Kamuoyunda "Çatı Partisi Girişimi" olarak bilinen siyasi arayış etrafında bir araya gelenler, 27-28 Haziran'da Ankara'da düzenledikleri "Demokrasi İçin Birlik Konferansı"nda bir politik ortaklık geliştirmenin imkanları ve biçimleri üzerinde tartıştılar ve "Demokrasi İçin Birlik Hareketi" adıyla sürdürecekleri çalışmalarını çerçeveleyen bir sonuç bildirgesi yayınladılar. Bilidrgenin tam metnini yayınlıyoruz.
20-21 Aralık 2008 İstanbul toplantısından 27-28 Haziran 2009 da Ankara'da gerçekleştirdiğimiz ve 20 ilden yerel meclis delegelerimizin ve davetlilerimizin katıldığı bu konferansa kadar geçen süre içerisinde Türkiye'de yaşananlar, Çatı Partisi Girişimi olarak kamuoyunda dile getirilen Demokrasi için Birlik hedefinin haklılığını ortaya koymuştur. Bu 6 aylık zaman dilimi, Aralık Toplantısı sonuç bildirgesinde dile getirdiğimiz ortak paydalarımızın, ortak bir örgüt ve mücadele ihtiyacının doğrulandığı bir süreç olarak yaşanmıştır.
29 Mart yerel seçimleri, Kürt halkının adil ve onurlu bir barışa yönelik iradesini ortaya koyduğu kadar, Türkiye'nin kentlerinde yaşayan diğer emekçi ve ezilen kitlelerin toplumsal ve siyasal olarak sahipsiz bırakıldıkları bir kriz tablosunu da netleştirmiştir. Krizi, ulusalcı militarist güç odakları, inkârcı milli güvenlik rejiminin restorasyonu ile aşmayı öngörüyorlar. Emperyalizmle işbirliği içindeki AKP hükümeti "ılımlı İslam" politikası ile halkı kandırmaya devam etmeyi hesap ediyor. İktidarın arkasındaki büyük sermaye çevreleri, sermaye merkezli bir yeni-liberal tüketim toplumu modeli dayatarak krizin aşılmasını istiyor. Oysa sanayide yaşanan gerileme ve toplumsal travma ile yeni bir istikrarsızlık dönemine giriliyor. Ergenekon soruşturması ve militarist komplo tartışmaları ile Kürt demokratik hareketine yönelik baskılar aynı siyasal ortamda devam ediyor.
Kendisini arada bir siyasi mağdur olarak yansıtan AKP ve partiler üzeri konumdan topluma sistematik olarak gözdağı veren darbeci milliyetçi zihniyetler, mağdur durumda değildirler. Gerçekte, emekçiler, ezilenler ve Türkiye halkları asimetrik bir saldırı ile karşı karşıyadırlar. Demokrasi için Birlik Konferansı, dönemsel ve taktiksel bir proje olmayı ret ederek Anadolu ve Mezopotamya'nın zengin direniş geleneklerini birleştirme daveti yapmaktadır.
Çözüm ve reform söylemlerinin, baskı ve zorbalıkla iç içe geçtiği bu ülkede, militarizmin rolünü, toplumsal ve siyasal yaşam üzerindeki askeri vesayeti kanıtlamak için darbe planlarına, andıçlara, muhtıralara ve belgelere gerek yoktur. Emekçiler ve Kürtler, devlet iktidarını; yakılan köylerden, katili ortaya çıkarılmamış sayıları binlerle ifade edilen kayıplarımızdan, saldırıya uğrayan sendika eylemlerinden tanıyor. Demokrasi için Birlik Hareketi, askeri vesayetin ortadan kalkmasını önemli bulmakla birlikte, tekellerin inkarcı devlet iktidarı geriletilmedikçe demokratikleşmenin olanaklı olmadığını hatırlatıyor, 12 Eylülcüler de dahil olmak üzere Ergenekoncular ve Susurlukçular gibi çetelerin tümünün açığa çıkarılıp hak ettikleri cezalara çarptırılmasının takipçisi olacağını bildiriyor. Emekçinin, Kürdün, tüm ezilenlerin ortak iradesi yaratılamadıkça demokratik bir toplum oluşturma konusunda kalıcı ilerleme sağlanamayacaktır.
Sorunlar Türkiye'nin sorunlarıdır ve Birlik Hareketimiz, ceberrut, karanlık, inkârcı, hep en zenginlerden yana olan devlet ve sermaye düzenine karşı bir ortaklaşmadır. Demokratik bir Cumhuriyet için mücadele, aynı zamanda insan ve doğa uyumunu merkeze alan bir demokrasi mücadelesi, sosyal bir mücadeledir.
Egemen siyasi yapıdan farklılığı özündedir; niceliklerle ölçülemeyecek bir eşitlikçi, temsili demokrasiyi doğrudan demokrasiyle birleştiren, yerel iktidara hakları ve yetkileri anayasa ile sınırlanmış merkez karşısında öncelik tanıyan bir demokrasi anlayışına dayalıdır. Bu demokrasinin gerçekleşebilmesinin yolu, ezilenlerin, sömürülenlerin, aşağılananların, dışlananların kendi iktidarlarının yolunun açılmasından geçmektedir.
