“Son 5-6 yıldan beri Merkez Bankası zaten fiilen bağımsız değildi.”
Ekomnomist Dr. Ali Rıza Güngen, Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya’nın görevden alınıp yerine yardımcısı Murat Uysal’ın getirilmesini ve sonrasında konuşulmaya başlanan Merkez Bankası’nın bağımsız olup olmadığı tartışmalarını böyle yorumluyor.
Kararın, siyasal otorite tarafından yüksek faiz nedeniyle alındığını belirten Güngen, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Faiz sebeptir, enflasyon sonuçtur” inancıyla hareket ettiğini ve bu inanç nedeniyle Merkez Bankası’na faiz baskısı uyguladığını ifade etti.
TIKLAYIN - Merkez Bankası Başkanı Görevden Alındı: Yeni Başkan Murat Uysal
Merkez Bankası’ndaki bu değişikliği ve nedenlerini Dr. Ali Rıza Güngen bianet’e anlattı.
“Merkez Bankası’nın bağımsızlığı hukuki metinlere bu yansımamış olsa da 2013’ten sonra sona erdi. 2018’deki Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle ise bu değişiklik aslında fiili olanın hukuka dönüştürülmesiydi. Şimdi de bu kararın bir uzantısı olarak bir karar aldılar.
“Merkez Bankası’nın kararları her zaman siyasi nitelik taşır, mutlak bağımsızlık diye bir şey mümkün değil, ama bilhassa son 4–5 yıldır aldığı bütün kararlar da, yaptığı bütün açıklamalar da bu daha belirgindir. Son dönemde Merkez Bankası başkanının görevden alınması dahil olmak üzere bankanın kadro politikaları da siyasi otoritenin kararıdır.”
"Erdoğan, Merkez Bankası'na faiz indirme baskısı yapıyor"
2013’te dünyada küresel finansal koşulların değişebileceği yönünde emarelerin ortaya çıkmasıyla birlikte Türkiye’nin mevcut birikim modelinde daha fazla sorun görülmeye başladığını anlatan Güngen, Erdoğan’ın bu dönemde “Faiz sebeptir, enflasyon sonuçtur” mantığıyla Merkez Bankası’na faiz indirme baskısı yaptığını kaydetti.
Bu baskının son bir yıldır süre gelen ekonomik kriz neticesinde olmadığını 2013’ten beri devam ettiğini anlatan Güngen, uluslararası finansal sermayenin istekleri doğrultusunda hareket edilmesinin daha yüksek politika faizine neden olduğunu, bunun da Türkiye’de büyüme oranının düşmesine vesile olduğunu ifade etti.
“Ama bu aynı zamanda AKP’nin tabanını oyan bir şey. Kredi öncülüğünde bir büyüme modeli, bir birikim modeli kurdular. İç pazarda tüketime yönelik bir mantık oluşturdular. Faizlerin yüksek olması AKP’nin bu döngüsünü kıran, işini zorlaştıran bir durum. Dolayısıyla sürekli olarak Merkez Bankası’na faiz indirme baskısı uygulanıyor.
“Çetinkaya başkan olmadan önce de faiz indirme baskısı zaten çeşitli kanallar aracılığıyla Merkez Bankası’na yapılıyordu. Erdoğan bizzat kendi açıklamalarında, konuşmalarında faizlerin indirilmesi gerektiğini söylemiştir, bunu biliyoruz.”
"Politika faizi yükseltildiğinde kredi çöküşü yaşandı"
Erdoğan’ın “Faiz düşerse, enflasyon düşer” savının yanlış olup olmadığı sorusuna ise Güngen, “Merkez Bankası’nın tek yapması gereken şey 'Enflasyonla mücadele ve fiyat istikrarını sağlama adına faizleri piyasanın istediği şekilde belirlemektir' demek yanlış. Bunu söyleyip işin içinden çıkmaya kalkarsanız, başka bir sorun ortaya çıkar” şeklinde cevap veriyor.
“Merkez Bankası Eylül’de politika faizini 625 baz puan yükselttiğinde Türkiye ekonomisinin nasıl bir kredi çöküşü yaşadığını gördük. Bu nedenle meselenin siyasi boyutunu atlamamak lazım. Elbette Türkiye’deki birikim modelinin sonucu olarak, Türkiye’nin uluslararası iş bölümündeki konumunun sonucu olarak faizler yüksek. Türkiye’nin uluslararası konumu nedeniyle faizler yüksek. Türkiye’deki kriz nedeniyle faizler yüksek. Faizler sadece birkaç açıklama ya da karar nedeniyle yüksek değil.
