Fotoğraf: AA
Sakarya Hendek’te Coşkunlar Havai Fişek Fabrikası’nda 7 işçinin hayatını öldüğü, 128 kişinin de yaralandığı patlamaya ilişkin aralarında fabrika sahiplerinin de bulunduğu 5'i tutuklu 7 sanığın yargılandığı davaya bugün Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi.
- Not: İddianamede 7 sanık için 2 yıl 8 aydan 22 yıl 6’şar aya kadar hapis cezası isteniyor.
TIKLAYIN - Fabrika sahibinden "Mağdur oldum" savunması
TIKLAYIN - "Çünkü bu fabrikadan delil kaçırıldı"
Bugün ikinci duruşması görülen davada yargılanan sanıklar savunma yaptı. Evrensel’den Hasret Gültekin Kozan’ın aktardığına göre fabrika sahibinin oğlu tutuklu sanık Yaşar Coşkun ilk duruşmadaki savunmasına benzer bir şekilde yine mağdur olan kişinin kendisi olduğunu iddia etti.
Fabrikanın mevzuata uygun olduğunu, patlamanın sabotaj sonucu gerçekleştiğini iddia eden Yaşar Coşkun haklarında ‘yalan yanlış’ haberler yapıldığını söyledi. Coşkun şöyle konuştu:
"Yaklaşık yarım asırdır bu işi yapıyoruz, ben üçüncü kuşağım. Türkiye’de patlayıcı madde yapmak kolay değildir. Tüzüğe ve Avrupa standartlarına uygun olarak bu işi yaptık.
"Sanki bizim orada her gün kaza oluyormuş gibi lanse edildi. Bana sanki teröristmişim gibi davranıldı. Ben saygın bir iş adamıyım. Ne kadar düzenli olduğumuzu Türkiye’de herkes bilir, iş kolumuzda da dünyaca tanınırız.
"Patlama olduğunda ben de fabrikadaydım. Bu olayın sabotaj olacağını ilk andan itibaren söyledim. Ben nerede ne zaman patlama olacağını bilirim. İlk günden beri bunun sabotaj olacağını söyledim, savunuyorum. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya da bunu söyledim. Sanki uzaktan bir kumanda ile kurulmuş, patlatılmış.”
"30 metre kare kaçak yapımız var"
İddianameyi kabul etmediğini söyleyen Yaşar Coşkun, fabrikada 3 tane kaçak yapı olduğunu itiraf etti. Ruhsat almadıklarını ama almak için başvuracaklarını iddia etti:
"Doğrudur 3 tane kaçak yapı var. Tehlikeyi azaltmak için o binaları yaptık. İnşaat ruhsatı yok ancak ruhsat alacaktık. Raporlar abartılı hazırlanmış. 30 metre kare kaçak yapımız var, onun dışında her yer mevzuata uygun.
“Sürekli denetlenen bir firmayız. İşçilere sürekli baskı yaptığımız söyleniyor. Üretimin standardı var. 30 yıl önce neyse şimdi de öyle, işçilerin çalışması standart düzeydedir. İşçi ile muhatap olmayız biz, onları sıkıştırdığımız da yok.
“İşçilere yanmaz kıyafet ve antistatik verilmediği söyleniyor. Her bölümün ayrı kıyafeti vardır, herkese verilmez tabii. Fabrikada kendi kafamıza göre bir şey yapamayız.”
İşçileri tehdit etti
Coşkun, tutuklanmış olmasa mağduriyetleri gidereceğini de iddia ederek, "En büyük mağdur benim burada. İşçi arkadaşlar da verdikleri ifadelerde biraz daha dikkatli olsunlar bu nedenle. Havai fişeği Türkiye’ye biz tanıttık, Sakarya'nın bir değeriyiz biz. İşçilere bizlerin nasıl kişiler olduğumuzu sormanızı isterim" dedi.
Bakanlık denetimi var veriyormuş
Mahkeme Başkanı'nın "Denetimlerin öncesinde haberiniz olduğu, ortamı düzenlediğiniz iddialarına dair ne söyleyeceksiniz?" sorusuna karşılık Yaşar Coşkun denetim öncesinde haberdar edildiklerini de itiraf ederek "Çalışma Bakanlığı’ndan gelindiğinde arıyorlardı. 'Bu evrakları hazırlayın, haftaya geleceğiz' diyorlardı” diye konuştu.
Baba Coşkun: Denetimcileri arabayla alıyorduk
Yaşar Coşkun'un ardından babası Ali Rıza Ergenç Coşkun söz aldı. Hakimin "fabrikada barut üretildiği" iddilarını sorması üzerine baba Coşkun "Keşke barut yapabilseydik, yapsaydım havai fişeği bırakırdım. Yaşar Çin'e gitti baktı, yüksek fiyatı vardı. Hiç barut üretmedik" dedi. Denetlemelerin öncesinde haberdar edilip edilmediklerinin sorulması üzerine Ali Rıza Ergenç Coşkun da haberdar edildiklerini, hatta denetleyicileri kendilerinin araçla aldığını söyledi. Coşkun, "Ankara'dan gelen denetim haber veriyordu. İzmit'te şubeleri vardı, arabayla gidip biz alıyorduk hatta. Bu yalnız bize değil, Türkiye'de genel" ifadelerini kullandı.
