Erzurum'da Cumhuriyet Savcılığı'nın yüksek ezan sesiyle ilgili yapılan suç duyurusunu, "Ezan gürültü değildir" diyerek kovuşturmaya gerek görmemesini, Başkent Kadın Platformu'ndan ilahiyatçı yazar Dr. Hidayet Tuksal, yazar İhsan Eliaçık ve eski Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu üyesi, İlahiyat profesörü Mustafa Saim Yeprem'le konuştuk.
Tuksal, ezan da dahil olmak üzere yüksek ve çirkin sesle ne okunursa okunsun gürültü olarak kabul edilebileceğini söylerken Eliaçık, hoparlörden çirkin sesle okunan ezandan herkesin şikayetçi olabileceğini ifade etti. Yeprem ise ezanın Diyanet tarafından belirlenen kurallar çerçevesinde okunması durumunda bunun rahatsızlık vesilesi olarak mütalaa edilmemesi gerektiğini belirtti.
Atatürk Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nazan Aydın, evinin yanında bulunan Hacı Selim Efendi Camii'nde ezan sesi için yasal sınır olan 65 desibelden 39 desibel yüksek sesle ezan okunması nedeniyle savcılığa suç duyurusunda bulunmuştu.
Daha önce de camiyi uyaran ama "Başka yere taşın. Faili meçhul cinayete kurban gidebilirsin" tehdidiyle karşılaşan Prof. Aydın'a savcılığın verdiği cevap da tartışma yaratacak nitelikteydi:
"Ezan gürültü olarak nitelendirilemez. Kovuşturmaya yer yoktur."
"O zaman 200 desibelde okunsun, yer gök dinlesin"
Hidayet Tuksal, gürültü meselesinin uzmanların takdirine bağlı bir şey olduğunu, ancak kendisine göre her şeyin gürültü olarak kabul edilebileceğini söyledi.
Çok güzel bir şeyin bile yüksek sesle okunması durumunda gürültü olarak algılanabileceğini belirten Tuksal, "Eğer 'ezan gürültü değildir' gibi bir gerekçe sunuluyorsa, o zaman 200 desibelle okunsun, yer, gök dinlesin" dedi.
Tuksal, Prof. Dr. Nazan Aydın'ın suç duyurusu üstüne gündeme gelen tartışmada "din düşmanlığı" aramaya gerek olmadığı görüşünde.
İlahiyatçı Prof. Dr. Emin Işık'ın da Medine'deki ezanlardan rahatsız olduğunu anlattığını dile getiren Tuksal, ezan sesinin, ezanın nasıl okunması gerektiğinin ideolojik tartışmaların değil, sanat tartışmalarının konusu olması gerektiğini ifade ediyor.
"Ben İstanbul'da kilise çanından da ezan sesinden de rahatsızlık duymuyorum. Bir şey din düşmanlığı boyutundan değil de estetikle birlikte yaşama kültürü açısından bakmak daha doğru."
"İnsanları rahatsız edecek şekilde bir şey icra edilmesi, ne olursa olsun doğru bir şey değil. Bu İslam adına da doğru değil."
"Prof. Nazan Aydın'a söylenen 'Evinizi taşıyın, uyarılara devam ederseniz faili meçhule kurban gidebilirsiniz' yönünde tehdit, barbarlıktır."
"Ben de bir dönem camiye yakın bir evde oturuyordum ve zaman zaman amatör insanlar müezzinlik yapıyorlardı ve ezan dinlemek korkunç bir şey haline geliyordu. Belli desibelin üstünde okunan ve çirkin okunan ezanlar inanan insanları da rahatsız ediyor."
"Kimsenin mikrofonu sonuna kadar açmaya hakkı yok"
İhsan Eliaçık, insanların ezan okunmasından iki açıdan rahatsızlık duyabileceğini ifade ediyor:
"Birincisi, gereksiz yere çok yüksek sesle hoparlörden bağırılarak okunması. İkincisi de ezan okuyan kişinin deneyimsiz, tecrübesiz ve kötü okumasıdır. Vatandaşların bundan şikayetçi olmaya hakkı vardır."