“Herhangi bir liberal iktisatçı gibi faizler, piyasanın istediği şekilde belirlensin deyip işin içinden çıkmak da mümkün değil. Dünyada hiçbir zaman ‘faizler sadece piyasanın istediği şekilde belirlensin’, şeklinde bir şey olmaz.”
"Merkez Bankası'nın bağımsızlığı her zaman sıkıntılı"
“Her zaman siyaset orada. Siyasi müdahale her zaman orada. Merkez Bankası bağımsızlığı özellikle 20-30 yıldır bir dogma haline, bir kült haline getirilmiş durumda. Bazı ülkelerde operasyonel bağımsızlığın daha iyi işlediğini görüyoruz. Özellikle küresel Kuzey’de hukuki çerçevede bir işleyiş görüyoruz.”
“Ama Türkiye gibi ülkelerde Merkez Bankası bağımsızlığı her zaman sıkıntılı bir mesele. Türkiye’de bu operasyonel bağımsızlık 2001’de gerçekleştirilen yasal değişiklik sonrasında bir zemine oturdu. Ama sonuç olarak son 5-6 yılda Merkez Bankası fiilen bağımsız filan değildi.”
"Çetinkaya'nın günah keçisi ilan edildi"
Çetinkaya’nın günah keçisi ilan edildiği de belirten Güngen, “Çetinkaya, Eylül 2018’de birden yüksek bir şekilde faiz artışı yapılmasının sorumlusu olarak gösteriliyor. Faizlerin indirilmesine yönelik önerilere karşı direnç gösterdiği söyleniyor. Ama şunu da unutmamak gerekir ki, Çetinkaya kendi başkanlığı döneminde siyaseten Erdoğan’ın söylediklerinin dışında herhangi bir şey yapmış değildir. Yapması da mümkün değildi zaten. Bu anlamda evet, Çetinkaya’nın günah keçisi ilan edildiğini söyleyebiliriz.” ifadelerini kullandı.
"Çetinkaya görevden alınmasaydı da faiz indirimine gidilecekti"
Bu istifanın ve Merkez Bankası’na yapılan faiz indirimi baskısının olumsuz yansımaları olacağını ifade eden Güngen, “Çetinkaya görevden alınmasaydı da küresel finansal koşullar nedeniyle Türkiye’de faiz indirimi gerçekleşecekti. Türkiye’de enflasyonun geçici bir süreliğine de olsa geriliyor olması üzerine politika faizinde düşüş görülecektir. Bunu biliyoruz. Önümüzdeki günlerde bu yönde bir adım göreceğiz. Ama daha sonraki zamanlarda ne olacağını kestirmek mümkün değil.” diye konuştu.
Ali Rıza Güngen kimdir?Dr., Siyaset bilimci, ekonomist. Eğitimini ODTÜ Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü’nde tamamladı. Kasiyer, anketör, çevirmen ve araştırmacı olarak kısa süreli işlerde çalıştı. 2005-2012 yılları arasında araştırma görevliliği yaptı. 2010 yılında Londra’da City University, Uluslararası Siyaset Bölümü’nde misafir araştırmacı olarak bulundu. Asistan olduğu ODTÜ Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü’nden 2005 yılında yüksek lisans, 2012 yılında doktora derecesi aldı. 2012 yılında Ondokuz Mayıs Üniversitesi’ne Araştırma Görevlisi Dr. olarak girdi. Bu görevini sürdürürken 22 Kasım 2016'de yayınlanan 677 KHK ile ihraç edilen 242 akademisyen arasında yer aldı. Gürgen bu KHK ile ihraç edilen 15 Barış İmzacısı'ndan biriydi. Devletin Yeniden Yapılandırılmasının Veçheleri Olarak Borç Yönetimi ve Finansallaşma: 1980 Sonrası Türkiye Örneği adlı doktora tez çalışması Türk Sosyal Bilimler Derneği tarafından Genç Sosyal Bilimci Ödülü’ne layık görüldü. Aynı çalışma ile Behice Boran Özel Ödülü’nü aldı. Finansallaşma, borç yönetimi, demokrasi kuramı ve devletin yeniden yapılandırılması alanlarında yayımlanmış çalışmaları bulunuyor. (Fotoğraf: Hilal Köylü/DW) |
(HA)