"Fatih Sultan Mehmet, İslamcıların ve Türkçülerin çizdiğinden çok farklı olarak çağının en dünyevi, seküler hükümdarlarındadır. Ayrıca diğer Osmanlı padişahları gibi Türkmen halka yabancıdır, Türkmen halkın ezilmesi üzerine kurulu bir imparatorluğun padişahıdır. İstanbul'u alırken ne Müslümanlık ne de Türklük gibi bir derdi vardı, amacı çok kimlikli imparatorluğa çok kimlikli bir başkent inşa etmekti."
Fatih ve Fetih: Mitler ve Gerçekler başlıklı kitabın yazarı Erdoğan Aydın, İstanbul'un fethinin 555. yıldönümü kutlamalarını bianet'e değerlendirdi.
Kutlamaların tarihsel seyri
Aydın, kutlamaların siyasal iktidar ilişkileriyle bağlantılı olduğunu vurguladı:
"İstanbul'u fetheden Osmanlı, fetih kutlaması gibi bir töreni hiçbir zaman yapmadı. İlk kutlamalar, milliyetçi ideolojinin yükselmesi ve topluma aşılanması sürecinde İttihat ve Terakki'nin Balkan Savaşları döneminde, 1912'de gerçekleştirildi.
"Cumhuriyet'in kendini Osmanlı'dan koparmaya çalıştığı tek parti yıllarında fetih kutlanmadı. Kutlamalar, Soğuk Savaş'ın pekişmesi ve Türkiye'nin Amerikancı bir hatta girmesiyle 1953'te tekrar başladı. 70'lerle birlikte fetihe, Türk-İslam sentezciler sahip çıktı; Osmanlıcı bir kültür gençlik içinde yayılmaya çalışıldı."
İslamcı hareket ve fetih
Aydın, fetih kutlamalarının son yıllarda İslamcı hareketin toplumsal hegemonyasını pekiştiren bir aracı haline geldiğini de ileri sürdü:
"Tarihsel efsaneler ve zaferler üzerinden güncel, gerçek sorunlar unutturuluyor. Ekonomik sorunları sorgulamak ve burdan saf tutmak yerine padişahlarla, fetihlerle kendini gerçekleştiren bir toplum yaratılıyor.
"Böylece kendilerini Fatih'in, Kanuni'nin, Yavuz'un 2008'deki versiyonu olarak lanse ediyorlar. Savaşlara, yayılmalara, mutlak güce sahip padişahlara dayalı bir tarih bilinci parti başkanına, iktidara kayıtsız şartsız tabi olma zihniyeti yaratıyor. Demokrasiyi ve yurttaşı kutsayan bir toplum için tarihteki despotik ve yayılmacı ilişkileri sorgulamak gerek."
Efsane ve gerçek
Toplumun yöneticiler karşısında kullaşması sürecinde efsanelerin etkisinin büyük olduğu söyleyen Aydın, Fatih ve fethe ilişkin mitlere de değindi:
"Fatih, bugünün İslamcı ve Türkçülerinin uykularını kaçıracak çok şey yaptı. Fener Rum Patrikhanesi olağanüstü yetkilerle onun zamanında kurumsallaştı. Ermeni ve Yahudileri İstanbul'a o getirtti. Bilime, resim ve heykel gibi modern sanatlarla özel bir önem verdi. Annesi Mara Despina'nın bir Hıristiyan olarak yaşamasını ve ölmesini olağan karşıladı.
"Fetih sırasında karadan gemiler yürütüldüğü, iki metre boyundaki Ulubatlı Hasan'ın göğsüne 20 ok yemesine rağmen surlara bayrağı diktiği, fetihle birlikte Orta Çağ'ın kapanıp Yeni Çağ'ın başladığı da doğru değil. Osmanlı İstanbul'u fethettikten sonra donuklaştı, Orta Çağ'da kaldı. Avrupa ise Yeni Çağ'a geçti. Bunun yarattığı kompleks sonucunda 'Sebep biziz' efsanesi yaratıldı." (KM/GG)