Bergama Çevre Yürütme Kurulu Sözcüsü Oktay Konyar, yurttaşların kendi gelecekleri ile ilgili kararlara katılmasını bilmesi gerektiğini, dövülse de, engellerle de karşılaşsa mücadeleyi sürdürmesi gerektiğini anlatıyordu.
Bergamalı köylüler, yurdun dört bir yanında siyanürlü altına karşı yaptıkları ilginç eylemlerle dikkatleri topladılar.
Yalın ayak yürüyen, soyunan, Boğaz Köprüsü'nde zincir yapan, hayvanları ile kaymakamlığa yürüyen, mangalda pişirdikleri "siyanürsüz balıkları" vatandaşlara dağıtan Bergamalı köylüler, sadece Bergama için seslerini yükseltmediler. Onlar, çevreyi kirletenleri şehitlere şikayet etmek için Çanakkale'ye yürüdüler, Greenpeace'in düzenlediği İnternet üzerindeki sanal eyleme katıldı ve Güney Afrika Cumhuriyeti'nde, dünyanın en tehlikeli kimyasallarının yasaklanması için yapılacak olan görüşmelere katılmaya gelen yüzün üzerindeki hükümet temsilcisine doğrudan mesaj gönderdi.
Maden Kanunu'nun, zeytinliklerin talan edilmesine sebep olacağını ileri süren Balıkesirli üreticilere destek veren, Çamlı Barajı su toplama havzasında bir madencilik şirketine verilen altın arama izninin iptal edilmesini isteyen Bergamalı köylüler, çevre bilinciyle yurdun dört yanına destek verir oldu.
14 Mart 2000'de Nükleer Santrale Karşı Güçbirliği Platformu üyeleri, İçel'in Gülnar ilçesine bağlı Büyükeceli kasabasında yaptırılacak olan Akkuyu Nükleer Santrali'ni protesto ederken; yanlarında olan Oktay Konyar, "Akkuyu'ya nükleer santrali yaptırmayacağız. Sizlerle birlikte bizde direneceğiz. Bu bizim anayasal hakkımızdır. İnsanlarımız temiz bir çevrede yaşamak istiyor. Bunun için nükleer santrale karşıyız" diyordu.
24 Mayıs 2000'de Milas'ın Ovakışlacık Köyü halkı, yeraltı sularının şirket ve kooperatifler tarafından kullanılmasını protesto etmek amacıyla köyden Milas'a kadar yürürken Konyar da onlarla birlikte yürüyordu.
25 Mayıs 2000'de Mersin'de Akkuyu Nükleer Santrali'ni protesto için bildiri dağıtmak isteyen grubun yanında polisle mücadele eden Konyar, 29 Haziran 2000'de tarım ilacı üreten ve 1996'da kanserojen madde içeren atıklarını İzmir Harmandalı çöplüğüne boşalttığı iddia edilen bir ilaç firmasının karşısına dikiliyordu. 25 Mart 2001'de Bornova Evka-3 toplu konut alanındaki Türk Telekom Bahçesi'nde yapımına başlanan 1800 Mhz'lik ana merkez baz istasyonunun kurulmasına karşı çıkan Evka-3 sakinleriyle, "Baz istasyonları da siyanürlü altın da insanlarımızın sağlığını tehlikeye sokuyor" diye haykırıyordu.
25 Eylül 2001'de Ilısu Barajı tehdidi altında bulunan Hasankeyf ilçesine giderek, Bergama halkından destek getirdiğini söylüyor, 16 Haziran 2002'de de yöre halkıyla birlikte Dicle Nehri'nde barış halkası oluşturup, tarihi ilçenin sular altında kalmasına tepki gösteriyordu.
Konyar, 3 Ağustos 2003'te Tunceli'de 4. Munzur Kültür ve Doğa Festivali'nin son gününde 4 bin kişiyle el ele tutuşarak Munzur Çayı'na doğru yürüyor, Munzur Vadisi'nde yapılması planlanan barajlara karşı eylem yapıyor, aynı zamanda göstericilerin siyasi sloganlar atmalarına izin vermeyerek, demokratik bir eylem gerçekleştirilmesini istiyordu.
5 Mart 2004'te Denizli'nin Honaz İlçesi Kaklık Beldesi'ne bağlı Aşağıdağdere Köyü'nde maden ocaklarının faaliyetine son verilmemesine tepki gösteren köylüler, yaptıkları referandumda 28 Mart yerel seçimlerinde oy kullanmama kararı alıyordu. Yanlarında "Madene hayır", "Susma sustukça sıra sana gelecek" sloganlarına ses olan Oktay Konyar vardı.