Bazı camilerde desibel sınırlarına riayet edilmeden, "nasıl olsa ezandır, kimse bir şey diyemez" diyerek bas bas bağırttıklarını söyleyen Eliaçık, ses kalitesi olmayan rastgele adamların sesi açılmış hoparlörlerden ezan okumasının Müslümanları da rahatsız edebildiğini ifade etti.
"Her önüne gelen ezan okumamalıdır. Ezan okuyacak kişiler müzikal ses eğitiminden geçirilmelidir. Ses uzmanları tarafından, sesi ezan okumak için uygun mudur değil midir diye bakılmalıdır."
İnsanların yüksek sesle ve çirkin şekilde okunan ezandan rahatsız olmasının son derece normal olduğunu söyleyen Eliaçık, rahatsızlık duyan kişilere "O zaman çek git buradan", "Allahın sesine karşı mı geliyorsun" gibi tepkiler gösterilmesine karşıyı olduğunu dile getirdi.
"Ben de bir Müslüman'ım ama profesörün yerinde ben de olsam ben de şikayetçi olurum. Kimsenin hoparlörlerin sesini sonuna kadar açıp ezan okumaya hakkı yoktur. Bu insanlara ezanı kötü olarak gösteren bir uygulamadır."
"Yüksek sesle okunan ve insanı rahatsız eden, güzel şekilde okunmayan şey ezan da olsa gürültüdür. Mikrofonu sonuna kadar açıp bağırttığınız zaman ne olduğa da anlaşılmıyor.
Vatandaşların ezanın okunuş şeklinden rahatsız olma hakkı vardır."
"Ezan rahatsız edici unsur olarak görülmemeli"
Mustafa Saim Yeprem ise müezzinlerin kurallara uyması gerektiğini ama kimsenin de ezanı başkalarının rahatsız olmasını sağlayan bir unsur olarak görmemesi gerektiğini söyledi.
Prof. Dr. Yeprem'e insanların çocuğunun uyuyor olabileceğini, hasta olabileceğini veya toplantı esnasında olabileceğini ve o anda 104 desibel sesle ezan okunmaya başlanmasının bazılarının hayatını olumsuz etkileyebileceğini belirterek "İslam'da dayatma yoktur" söylemini hatırlatıyoruz.
Prof. Yeprem, İslam'da dayatma olmadığını, ama İslam'da başkalarının rahatını bozacak uygulamalara da yer verilmediğini dile getiriyor ve ekliyor:
"Bir kişi rahatsız oluyor diye yüz kişinin istediği bir şeyin engellenmesi de söz konusu değildir."
Prof. Yeprem, sorunun inatlaşma yoluyla değil, orta yol bulunarak çözülmesi gerektiği görüşünde.
"Kaç desibel olduğu önemli değil. Önemli olan oradaki toplum bu konuda ne düşünüyor. O yüzden objektif bir bilirkişi grubunun yerinde inceleme yaparak bir rapor hazırlamaları gerektiğini düşünüyorum. Evin cam yalıtımı, ses yalıtımı ne kadardır, buna da bakılması lazım."
"Her halükarda kişiyi rahatsız etmeyecek şekilde, gönle rahatlık, ferahlık verecek şekilde okunması lazımdır. Bunu da bölge müftülüğü değerlendirebilir. Çünkü Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bu konuda çeşitli genelgeleri var; hoparlörlerin çok açılmaması, ses kalitesinin bozuk olmaması, estetik bakımından gerekli tedbirlerin alınması şeklinde ezan genelgeleri var."
"Bu genelgeler çerçevesinde durumun bilirkişiler tarafından yerinde incelenmesi gerekir.
Ezan, dini uygulamadır ve bu uygulamanın kurallara uygun olması halinde 'başkalarını rahatsız eden' şeklinde mütalaa edilmemesi gerekiyor." (EKN)