Sosyal Politikalar Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği (SPoD), bugün İstanbul’da düzenlediği basın toplantısında “LGBT Davaları: AİHM, Yargıtay ve Danıştay İçtihatları” raporunu tanıttı, LGBT bireylerin dava süreçlerinde yaşadıkları ayrımcılığa dikkat çekti.
Avukat Levent Pişkin, Türkiye’de mevcut sistemde adaletin zaten tahsis edilemediğini söylerken, LGBT bireylerin adalete erişiminin daha da zor olduğunu belirtti. Taleplerinin, hukuki süreçlerin AİHM içtihatları seviyesine çekilmesi olduğunu söylerken, CHP’nin geçtiğimiz günlerde meclise sunduğu Türkiye’deki LGBT’lerin durumunun araştırılmasına yönelik önergenin takipçisi olduklarını ifade etti.
Avukat Fırat Söyle, LGBT’lerle ilgili davalarda polisin mağdur ayırt etmeksizin faillerin yakalanması için çalıştığını, birkaç dava dışında tüm faillerin bulunduğunu, ancak savcılık ve mahkeme aşamasında sorunlar yaşandığını ve failleri suçsuz ya da olayı meşru gösterecek yeni senaryolar yazıldığını belirtti.
14 ilde 72 avukat LGBT davalarına bakıyor
Toplantıda, SPoD’un LGBT’lerin adalete erişimin, sağlamak, mahkemelerin tutumlarını incelemek, heteroseksist yorumları dönüştürmek ve hak ihlallerini ortadan kaldırmak amacıyla farklı illerde düzenlediği gönüllü avukat eğitimlerini anlatıldı.
Eğitimler sonucunda 14 ilden 72 avukatın dahil olduğu bir avukatlar ağı kuruldu. Hukuki sorunlar yaşayan ya da maruz kaldığı ihlaller nedeniyle hukuki süreç başlatmak isteyen LGBT bireyler, [email protected] adresine mail attığında, dernek kişiyi bulunduğu ildeki avukatlara yönlendirerek hukuki destek sağlıyor.
SPoD davaların takipçisi
Toplantıda, avukatlar Levent Pişkin, Fırat Söyle ve Rozerin Seda Kip SPoD’un takip ettiği davalar hakkında bilgi verdi:
* Ailesi tarafından eşcinsel olduğu öğrenildikten sonra öldürülen ve ilk eşcinsel “namus cinayeti” olarak anılan Ahmet Yıldız davasında, Interpol’ün sanık baba hakkındaki yakalama kararına rağmen, sanığın nerede olduğunun bilinmediği, yakalanması için çaba gösterilmediği söylendi. Mahkemenin Lambdaistanbul, KaosGL ve SPoD’un müdahillik taleplerini “olaydan doğrudan zarar görmedikleri” gerekçesiyle reddettiği belirtildi.
* Ahmet Yıldız davasına benzer bir şekilde, Diyarbakır’da eşcinsel olduğu için babası ve amcasınca öldürülen R.Ç. davasında ise SPoD’un müdahillik talebinin kabul edilmesinin, bunun sıradan bir vaka olmadığının mahkeme tarafından anlaşıldığını gösterdiği ifade edildi.
* Eşcinsel ilişki yaşadığı kişi tarafından öldürülen Ahmet Öztürk davasında, mahkemenin iki tanık ve sanık ifadeleri dışında hiçbir soruşturmaya gitmediği belirtilirken, sanığın Öztürk’le bir gey barda tanıştıkları halde “Biz onun gey olduğunu bilmiyorduk, garip fantezileri vardı” ifadeleri nedeniyle “kasten öldürme” suçundan aldıkları müebbet cezasına haksız tahrik indirimi uygulandığı belirtildi. İyi hal indirimi de söz konusu olunca nefret cinayeti işlemiş sanığın altı sene hapis yatacağı ifade edildi.
* Hukuka aykırı biçimde evinde arama yapılarak eşcinsel olduğu öğrenilen polis memurunun meslekten ihracına dair davada, eşitliği düzenleyen sözleşmeler ve yasa maddelerine rağmen mahkemenin önyargıyla karar verdiği, kararın üç senedir Danıştay’da olduğu belirtildi.
* Avcılar Meis Sitesi’nde yaşayan transeksüellere yönelik saldırılar ve ardından evlerinin mühürlenmesiyle ilgili süreçte tehdit, konut dokunulmazlığı ve özel hayatın ihlali, halkı nefrete teşvik, ayrımcılık, polisin görevini kötüye kullanması gibi nedenlerle üç dosyanın olduğu belirtildi. Ayrıca mühürleme işlemin iptali ve yürütmenin durdurulmasına dair dava sürecinde, polisin trans kadınların şikayetçi oldukları kişilerden birinin evini kullanarak kadınların evlerini gözetim altına aldığının ortaya çıktığı söylendi. Avukat Kip, mahkemelerin ağır aksak işlemesi nedeniyle mağdurların haklarının korunmadığını, barınma hakları ellerinden alınan ve ayrımcılığa uğrayan müvekkiller adına tazminat davası başlatacaklarını söyledi.
Dinçdağ: Ağır aksak da gitsek doğru yoldayız
Eşcinsel olduğu gerekçesiyle Türkiye Futbol Federasyonu tarafından hakemlik lisansı iptal edilen Halil İbrahim Dinçdağ, uzun süredir zorlu bir süreçle uğradığı ayrımcılığa karşı mücadele ettiğini ve buna devam edeceğini söyledi.
Hakemlik lisansı elinden alındığında, kendisine “Hakkını arasan da bir şey elde edemezsin, sadece insanlar eşcinsel olduğunu öğrenir” denildiğini, sonra kendisiyle ilgili haberleri medyadan okumaya başladığını anlattı. O zamandan beri yaptığı 150’ye yakın iş başvurusunun da hep bu nedenle reddedildiğini belirtti.
“Televizyona çıkma kararı aldığımda, aslında 33 yıllık hayatımı sıfırlamış oldum. Beni neyin beklediğini, ailemin ve çevremin ne tepki vereceğini bilmiyordum. Beni şu an ayakta tutan ailemin desteği. Bazen davalar çok bıktırıcı oluyor ama biliyorum ki ben bıraksam da ailem bu davanın peşini bırakmayacak. Süreçte LGBT dernekleri ve taraftar grupları da bana çok destek oldu. Ağır aksak da gitsek doğru yolda gidiyoruz. Mücadeleyi bırakmamak, ses çıkarmak lazım. Bir çiçekle bahar gelmez ama bir çiçekle bahar başlar”. (ÇT)