Brukman, Buenos Aires'de işçiler tarafından işgal edilen ve yönetilen bir giyim fabrikası. 18 Nisan 2003 tarihinde, yani işçilerin fabrikayı işgal etmesinden 16 ay sonra, hükümet işçileri fabrikadan uzaklaştırmak için yüzlerce polis gönderdi. Brukman işçileri, şu anda işlerini ve onurlu bir iş hareketini savunmak için süren bir kampanya ile fabrikalarını geri almak için mücadele ediyorlar.
İşçiler yeni bir üretim tarzının peşindeler
Brukman fabrikası, yaklaşık 15 bin işçiye iş sağlayan 200 işgal edilmiş fabrika ve iş merkezinden yalnızca biri. Bu fabrikaların her biri farklı yasal şartlarla ilgilenirken Brukman işçileri üretimi işçi öz yönetiminde devam ettirmek için fabrikanın kamulaştırılması için mücadele ediyorlar. Binlerce civar sakini, öğrenci ve halk meclislerinden eylemci, işsiz işçiler hareketi ve işgal edilmiş fabrikalar ve iş merkezleri Brukman işçilerini savunmak için seferber olmaya devam ediyorlar.
Arjantin'in başarısız neo-liberal ekonomik yöntemi binlerce fabrikanın ve iş merkezinin kapanmasına yol açtı ve aktif nüfusun yüzde 44'ünü ya işsiz bıraktı ya da yarı işlerde çalışmak zorunda bıraktı. Kalkınmak için böyle bir model (özelleştirme, yabancı sermayeye bel bağlama, pezoyu bir dolarda sabit tutmak,ve sosyal harcamalarda sert kesintiler) inanılmaz ölçülerde rüşveti ve toplum üzerinde görülmemiş zararın etkilerini kolaylaştırdı. Bugünün Arjantin'inde, nüfusun yüzde 58'i yoksulluk sınırının altında yaşıyor, enflasyon yüzde 100'lerde dururken ücretler yüzde 30 düşmüş durumda.
Aynı neo-liberal politikaları devam ettirmenin ötesinde, hükümet bir zorbalık girişimi içinde işgal edilmiş fabrikalara karşı baskıcı bir saldırı başlattı. Birçok kimse hükümetin amacının hareketleri zayıflatmak ve Arjantin'de Uluslararası Para Fonu'na (IMF) yeniden güven kazandırmak için görünüşte aynı fikirde değilmiş gibi bir atmosfer yaratmak olduğunu ileri sürüyor. Sahiplerinin fabrikaları terk etmesiyle ve Arjantin'de yeni işin olmamasıyla birlikte, Brukman fabrikası işçileri bu modeli reddetme yönünde seçimlerini yaptılar ve onurlu bir iş için haklarını savundular.
Patron paramızı ödemeden kaçmıştı
İşçiler Brukman fabrikasını 18 Aralık 2001 tarihinde işgal ettiler. Brukman fabrikasının sahipleri ücretleri ödemeden ve de haber vermeden fabrikayı terk ettiler. 1995 'den beri şirket işçilerin ücretlerini azaltmıştı ve işgalden aylar önce işçilere ödeme yapmayı reddetmişti. "O sabah geçmiş ücretlerimizin bir kısmını bize verip vermeyeceklerini görmek için yönetimle buluştuk çünkü bize yalnızca 5 ya da 10 pezo vermişlerdi," diye açıklıyor durumu 12 yıllık işçi Alba.
Sonra devam ediyor: "Patron bize parası olmadığını söylemişti. Bekledikten sonra aşağıya indik ve büyük sürprizle karşılaştık: yerlerini boşaltmışlardı, evet ofisler bomboştu."
İşçilerin çoğunun eve dönecek parası yoktu, bu yüzden kaldılar ve ustabaşıyla patronun dönmesini beklediler. Hiçbir zaman dönmediler
"Biz işçilerin bir sahip, bir patron olmaksızın bir fabrikayı yönetebileceğini ispat ettik. Onların yaptıkları tek şey ise olabilecek en düşük ücrette çalışan işçileri tutmaktır," diye konuşuyor Elisa.
İşgalden bir ay sonra, işçiler üretimi yeniden başlatabilmek için gerekli parayı sağlamak amacıyla fabrikanın demirbaşlarını sattılar. İşçiler açık meclis ve muhasebe, halkla ilişkiler ve güvenlik gibi konularla ilgili komisyonlar içinde organize olmaya başladılar. Fabrikadan atılmadan kısa bir süre önce işçiler bir toplantıda üretimin kendi ayakları üzerinde durduğunu göstermek amacıyla fabrikaya beş işçi almaya karar vermişlerdi.
Yüzlerce polisin sürpriz bir tahliye için gelmesinin ardından üretim 18 Nisan'da durduruldu. "Fabrikayı koruyan dört işçiyi çıkarmak için 600 polis gönderdiler, bu yasadışı ve akıldışıydı," diyor fabrikayı savunan avukat Maria Zalamon.
Fabrikayı çeviren polis barikatlarının yanında 24 saat nöbetçi sağlayan taraftarlardan ve civar sakinlerinden doğrudan bir tepki vardı. Brukman fabrikasından dört kadının, polis barikatını aşıp fabrikaya girme teşebbüsünün ardından polis binlerce silahsız protestocuyu şiddetle bastırınca, polisin etkisi 21 Nisan Pazartesi günü doruğa çıktı. Bizler silahsızdık, bedenlerimizden başka hiçbir şeyimiz yoktu," diye söylüyordu Celia Martinez. Ön saflardaki yüzlerce polisin yanıt vermesiyle göz yaşartıcı gaz bulutu ve silah atışlarının acımasız sesleri ortalığı kapladı.
