Bir buçuk yıl önce Bursa'da meydana gelen olayda Fatma'yı hastanede ziyaret eden Yıldırım "namus cinayeti" davasından çıkan kararı bianet'e anlatıyor ve "Bu karar kadın hareketinin bir kazanımıdır" diyor.
Davadan müebbet kararı çıktı; 15 yıla indirildi
Yıldırım olayın Bursa'nın Osmangazi ilçesinde 12 Aralık 2004'te meydana geldiğini anımsatıyor. Akrabalarıyla birlikte akşam saatlerinde evine dönerken 17 yaşındaki Fatma E. silahlı saldırıya uğruyor ve ağır yaralanıyor.
Bir yılı aşkındır süren dava, sanıklara "insan öldürmeye tam teşebbüsten" müebbet hapis cezası verilmesiyle sonuçlanıyor. Ancak mağdur Fatma yaralı kurtulduğu için müebbet hapis cezası 15 yıla indiriliyor.
Yıldırım "Bizim talebimiz aslında sanığın 'namus cinayetine teşebbüsten' Türk Ceza Kanunu'nun 82. maddesinden yargılanmasıydı. Bu gerçekleşmedi" diyor.
Batumlu'yla birlikte davada müdahil olmak istediklerini söyleyen Yıldırım "Mahkeme benim ve Ayşe'nin tanıklığına başvurduktan sonra, temyiz yolu açık olmak üzere müdahillik talebimizi reddetti" diyor.
"Mağdur Fatma korktuğu için ifade değiştirdi"
Yıldırım mağdur Fatma'nın ifadesini tehdit ve korku nedeniyle değiştirdiğini açıklıyor. "Bu nedenle mahkeme bizim ifadelerimizi dikkate aldı ve sanığa 'insan öldürmeye tam teşebbüsten' müebbet hapis verdi" diye konuşuyor.
Müdahillik taleplerinin reddedilmesine ilişkin kararı temyiz ettiklerini söylüyor Yıldırım.
"Bu davadan nasıl bir karar çıkar bilmiyoruz ama kadın kuruluşlarının 'namus cinayetleri' gibi bir çok davada, müdahil olunmasının önemini bir kez daha gösterdiğine inanıyoruz."
Yıldırım ayarıca mahkeme başkanının da kendileriyle aynı kanıda olduğunu açıklıyor:"Başkan karara şerh koyarak cezanın 82'inci maddeden verilmesi gerektiğini, yani uzun yıllar mücadelesini verdiğimiz 'nitelikli insan öldürme' maddesinden yargılanması gerektiğini belirtti."
Kadınların yaşam hakkı tehdit altında
Yıldırım tüm bu aşamaların kadın hareketi adına bir kazanım olduğuna dikkat çekiyor ve "mahkeme temyiz dilekçemizi almayabilirdi ama aldılar" diye konuşuyor.
"Olayda, ülkemizde yaygın bir biçimde görülmekte olan kadına yönelik şiddetin vahim bir boyut kazandığı 'namus' adı altında işlenen kadınların en temel hakkı olan yaşama hakkına saldırı söz konusu. Türkiye'nin geleneksel yapısı, kadına yönelik şiddete karşı duruş getirmediği gibi bu şiddeti töre, namus gibi gerekçelerle onaylama eğiliminde. Dava gerçekçi bir anlatımla, kadınlar toplumsal -hatta yakın bir geçmişe kadar- hukuki onayla katlediliyor."
Yıldırım öldürülme tehdidi altında bulunan kadınların hiçbir sosyal ve hukuki güvencesi bulunmadığı için yasal yollara başvuramadığını söylüyor:
"Kadınlar için hiçbir koruyucu hukuki mekanizma bulunmamaktadır. Üstelik tehdit altında olduklarından kadınlar konuşamamaktadır. Bu olayda da Fatma 13 yaşındaki kardeşini, kendisini ve ailesini korumak adına susmak zorunda kalmıştır."
Uygulanan şiddettin tüm kadınlara yönelik olduğu kanısında Yıldırım. "Bu şiddetten tüm kadınlar olarak hem fiziki hem manevi zarar görüyor" diyor.(AD/TK)