Toplumsal ve siyasal krizin yoğunlaştığı bir evrede yola çıkan Demokrasi İçin Birlik Hareketi, emekçilerin ve emek örgütlerinin desteğini almaya emeğin haklarının savunulması için onlarla birlikte mücadele vermeye kararlıdır. Emekçilerin hak arama iradesi, savaş ekonomisi ve şovenizm tarafından perdelenmektedir. Milliyetçiler ve AKP, savaş ekonomisinin savunusunda, ezilenleri birbirine düşürme siyasetinde birleşmişlerdir. İşte bu yüzden, emekçinin, kadının, köylünün, gencin, dışlanan ve yok sayılan bütün milliyet ve inanç topluluklarının, farklı cinsel yönelimlere sahip olanların, onurlarına ve inançlarına her gün hakaret edilen insanların birbirlerinden yalıtık kalmaları, mutlaka hep birlikte aşmamız gereken bir durumdur. Sadece seçim dönemlerine sıkıştırılan bir araya gelişlerin, ekonomik ve toplumsal kriz koşullarında yaşam savaşı veren kitlelerin örgütlenmesinde kalıcı bir etkide bulunamayacağı, halkların kardeşliğini kağıt üzerinde bıraktığı kanıtlanmıştır.
Kökten değişim ve dönüşümlerin yolunu açacak bir Demokratik Birlik için ortak bir hareketin uzağında kalanlar, meşru muhatapları dışlanan "çözüm" planlarının ve emekçilerin taleplerinin göz ardı edildiği "teşvik ve istihdam" ya da "istikrar" paketlerinin politik ve manevi sorumluluğuna da ortak olmak durumundadır. Demokrasi mücadelesi, acil bir emek, barış ve özgürlük mücadelesi ise bunun gerektirdiği "Birliği" sağlamak için zaman zaman devreye giren ideolojik tartışmaların hayal kırıklıklarına dönüşmesine izin vermeyeceğiz.
Kürt halkının seçim zaferine ve direnişine askeri ve polisiye operasyonlar ile misillemede bulunan güç odakları, demokrasi için birlik yolunda gecikmemizden cesaret almıştır. Toplantı ve gösteri hakkını kullanan emekçilere saldıranların zihniyetleri ile "çözüm fırsatı" dendiğinde bir kez daha ezmeyi, yok etmeyi anlayanların kafa yapısı ortaktır. İktidar ve ana "muhalefet" partileri, 12 Eylül anayasasının zemininde gelişmiş, savaş politikalarından beslenmiş partilerdir. Birlik hareketimiz ise sosyalistlerin ödedikleri bedelleri, Anadolu halklarının yaşadıkları acıları, dışlananların yalnızlıklarını bir direnme ruhuna, akıl ve yürek ortaklığına dönüştürmeyi hedefliyor.
Demokrasi için Birlik, demokrasi mücadelesinde halkların buluşmasının tek adresidir. Adaletsiz ve muhatapsız çözüm niyetlerini de işsizlik fonu ve kamu fonlarını büyük sermaye gruplarına kaynak aktarmakta kullanmak isteyen paketleri de sahiplerine iade edebilecek; yeni katliamları engelleyecek, Türkiye'nin politik ufkunda görünen tek öznedir.
Demokratik bir cepheyi geliştirecek bu mücadeleye sahip çıkanlar, ezilenlerin ihtiyaçlarına ve taleplerine sahip çıkmak için bir sonraki seçim dönemini bekleme niyeti olmayanlardır. İşsizlerin, işçi kıyımlarına karşı direnen işçilerin, iş cinayetlerine karşı insanca yaşam kavgası veren emekçilerin mücadelesini ertelemek değil güncelleştirmek istiyoruz. İşçi sınıfının siyasete yeniden ve daha güçlü müdahalesinin olanaklarını yaratmak için ortak mücadele çağrımız halen geçerlidir.
Aralık 2008-Haziran 2009 arasında geçirdiğimiz aylar, aynı zamanda demokrasi için güçlerini, birikimlerini ortaklaştıramayanların, yeni anayasa ve reform tartışmalarını da etkisiz bir gözlemcilik konumundan izlemek zorunda kaldıklarını göstermiştir. Gerçek bir barış ve özgürlükler Anayasası, Kürtlerin; emekçilerin; halkına sahip çıkan aydınların; Hallac-ı Mansurların Pir Sultanların eşitlikçi değerlerini özgürce yaşatmak isteyen Alevilerin; inanç özgürlüğü isteyen Müslümanların; fiziksel, psikolojik, cinsel baskı, sömürü, ezilme ve şiddete maruz kalan kadınların; cinsel kimliği üzerinden dışlananların; sınır tanımaksızın yaşanan doğa ve tarih yıkımına karşı sınır tanımaksızın ekoloji ve dostluk köprüsü ile karşı çıkanların, neredeyse kaderleriyle baş başa bırakılmış engellilerin, bu ülkenin gündemine hep birlikte ağırlık koymaları ile ortaya çıkacaktır.
