Haberin İngilizcesi için tıklayın
19 kişinin 1990’lı yıllarda zorla kaybedilmesi veya yasadışı keyfi infaz edilmesine ilişkin 19 sanığın yargılandığı ve beraatla biten davanın gerekçeli kararı açıklandı.
Kararda, “TBMM, Bakanlık, Komisyon [Susurluk komisyonu] ve MİT raporları duyum ve tahminden ibaret olup, sanık mahkumiyetine yeterli görülmemiştir” dendi. Tanık Ayhan Çarkın’ın ifadelerinin de inandırıcı bulunmadığı belirtildi.
Ayrıca dosyanın gizli tanıklarından Poyraz’a “mahkemece ulaşılamadığı” ifade edildi.
“Susurluk silahlarıyla aynı silahlar değil”
Ankara JİTEM veya Ankara faili meçhuller davası olarak bilinen Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davanın 13 Aralık 2019’daki duruşmasında sanıklardan Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım halen “firari” görüldüğünden dosyası tefrik edildi, Mehmet Ağar dahil tüm diğer sanıklar beraat etti.
TIKLAYIN - Bir Devlet Projesi Daha Nihayete Erdi
Mahkemenin gerekçeli kararında, 12 Kasım 1994’te Kadıköy’de öldürülen Medet Serhat ve İsmail Karaalioğlu ile 25 Şubat 1994’te Ankara’da öldürülen Yusuf Ekinci cinayetlerinde aynı silahların kullanıldığının tespit edildiği ifade edildi.
Mahkeme Kırıkkale’de öldürülen Metin Vural’ın cinayetinde kullanılan silahların “Susurluk silahlarıyla ilgisinin olmadığını” ifade etti ancak silahlar aynı olmasa da markaları aynıydı.
Kararda öldürülenlerden Tarık Ümit’in Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) adına çalıştığı ve Uzi marka silah taşıdığı belirtildi.
“Aynı Uzi silahların kullanıldığı belli”
Davanın müdahil avukatlarından Mehmet Emin Aktar da son duruşmadaki beyanında “Sanıksız süren yargılamadan adalet çıkmayacağını biliyorduk. Oysa biri Ankara’da biri İstanbul’da işlenen iki ayrı cinayette aynı Uzi silahın kullanıldığı belli, balistik incelemeler var, deliller var… Siz ne karar verirseniz verin sanıklar vicdanımızda mahkumdur” demişti.
Aynı şekilde Ocak 1994’te Sakarya’da öldürülen Behçet Cantürk ile Recep Baskın cinayetlerinde kullanılan silah ile 28 Mart 1994’te Düzce’de öldürülen Fevzi ve Salih Aslan cinayetlerinde kullanılan Uzi marka silahla aynı olduğunun kriminal raporlara yansıdığı bilgisi kararda yer aldı.
Mahkeme kararının sonuç bölümünde de dört ayrı cinayette aynı silahların kullanıldığı ifade edildi ancak “Olaylarda kullanılan silahlar ele geçmedi” dendi.
“İnkar etti, demek ki ilgisi yok”
Medet Serhat’ın ölümüyle ilgili dosyadaki delillerin de yer aldığı kararda, “Tanık Hikmet Çiçek’te ele geçen belgelerden Medet Serhat’ın ağır bir cezayı hak ettiği, Ayhan Akça, Ziya Bandırmalıoğlu ve Semih’in Tarık Ümit ile bir ekip oluşturup emirleri Tarık’tan aldığı yazılıdır” deniyor.
Ancak mahkeme, bu belgenin delil niteliğinde olmadığını açık olduğunu belirtti. Aynı şekilde “Ayhan Çarkın’ın olayla ilgisinin olmadığını da yine kendi ifadesinden anlaşıldığı ifade edildi.
“Öldüğünde kanında yüzde 68 alkol vardı”
Gerekçeli kararda ayrıca, Ömer Lütfi Topal’ın otopsi raporunda göre öldürüldüğünde kanında yüzde 68 oranında alkol bulunduğunu yazıldı ancak bunun kararla ilgisi açıklanmadı.
Mahkeme, tanık Ayhan Çarkın’ın ifadelerine neden itibar edilmediğini de şöyle açıkladı:
“Sanıklar Mehmet Ağar, İbrahim Şahin ve Korkut Eken’in Ömer Lütfi Topal cinayetinde azmettirici olduklarına dair delil bulunmamaktadır. Tanık Ayhan Çarkın’ın ifadeleri kişisel tahmin seviyesindedir.” (AS)