İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin, 44'ü tutuklu 86 sanıklı Ergenekon Davası'nda dinlediği emekli Tuğgeneral Veli Küçük, "hayatım boyunca hiç hata yapmadım, yasaların dışına çıkmadım. Ancak devletin komplo kuracağını hiç düşünmemiştim" dedi.
Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde bugün görülecek davanın 26. duruşmasında, Susurluk Kazası sürecinde adı geçen ve Danıştay 2. Dairesi'ne yönelik saldırı davasının hükümlüsü Osman Yıldırım'ın Cumhuriyet gazetesine bomba atılması emrini verdiği ileri sürülen Küçük savunmasını sundu.
"Güney bu senaryoya alet edildi"
İddianamede ayrıca Susurluk Araştırmada Komisyonu'na ifade vermek üzere gitmediği yönünde iddiaların bulunduğunu hatırlatan Veli Küçük, "Susurluk Araştırma Komisyonu'na çağrılmadım" dedi; bunu TBMM Susurluk Araştırma Komisyonu üyesi Fikri Sağlar'ın da bazı medya kuruluşlarına yaptığı açıklamalarda dile getiridiğini ifade etti.
Ntvmsnbc.com'a göre Ergenekon iddianamesinin 1 numaralı sanığı Küçük ilk kez konuştu ve Susurluk'u nasıl duyduğunu ve Tuncay Güney'le tanışmasını anlattı.
"Bir kısım medyanın ve uluslararası karanlık çevrelerin desteğiyle bir yamyam kazanı oluşturulmuş ve sesi çıkan herkes bunun içine atılmaya başlanmıştır" diyen Küçük, Tuncay Güney'ın bu soruşturmada bir piyon olarak seçildiğini söyledi. Küçük "Güney'in ifadesi baskı altında alındı ve bu senaryoya alet edildi" diye konuştu.
Küçük, uzun zamandan beri planlı bir şekilde üzerine gelindiğini ve bu planın icra safhasına konulması sonucu gözaltına alındığını söyledi.
Faili meçhul cinayetler
Kocaeli'nde faili meçhul cinayetler meydana geldiği yönünde basında sık sık haber yapıldığını hatırlatan Veli Küçük, şunları söyledi:
"Benim bölgemde faili meçhul olmaz. Ben ortaya çıkartırım. Benim avukatım da görev yaptığım süre içinde faili meçhul cinayet olup olmadığının araştırılması için mahkemeye dilekçe verdi. Bu, ertesi gün basında 'mahkeme faili meçhulleri araştırıyor' diye çıktı. Ama benim avukatımın bu konuda dilekçe verdiği yazılmadı..."
"JİTEM TSK'ye bir saldırıdır"
İstihbarat görevinde çalışmış olmasının iddianamede suç gibi aktarıldığını savunan Küçük, kısa bir süre için Jandarma Genel Komutanlığı istihbarat gruplarında görev yaptığını söyledi. Bu birimin resmi bir birim olduğunu ifade eden Küçük, şöyle dedi:
"İddianameye ısrarla JİTEM adı konulmuştur. Jandarma Genel Komutanlığı'nın hiçbir zaman böyle bir birimi olmamıştır. Bu isim konularak sanki gizemli, gayriyasal bir oluşum varmış izlenimi yaratılmaktadır. Jandarma Genel Komutanlığı'nın istihbari grupları gayri yasal bir faaliyette bulunmamıştır. JİTEM, TSK'ye yapılan bir saldırıdır."
"Sedat Peker çete lideri değil"
İddianamede çıkar amaçlı suç örgütü lideri olarak bahsedilen görüştüğü kişilerin Sedat Peker ve Sami Hoştan olduğunu belirten Küçük, "Sedat Peker ve Sami Hoştan'ın çıkar amaçlı suç örgütü lideri olduklarını kabul etmiyorum" diye konuştu.
Hüseyin Kocadağ ve Sedat Bucak'ı tanıyor olması nedeniyle Hoştan'ın kendisine de haber verdiğini belirten Küçük, bunun üzerine kazanın meydana geldiği yerdeki emniyet müdürünü arayarak bilgi aldığını, bu sırada Mehmet Özbay isimli kişinin de öldüğünü öğrendiğini söyledi.
Küçük, olaydan bir ay önce Abdullah Çatlı'nın "Mehmet Özbay" sahte kimliği ile dolaştığına dair bazı resmi makamlara başvuruların olduğunun duyulduğunu anlatarak bu konuda emniyet müdürünü uyardığını dile getirdi.
Güney ile kendisinden yaşça büyük emekli bir askerce tanıştırıldığını belirten Küçük, Giresun'da görev yaparken Güney'in zaman zaman doğruluğu tartışılır bilgiler getirdiğini anlattı.
Bilgileri Güney'in kendisi ile olan irtibatını kesmemek için verdiğini düşündüğünü belirten Küçük, Güney ile görüşmeden bu kişinin bugünlere hazırlık yapıldığının açıkça anlaşıldığını söyledi; Güney'i kendisinden uzak tutmaya çalıştığını ifade etti.(EÖ)
(*) Temsili çizimi ntvmsnbc.com sitesinden alıntıladık.