Demokrasi için Birlik Hareketimiz, toplumsal cinsiyet normlarına göre şekillenen ve kadınların ev içi ve bakım emeklerini görmezden gelen bu erkek egemen sistemi kökten reddetmektedir. Hareketimiz, bedeni, emeği, kimliği, doğurganlığı ve cinselliği erkek egemen sistem tarafından kontrol altında tutulan kadınların bu cinsiyetçi politikalara karşı mücadele etmeleri için pozitif ayırımcı bir anlayışla örgütlülüğüne birincil değer vermektedir. Ezme, sömürü ve tahakküm ilişkilerine karşı duruşumuz, cinsel kimlik yönelimleri farklı olanları, haklarından söz bile edilmeyen çocukları özellikle kapsamaktadır.
Demokrasi için Birlik Hareketimiz, birlikte dövüşüp birlikte kazanmak isteyenlerin, yerellerden katılımını örgütleyerek, farklılıkları meşru görerek bir araya getirmeyi tercih ediyor. Demokrasiyi soyut bir ütopya olarak değil; hem bir doğrudan demokratik örgütlenme kültürü hem de Türkiye'de demokratik bir özerklik meselesi olarak kavrıyor.
Demokrasi için Birlik Hareketimiz, sadece biçimsel temsile, soya, dile, devlet dinine göre tanımlanan devlet yapılanmasını reddeden bir demokrasi mücadelesini sürdürecektir. Dolayısı ile emekçilerin adalet ve örgütlenme özgürlüğü ile ana dilde eğitim hakkı; akademik ve demokratik özgürlük bizler için organik bir bütün oluşturmaktadır.
Demokrasi için Birlik Hareketimiz, Halkların Kafkasya ve Ortadoğu'da içine itildikleri ateşi, emperyalist güçlerin savaş ve sahte barış projelerini göz ardı etmemektedir. Filistin'de, Kıbrıs'ta, bütün Kürt ve Arap coğrafyasında halkların işgal ve savaş koşullarındaki direnişlerine sahip çıkacaktır. Özel olarak Anadolu için Kürt halkının özgürlük taleplerine sahip çıkmak, demokrasi mücadelesinin turnusol kâğıdıdır. Anadolu ve Mezopotamya'nın kadim halklarına karşı yürütülmüş inkâr, asimilasyon, katliamlar halkların tarihsel yüzleşmesi ile aşılacaktır.
Demokrasi için Birlik Hareketimiz, toplumsal travmalardan kurtulmuş, tarihiyle yüzleşmiş ve barışık bir kardeşlik toplumunu yaratabilmek için Kıbrıs Cumhuriyeti toprakları üzerinde süren işgale ve kolonileştirmeye kayıtsız şartsız son verilmesini; Ermeni, Rum, Musevi, Asuri-Süryani halklarına verilen maddi ve manevi zararların hiç bir şarta bağlanmadan tazmin edilmesini savunmaktadır.
Demokrasi için Birlik Hareketimiz, Kürt halkının meşru temsilcilerinin muhataplığını devletin kabul etmesi ve bunun için Türkiye halklarının uzatılan eli tutması için halkı örgütlemeyi önüne koymaktadır.
Devlet iktidarı, yoksulları birbirine karşı savaştırdı. Bizler onları kucaklaştıracağız. Geleneksel siyaset, halkı bir siyasi seyircilik konumuna soktu; bizler en küçük azınlığın dahi temsiline imkan sağlayan bir temsili demokrasiyi doğrudan demokrasiyle birleştiren bir yapılanma ile demokrasiyi, azınlığın çoğunluğa tabi olduğu formel bir yöneten yönetilen ilişkisi olmaktan çıkarıp ötekinin hakkının önceliğini tanıyan bir yaşam biçimi haline getireceğiz.
Hareketimiz, hem temsili organları hem de meclis tarzı katılım modellerini içerecektir. Hareketimiz, örgütlü ve tekil katkılara ve katılımlara açıklığını sürdürecektir. Siyasette dışlanmış olanların önünü açacak pozitif ayrımcı ilkeleri formüle etmekten çekinmeyecektir.
Hareketimiz, tarihsel deneyimleri hafife almadan, bugün, özgün ve yeni biçimlerle halkla buluşmayı öngören bir örgüte dönüşecektir. Hareketimiz, sadece örgütlerin temsili anlamında değil; toplumsal dinamiklerin özgünlüklerinin ifadeleri anlamında da çoğulcu olacaktır. Vicdanlara ve yüreklere özgürlük isteyecek ancak kutsallar ve fetişler üzerinden siyaset yapmayacaktır.
Halkların hapishanesini halkların bahçesine dönüştürmek istiyoruz. Safımız belli olsun istiyoruz.
Biliyoruz ki mümkün olanın sınırlarına imkânsız gibi görüneni isteyenler ulaşabilir.
DEMOKRASİ İÇİN BİRLİK HAREKETİ
27-28 HAZİRAN 2009