"Askeri diktatörlük günlerine benziyordu..."
Polisler tarafından tazyikli su, göz yaşartıcı gaz, cop ve öldürücü mermi ve saldırgan köpeklerle saldırıya uğrayınca, 7 bin protestocu derhal dağıldı ve geri çekildi. Polis destekçileri gelişi güzel döverek ve göz altına alarak 30 blok öteye kadar kovaladı. Protestocuların bastırmaya karşı kendilerini savunmaya girişmesiyle tam terör ve korku atmosferi oluştu.
"Bu askeri diktatörlük sırasındaki bir operasyona benziyordu. Fabrikada işçiler olmadan her hangi bir görüşme olmayacaktır," diye bağırdı, işgal edilmiş seramik fabrikası Zanon'dan işçi Raul Godoy, polisin eylemlerini teşhir ederken. O geceki olaylar geride 60 yaralı ve 120 gözaltı bıraktı.
Gazeteci Miguel Bonasso da o gece göz altına alınanlar arasındaydı. Haber kameralarından önce Bonasso polisin gerçek mermi kullandığını belgeleyen boş kırmızı bir fişek göstermişti. Yasal ve Sosyal Araştırmalar Merkezi(CELS) insan hakları örgütü, bu zor kullanımının yasadışı olduğu şeklinde suçlamalarda bulundu. Bu bastırma, 30 bin kişinin kaybedildiği Arjantin'deki kirli savaşın soğuk anılarına götürüyor.
Buenos Aires Üniversitesi'nde ekonomi uzmanı olan Claudio Katz " Tam da şimdi hükümet işçilerin kontrolü altındaki öz yönetimi benimsemiş fabrikalara karşı büyük bir savaş veriyor. Brukman gösteriyor ki, ticari sektör için ekonomik durumun iyiye doğru gitmesi ve fabrika sahiplerinin şimdi fabrikalarını geri istemesi nedeniyle, neo-liberal politikaların karşısında olduğunu iddia eden hükümetin yaptığı ilk şey fabrikayı patronlara iade etmek ve işçileri kapı dışarı etmek olduğuna," işaret etti.
Önceki sabitlenmiş döviz kuru altında rekabet edemeyen tekstil sanayi yeniden canlanmaya başlıyor. İşçiler fabrikanın son ödeme tarihi geçmiş elektrik su vb. faturaları için binlerce pezo ödediler ve üretimi devam ettirmek için yeni makineler aldılar. Bir zamanlar fabrikayı terk etmeye hazır olan fabrika sahipleri şimdi karlı bir iş görüyorlar. Fabrikanın borçlarının devalüe edilmiş pezo altında ödenmiş olması işçilere üretimi başlattırmıyor.
Brukman fabrikasının sahipleri olan üç kardeş üç ayrı tekstil fabrikası çalıştırıyorlardı.
Kirchner'den işçilere sıfır tolerans
Hükümetten para yardımı almalarına rağmen artlarında ücretleri ödenmemiş işçiler ve büyük borçlar bırakarak iki fabrikanın iflas ettiğini iddia ettiler. Fabrika sahiplerinin kamu borçları 3.8 milyon pezo yani yaklaşık 1.4 milyon dolar kadar birikmiş durumda. Bunun 1,8 milyonu Arjantin Devlet Geliri Servisi'ne, 243 bin doları Arjantin Merkez Bankası'na, ve bir milyon pezodan fazlası da hükümete.
Ulusal ve yerel hükümet, işçilere eğer bir küçük girişimci ya da kooperatiften oldukları takdirde, Ulusal Sanayi ve Teknik Kurum tarafından teknik yardım şeklinde yalnızca bir öneri sundular. Bu öneri üretime devam etmeleri için işçilere hiçbir gelir garanti etmiyor. Aslında, öneri işçilerin zaten bildiği şeydi: bir fabrikanın nasıl çalıştırılacağı.
Hükümet görüşme için eli açık ve istekli görünmeye çalışırken, devam eden işçilerin fabrikadan çıkarılmasında vahşi bir güç kullanıyor. Arjantin yeni başkanı Nestor Kirchner daha fazla polis gücü ve protestoculara sıfır tolerans gibi güvenliği sağlama politikasını sürdürmeye söz verdi. Gittikçe artarak, hükümetin pozisyonu 19 ve 20 Aralık 2001 tarihinden beri meydana gelen sosyal direniş ifadelerinin zayıflatmak için baskı kullanmak olmuştur.
Polis fabrikanın dışında durmaya devam ederken, işçiler ve destekçiler de fabrikanın dışına daimi çadır kurarak ve kültürel etkinlikler düzenleyerek mücadelelerini sürdürüyorlar. Haftada bir, işçiler bağış amacıyla çarşaf ve kıyafet dikmek için caddelere dikiş makinesi getiriyorlar. Bütün umut kent yasama kurulunun fabrikanın makinelerinin ve binasının kamulaştırılması doğrultusunda karar vermesine bağlanmış durumda
Yine işçiler tarafından işletilen Sasetru fabrikasının, makinelerinin işçilere yasal olarak verilmesinden sonra tahliye edilmesi Brukman fabrikasının durumu hakkında bir çok şüpheler getiriyor. Flor adında diğer bir işçi fabrikayı yeniden kazanmanın önemini yansıtıyor, "Biz bu mücadeleyi bırakmayacağız, çünkü, eğer fabrikaya girmezsek bizler birer hiçiz." (NK)
Sendika.org sitesinde yayınlanan yazıyı Bahadır Çetinay çevirdi