"Bu sempozyum, eşitlik, özgürlük isteyen ezilenlerin avukatlarının, direnen avukatların bir buluşması oldu. Mevcut hukuk sömürmenin bir aracı olarak kullanılıyor. Bu sempozyum bir kez daha, hukuksal meseleleri konuşurken politikadan kaçmak zorunda olmadığımızı gösterdi."
Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Başkanı Selçuk Kozağaçlı, uluslararası "Özgürlük Mücadelesi ve Hukuk" sempozyumunun önemini böyle özetledi.
Halkın Hukuk Bürosu'nun İstanbul'da düzenlediği, iki gün süren sempozyuma, düzenleyicilerinin verdiği bilgiye göre, 17 ülkeden 25'i aşkın uluslararası katılımcı, Türkiye'den de 300'ü aşkın hukukçu katıldı. Katılımcılar, terörle mücadele yasaları, ulusların kendi kaderlerini tayin hakkı, toplumsal mücadele deneyimleri, tecrit ve hapishaneler, kara listeler ve ortak mücadele, örgütlenme olanaklarını tartıştı.
Her yıl farklı bir ülkede
Öldürülen avukat Fuat Erdoğan'ın anısına düzenlenen sempozyumun son gününde, dün (27 Eylül) konuştuğumuz, Kozağaçlı, bu etkinliğin iki önemli somut çıktısı olduğunu söyledi.
"Özellikle Latin Amerika, Kuzey Afrika ve Ortadoğu'dan hukukçularla ortak bir örgütlenme üzerine konuşuyoruz. Bizi birbirimize bağlayan, Kuzey Amerika ve Avrupa'nın hepimizi sömürüyor olması. Bu bütün dünyada yapılıyor. 'Cezaevi deneyimi olan avukat' zaten bir ikilem. Avukatlar insanların hapse girmesini önlemeye çalışır. Ama bu toplantıda, cezaevine girmiş avukatların dünyanın her yerinde var olduğunu da gördük. Ayrıca, bu sempozyumu her yıl farklı bir ülkede düzenlemek de planlar arasında."
"Rengini sosyalizm ideali verdi"
Kozağaçlı, "Bu toplantıya rengini, sosyalizm ideali verdi" diye ortak paydalardan birini açıkladı ve devam etti. "Ezilenlerin yaşam koşullarının, sosyal güvenlikten cezaevlerine kadar iyileştirilmesi bir mücadele damarı. Ama biz, üretim ve paylaşımın geri dönüşsüz bir biçimde değişmesi için mücadele verenlerin de avukatlarıyız. Daha ısrarlı olmamız, daha çok çalışmamız gerekiyor. 'Hukuk tartışmaları, güvenlik ve sürdürülebilirlik üzerinden yürüyor. Bizim bakışımız böyle değil.
"Bu toplantı umutlarımızı, inancımızı tazeliyor. Artık bir aileyiz; ezilenlerin, yoksulların, direnenlerin ve onların avukatlarının ailesiyiz." (TK)