Koza toplantıları, Türkiye, Afrika, Kuzey Amerika, Asya, Latin Amerika ve Karayibler, Orta Doğu ve Kuzey Afrika, Orta ve Güney Avrupa, Kuzey ve Bati Avrupa diye gruplandırıldı.
Türkiye grubu koza toplantısında başka ülkelerin pratikleri ve Türkiye'nin yeri, beklentiler, katılımcıların kendi programlarına ekleyebilecekleri sonuçlar konusunda değerlendirmeler yapıldı; bazı sorulara yanıt arandı:
Sempozyumun gerçekleşmesi insan hakları mücadelesine katkıda bulundu mu; katılımcılar insan hakları portföylerine yeni bir tasarım eklediler mi, akademik ve pratik düzeyde çalışan katılımcıları biraraya getiren Sempozyum bu alanda bir iletişim sağladı mi ve Sempozyum sonrasında bunun nasıl sürdürülebileceği... Bu alanda ulusal bir koalisyon sağlanması için nasıl bir çalışma gerektiği..
bianet'in izlediği Türkiye koza toplantısında söz alan bazı katılımcıların görüşlerinden özetler söyle:
Adem Seles, Mazlum-Der Yönetim Kurulu üyesi: İzlediğim bazı taktikler bizim Türkiye'de uyguladıklarımıza benziyor. Benim gördüğüm eksiklik, taktiklerin hemen hepsinin önleyici olmadığı. Bunun dünya insan hakları mücadelesi açısından bir eksiklik olduğunu düşünüyorum.
Çetin Yılmaz (İHD Karadeniz Bölgesi): Sempozyumdan hem kendi hem de örgütüm adına faydalandım. Örneğin çingeneler, videolama, Brezilya'da gençlerin eğitimine ilişkin şeyler öğrendim. Biz iki yıl önce çocuk hakları üzerine bir konferans düzenlemiştik. Orada çocuklarla yüz yüze konuşacak konuşmacı bulamamıştık. Bu birlikteliğin devam etmesini istiyorum.
Mehmet Toker: İnsan hakları mücadelesinin bir muhalefet argümanı olmaktan çıkması gerektiği kanaatindeyim. Görebildiğim kadarıyla hak ihlallerine karşı taktikler oldukça gelişmiş, ama hükümetlerle sivil toplum örgütlerinin yanyana insan hakları alanında işbirliğine dayalı mücadelesinde taktik zayıflığı var. En azından düşünsel planda. Artık taktiklerin hükümetlerin parayı herhangi bir hizmet gibi insan hakları alanına yatırması yönünde geliştirilmesi ve bunun için strateji oluşturulmalıdır. İnsan hakları olgusunu bu boyuta taşımakta yarar var. Bu kozanın devamlılığı sağlanmalıdır. Kurulacak bir ulusal insan hakları komisyonunun içeriği üzerinde beraber çalışalım.
Serap Güre, Kadınlarla Dayanışma Vakfı: Sempozyuma katılan herkes ne yapılacağını biliyor ve bu konuda bir fikri var. Ancak Türkiye'de insan hakları temelinde sahaya inmek gerekiyor. İnsan hakları hareketini tabanın katılımıyla yükseltebiliriz.
Cemile Özeker, Milletvekillerini İzleme Komitesi: Türkiye'de yurttaşlık hakları konusunda insanların eğitilmesi önem taşıyor.
Sinan Gökçen, Helsinki Yurttaşlar Derneği: İnsan hakları mücadelesinde işbirliği ve koalisyonlar konusunda öncelikle Türkiye'nin bir fotoğrafı çekilmeli ve öncelikler konusunda uzlaşma sağlanmalı. Altını çizmek istediğim bir nokta da devletlerle işbirliği konusunda dikkatli olunması. Bu refleksi kaybetmeyelim.
Sema Alpan, Uluslararası Af Örgütü: Bu Sempozyum boyunca çok duyduğumuz iki sözcük oldu. Koalisyon ve strateji... Bunları insan hakları alanında nasıl kullanabileceğimizi öğrendik. Birçok insan belirli konularda ayni şeyi düşünmüyorlar, ama ortak bir hedef için çalışıyorlar. Bu hedefe ulaşmak için de bir strateji belirlenmesi söz konusu. Bu da benim bu Sempozyumda öğrendiğim en önemli şey oldu. Ortak bir hedef ve ortak bir strateji oluşturmak ve bunu gerçekleştirmeye ilişkin yükümlülükleri yerine getirmek.
Sevil Sarıtaş, Uluslararası Af Örgütü: Sempozyumda her şeyden önce çeşitli uluslardan insanların birbirlerini tanımaya ihtiyacı varmış, bunu gördük. Ben Sema arkadaşın dediğini bir ileri boyuta, uluslararası koalisyonlar oluşturulması boyutuna taşımak gerektiğini düşünüyorum. Bu zaman alabilir, ama küresel boyuta taşınması gerekir. İnsan hakları örgütleri arasında haberleşmeye yönelik bir ağ oluşturulmalı.
Şaban Dayanan, İnsan Hakları Derneği, İstanbul Şubesi: Gönül isterdi ki bu Sempozyumu finanse edenler hakkında daha önceden bilgimiz olsun. Zamanında güney doğuda kontr-gerillayı finanse eden Türkiye'yi Tanıtma Fonu'nun Sempozyumu da finanse ettiğini bilelim. Kişisel olarak, Irak'ta savaş sürerken Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Büyükelçisi Edelman'ın açılışında bulunduğu bir toplantıya katılmaktan rahatsızlık duydum. Daha önce bilseydim katılmazdım. Çünkü insan hakları ihlallerini gözardı etmek, Avrupa Birliği'ne (AB) uyum adı altında hak ihlallerine göz yummak insan hakları savunucularına yakışmaz. Türkiye'de işkence vardır ve bu karanlık tabloyu görmeden mücadele olmaz. Simdi yasaların uygulanmasını görmek gerekir. Bunun için de bir izleme grubu kurulabilir. (YS/BB)