele sanatçıların, kültür adamlarının yargıyla muhatap olmasını, yargı kararlarıyla muhatap olması, doğrusu bu benim temenni etmediğim bir şeydir.”
“Ama nihayetinde de yargı karşısında sanatçı, kültür adamı, sıradan vatandaş, politikacı hepimiz eşit durumdayız. Ortaya çıkan sonuç nihayetinde bir yargı kararıdır. O sebeple söyleyebileceğim fazla bir şey yok.”
Say’ın ceza almasına sebep olan 5 Nisan 2012 tarihli twitleri şunlardı:
"Irmaklarından şaraplar akacak diyorsun, cenneti ala meyhane midir? Her müminine 2 huri vereceğim diyorsun, cenneti ala kerhane midir? Bilmem fark ettiniz mi ama nerede yavşak, adi magazinci, hırsız şaklaban varsa hepsi Allahçı, bu bir paradoks mu?"
"Müezzin 22 saniyede okudu aksam ezanini yahu. Prestissimmo con fuco! Ne acelen var? Sevgili? Rakı masası?"
"Tanrı, uğruna yaşayacağın bir şey mi öleceğin bir şey mi yoksa hayvanlaşıp öldüreceğin bir şey mi? Bunu da düşün"
“Kamusal barışı bozan twitler”
Bu twit’lerin ardından, Ali Emre Bukağıcı, Turan Gümüş, Orkun Şimşek adlı kişiler Say hakkında şikayetçi olmuştu.
Say'ın, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 216/3. ve 218/1.maddeleri uyarınca "halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılama" suçundan 9 aydan 1,5 yıla kadar hapsi talep ediliyordu.
İddianamede, “yazı içeriklerine değişik kesimlerden çok sayıda kişi ve sivil toplum örgütleri tarafından günlerce gösterilen tepki ve tartışmalar da göz önüne alındığında şüphelinin şikayet konusu yazılarının kamusal barışı bozmaya elverişli olduğu” öne sürüldü.
İddianamede ayrıca, "Say'ın davaya konu tweetlerini, ifade özgürlüğü çerçevesinde bir eleştiriden ziyade insan ilişkilerinin gelişmesine yarayan kamusal tartışmaya hiçbir katkıda bulunmayan ve üç büyük dinin mensuplarının ortak değerleri olan Allah, cennet ve cehennem gibi kavramlara yönelik hislerini nedensiz yere inciterek ve bu kavramların anlamsız, gereksiz ve değersiz olduğu kanaatini uyandıracak şekilde dini değerleri aşağılamak kastıyla yazdığı kanaatine varıldığı" belirtildi.
Say, 15 Mayıs'ta Savcı Erhan Gülcan'a verdiği ifadede, twitter hesabındaki yazıları kendisinin yazdığını ancak bu yazıların büyük kısmının alıntı olduğunu öne sürerek suçlamayı kabul etmemişti.
Say 18 Ekim 2012’de görülen ilk duruşmada da kendisine yöneltilen hiçbir suçlamayı kabul etmedi: "Twitter'de yazmış olduğum hiçbir yazı, kullandığım hiçbir ifadede hakaret, aşağılama amacım yoktur.”
Ayrıca, Ömer Hayyam'a ait olduğu düşünülen ve sosyal paylaşım sitelerinde birçok kişi tarafından paylaşılan ifadelerin suç duyurusu konusu yapıldığını belirtti.
PEN’e de soruşturma
Dünya Yazarlar Birliği PEN Türkiye Merkezi'ne de sanatçı Fazıl Say hakkında "dine hakaret" suçlamasıyla açılan davayı eleştirdiği gerekçesiyle 301/4. maddeden soruşturma açıldı.
PEN Türkiye İkinci Başkanı Halil İbrahim Özcan, 3 Haziran 2012'de internet sayfalarından yayımladıkları "Değerli besteci ve piyanistimiz Fazıl Say'ın mahkemeye sevk edilmesini dehşetle karşılıyor, kuvvetle kınıyoruz. Dünya kamuoyu Türkiye'deki faşist gelişmeler karşısında alarma geçmiş durumdadır" mesajı nedeniyle "Devletin şahsiyetini aşağılamak ve adli mercileri etkilemekle” suçlandıklarını bianet’e açıklamıştı. (AS)