Kimyager barut üretildiğini doğruladı
Fabrikanın kimyageri Asiye Angın ise savunmasında Yaşar Coşkun ve Ali Rıza Ergenç Coşkun'un aksine barut üretimi yapıldığını söyledi. Sorumlu müdür olduğunu söyleyen Angın "Pandemi sürecinde eğlence mekanları kapalı olduğu için ürünler depolarda bekliyordu. Barut üretimi ile ilgili Ali Rıza Bey, Çinli çalışanla birlikte bunun kararını almış. Ali Rıza Bey bana bir şey sormadı zaten. Barut üretimini bizzat gördüm. Barut üretimi için Çin'den iki makina getirilmişti. Sıfırdan barut üretimi vardı. Ne kadar üretim yapıldığına dair bilgim yok. Depolanması 'Yeşil Depo' denilen yerde yapılıyordu" diye konuştu. Angın ayrıca, tüzüğe aykırı şekilde fazla depolama yapıldığını da söyledi.
Sorumlu müdür: Seri barut üretiliyordu
Sorumlu Müdür Ahmet Çağırıcı ise şöyle konuştu:
"Ali Rıza Coşkun barut yapmak istedi. Çünkü barut pahalı bir şey, yurt dışından geliyordu, fabrika giderlerinin büyük kısmını barut oluşturuyordu. Çinli 'olmaz' dedi. Sonra bir şekilde onu ikna ettiler. Çinli bunu misket makinasında yapamayacağımızı söyledi, başka bir yerde yapalım dedi. 3 tane ayrı binada yapıldı.
Biz barutu yaptık. Bizim yaptığımız barutta kükürt yerine su katılıyordu. Ben hiçbir üretime katılmadım, Çinli yaptı" diyen Çağırıcı, "Çinli değişik bir formül denediğini, tehlikesinin az olduğunu söyledi. Bir hafta barut, bir hafta misket üretimi yapıyorduk. 7-8 ayda 3-4 ton kadar rahat yapmışızdır. Seri üretime 1,5 yıl önce geçildi."
Savunmaların ardından duruşmaya 16 Mart Salı günü devam etmek üzere ara verildi.
Duruşma öncesi eylem
Duruşması öncesinde, olayda hayatını kaybedenlerin yakınları adliye önünde "Hendek için adalet" yazılı pankart taşıyarak bir basın açıklaması yaptı.
Ailelere CHP Grup Başkanvekili ve Sakarya Milletvekili Engin Özkoç, Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Erkan Baş, İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu da destek verdi.
Sebahattin Tepeçınar'ın ablası Hatun Tepeçınar, acılarının her gün kat kat arttığını belirterek, "Allah kimseye böyle acılar yaşatmasın. Gerçek adaleti istediğimiz için buradayız" dedi.
Emekçi işçilerin de hak ettiği haklarını almalarını istediğini dile getiren Tepeçınar, sanıkların taksirden cezalandırılmalarını istemediklerini söyledi.
Hayatını kaybeden Mahmut Seyfi Çanakçı'nın yeğeni ve müşteki avukatı Gülşen Uzuner de ailelerin yanında olduklarını belirtti.
"Bir kastla bilerek yapılan cinayetle karşı karşıyayız, böyle algılıyoruz. Kimse ihmal, taksir, başka mevzuların arkasına sığınmasın" diyen Uzuner, "7 canımızı kaybettik burada. Daha önce de bu fabrikada canlarını kaybedenler, yaralananlar var. Onlarla da birlikteyiz. 'Bir daha olmasın.' diye kendi canımızın hesabını sormaya geldik. Bu davanın, böyle üretim yapan işverenlerin peşini bırakmayacağız. Bunların hesabının sorulması için hep birlikte mücadele ediyoruz, asla vazgeçmeyeceğiz" ifadelerini kullandı.
Ne olmuştu?
Sakarya Hendek’te 15 dönüm üzerine kurulu havai fişek fabrikasında 3 Temmuz 2020'de saat bir patlama yaşanmış, patlama çevre şehirlerden de hissedilmişti. Faciada 7 kişi hayatını kaybetmiş, 127 kişi de yaralanmıştı.
Patlamaya ilişkin daha sonra gözaltına alınan aralarında fabrika sahibinin de bulunduğu 5 kişi tutuklanmıştı.
Soruşturmayı yürüten Hendek Cumhuriyet Başsavcılığı hazırladığı fezlekeyi, Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına göndermiş, Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığı da aralarında fabrika sahiplerinin de bulunduğu 7 şüpheli hakkında 27 sayfalık iddianame hazırlamıştı.
İddianamede, sanıkların "bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçundan 2 yıl 8'er aydan 22 yıl 6'şar aya kadar hapisle cezalandırılması talep edilmişti. (HA)