Bergama-Dikili arasında yolcu taşımacılığı yapan Dikili Taşıyıcılar Kooperatifi üyesi 15 şoför, 22 Haziran 2004'te yüzlerine kara sürüp yarı çıplak soyunarak, Dikili-Bergama Karayolu'nu araçlarıyla yarım saatliğine kapatarak, yol inşaat çalışmalarının bir türlü bitirilmemesinin kendilerine atılmış bir 'kazık' olduğunu ileri sürüyorlardı. Jandarma ekipleri Dikili Taşıyıcılar Kooperatifi Başkanı Murat Güven başta olmak üzere Ali Yoldaş, Mehmet İkiz, Rüştü Parmaksız, Yüksel Tanır ve Hakan Baraj adlı minibüsçüleri gözaltına alırken, Oktay Konyar'da onlarlaydı.
Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın Manavgat İlçesi'ndeki Sorgun çamlığını golf alanı olarak tahsis edilmesi kararı üzerine Manavgat'ta bulunan sivil toplum örgütü temsilcileri, özellikle Side Doğa Gönüllüleri, vatandaşlar, siyasi parti temsilcileri, bilim adamları ve doğa gönüllüleri 16 Ocak 2005'te protesto eylemi yapıyorlar, Bergama halkı adına Oktay Konyar da elinde pankartla destek veriyordu.
Tarih, 2 Şubat 2005. Manisa Belediye Başkanı Bülent Kar'ın makamında bir araya gelen Saruhanlı Belediye Başkanı Hüseyin Yaralı, Koldere Belediye Başkanı Serdar Yıldırım, Halitpaşa Belediye Başkanı Recep Şahin, Mütevelli Belediye Başkanı Hasan Topçu ve Alibeyli Belediye Başkanı Salih Karagül, Develi Köyü yakınındaki yeni çöp depo alanı için hazırlanan protokole imza attı.
6 Nisan 2005'te Develi ve çevredeki 4 köyden traktörleriyle gelerek merada toplandı. Manisa Belediyesi, Saruhanlı İlçe Belediyesi ile yakın çevredeki 4 belde belediyesinin, Saruhanlı'ya bağlı Develi köyü yakınlarında mera olarak kullanılan alanın bir kısmını yeni çöp depolama alanı olarak kabul ederek imzaladıkları protokole karşı çıkan genç, yaşlı, kadın, çocuk yüzlerce köylü, belediyelerin çöp alanı olarak kararlaştırdıkları alanda "Verdiğimiz oylar çöp olarak geri döndü", "Buraya uzanan eller kırılsın", "Çöplük değil sağlıklı çevre istiyoruz" diye haykırdı.
13 Mayıs 2006'ta Develi köylüleri katı atık bertaraf tesisini istemediklerini göstermek için referandum düzenlerken; 29 Mayıs 2006'da binlerce Develi sakini köyden Manisa merkeze kadar ellerinde meşalelerle yürürken; 15 Haziran 2006'da Develili kadınlar, Manisa Belediye binasının önünü süpürürken; 14 Ağustos 2006'da köylüler Manisa Tren Garı'ndan il merkezine yürüyüp, Vali Refik Arslan Öztürk ile görüşürken yanlarında Oktay Konyar vardı.
18 Ağustos 2006'da Koldere halkından destek isteyen Develililerle birlikte bildiri dağıtan Konyar, 17 Eylül 2006'da da Koldere'deki referandumda köylülere destek veriyordu.
Ve Konyar, 19 Eylül 2006'da Belçika'da Roj Tv canlı yayınında Siyar Munyar'ın sunduğu Rengin Programı'na canlı yayın konuğu olarak katılıyor, köylüleri nasıl örgütlediğini anlatıyordu.
Sonrasında kendisi için söylenen, yazılanlara ise kısa bir cümleyle yanıt veriyordu: "Ben yaptıklarımın arkasındayım. Ne yapıyorsam çevre bilinciyle yapıyorum. Bu bilinçle davet edildiğim bir yere gittim. Toplumsal bir suç işlemedim. Benim eylemlerimde şiddet, silah, bıçak ve kan yok."
Fazla söze gerek yoktu. Çünkü çevreci olmak sadece sokaklarda kağıt toplamak değil, çevreci olmak suyu korumaktır, çevreci olmak doğayı, havayı, yaşamı, Develi'yi, Koldere'yi korumaktır. (BEU/TK)