“Okuldan Haber Odasına” programına ikinci gün, Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi dekanı Prof. Dr. Özden Cankaya, Radikal gazetesi köşe yazarı Altan Öymen, Milliyet gazetesi Yayın Danışmanı Nurcan Akad, gazeteci İpek Çalışlar, Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim görevlisi Füsun Özbilgen ve Radikal gazetesi Ek Yayınlar Yönetmeni Tuğrul Eryılmaz katıldı.
Sunumlarında “Haber Nerede?” sorusuna cevap arayan gazeteci ve akademisyenler kendilerine ayrılan süre içerisinde genç katılımcıların merak ettiği diğer soruları da cevapladı.
Cankaya: "Proje, teoriyi yeniden değerlendirme fırsatı"
Özden Cankaya sunumunda haber yazarken objektif olmanın, haberin taraflarına eşit uzaklıkta durmanın, haber dilinde yalınlığın önemini vurguladı. Gazeteciler için etik değerleri anlatan Cankaya “Okuldan Haber Odasına” projesiyle ilgili “Mezun olduktan sonra öğrencilerin böyle bir programa katılmış olmaları aldıkları bilgileri değerlendirme ve uzmanlarla baştan gözden geçirme ortamı sağlıyor” dedi.
Öymen: "Bize haber yapmayı öğreten olmamıştı"
55 yıllık gazetecilik deneyimlerini, siyasi yaşamının gazeteciliğe nasıl yansıdığını, yerel haberciliğin önemini anlatan Öymen, sunumu sırasında katılımcılara sıkça soru sorma şansı tanıdı ve interaktif geçen sunum süresince haberciliğin magazinleşmesini, gazeteciler üzerindeki iktidar baskısını değerlendirdi.
Öymen gazeteciliğe başladığı yıllarda üniversite mezunu gazetecilerin sayısının azlığına dikkat çekti ve iletişim fakültelerinin sayısındaki artışı “olumlu” olarak niteledi.
Projeyle ilgili görüş bildiren Öymen “Bize haber yaparken öğreten olmadı; artık bir öğretenin olması çok güzel” dedi.
Akad: "Gazeteci haber kaynağının sırdaşı değildir"
Akad habercilerin taşıması gereken temel özelliklere yer verdiği sunumunda, gazetecinin “meraklı” olmasının önemine dikkat çekti. Akad sunumunda genç gazetecilere meslekle iligli tüyolar verirken, mesleğe yeni başlayanların kendilerini çaresiz hissetmemeleri için tavsiyerlerde bulundu.
Akad genç gazetecilere gazetecilik yapacakları alanla ilgilenen kuruluşları yazmak için “akıl defteri” tutmalarını söyledi. Rutinden haber çıkarılabileceğini, kuruluşların takip edilebileceğini anlatan Akad, “Gazeteciler haber kaynağının sırdaşı değildir; gazeteci kendisine verilen bilgiyi yazmazlarsa rahatsızlık hissederler” dedi.
Çalışlar: "Haber her yerde"
Haberin nereden çıkarılabileceğini, haberin nasıl ele alınacağını katılımcılarla örnekler üzerinden tartışan Çalışlar, “İstersek elimizdeki kalemden bile haber çıkarabiliriz, 'acaba bu kalemin üretimi aşamasında çocuk emeği sömürüldü mü?', 'Acaba fiyatı neden bu?' gibi sorularla habere gidebiliriz” diye konuştu.
Programı değerlendiren Çalışlar 1970’lerde katıldığı benzer bir programı hala hatırladığını belirtip deneyimli gazetecilerle görüş alışverişi yapmanın zihin açıcı olduğunu söyledi.
Özbilgen: "Dezavantajlı gruplara öncelik tanınmalı"
Katılımcılarla haber gündemi belirleme pratiği yapan Özbilgen, her katılımcıdan iki haber önerisinde bulunmalarını istedi. Genç gazetecilerle haber önerilerini tartışan Özbilgen, “Bir durumu haber yapmaya karar verdiğinizde onu nasıl haberleştireceğinizi, kimlerle konuşacağınızı da kafanızda belirlemelisiniz” dedi. Özbilgen haber yapılırken dezavantajlı gruplara yer verilmesinin öneminin altını çizdi.
Özbilgen IPS’in projesini üniversite ve iş hayatı arasındaki eksik halka olarak tanımladı.
“İletişim mezunu gençler medyada çalışmaya başlamadan önce böyle bir programdan geçince yabancılık çekmeden iş hayatına başlama şansı yakalıyorlar.”
Eryılmaz: "Ödün vermeden varolma endişesi var"
Son olarak Eryılmaz’la bir araya gelen katılımcılar soru-cevap şeklinde ilerleyen sunumda Eryılmaz’a “Medyada ödün vermeden nasıl varolunur”, “İlişkiler ağında nasıl davranmalıyız” gibi sorular sordular. Haber yazma pratiği üzerinden de sorulara yanıt veren Eryılmaz, öğrencileri “Heyecanlı, iyi niyetli ve mesleğe büyük ölçüde hazır” olarak niteledi. (GG)