Çocuklarını okula gönderemeyen velilerden Yüksel Dum, "50-60 senedir yaşadığımız mahallenin okuluna çocuklarımızı gönderemiyoruz. Okul kayıt için ikametgah belgesi istiyor, muhtar kaymakamlığın izin vermediğini söyleyerek belge vermiyor. Okula devam eden çocuklarımızın kaydı silindi. Biz bu devletin insanları değil miyiz?" diyor.
Dum, evlerinin geri verilmesini ve okul çağındaki çocuklarının bir önce okullara kabul edilerek eğitimlerine devam etmelerini istiyor.
Küçükbakkalköylü Romanlar, Vatandaşlık Hakları Girişimi (VHG) üyeleriyle birlikte bugün bir basın açıklaması yaparak çocuklarının eğitim hakkının engellenmesini protesto ettiler.
bianet'in görüştüğü Küçükbakkalköy'deki eyleme destek veren Ulaşılabilir Yaşam Derneği (UYD) Yönetim Kurulu Üyesi Hacer Yıldırım Foggo, bugün itibarıyla Küçükbakkalköy'de evleri yıkıldığı için enkazda yaşayan, ekonomik durumlarından dolayı okul kıyafeti alamayan ve ikametgah verilmediği için okula gidemeyen 43 çocuk saptadıklarını belirtiyor.
Foggo: Salgın hastalık, suça itilme riski var
Küçükbakkalköy'de yaşayan romanların psikolojik olarak "bitik durumda" olduklarına dikkat çeken Foggo,gözlemlerini şöyle aktarıyor:
"Tüm kurum ve kişilere karşı güvenlerini kaybetmiş durumdalar. Roman olmaları nedeniyle ayrımcılığa uğradıklarını düşünüyorlar. Çocuklar da dahil çoğu, evini yıktığı için devletten, belediyeden nefret ediyorlar. Suç buradan besleniyor. Burada yaşayan çocukların çoğu suça itilme tehlikesiyle karşı karşıya. Tek istekleri kendilerine yaşayacakları bir toprak parçası gösterilmesi."
Romanlar arasında çok fazla hasta bulunduğunu anlatan Foggo, "Günlerdir banyo yapamıyorlar. Her an bir bulaşıcı salgın hastalık çıkabilir. Çocukların her tarafında yaralar oluşmuş. Bir an önce önlem alınmalı" diyor.
"Okula gidenler de aşağılanıyor"
Foggo, okula gitme şansı bulan çocukların da karşılaştıkları aşağılanma ve dışlanma nedeniyle okula gitmek istemediklerini söylüyor.
Küçükbakkalköylü romanlara bir an önce yaşayabilecekleri bir yer gösterilmesini isteyen Foogo, öncelikli olarak kışı geçirebilecekleri, deprem yerlerindeki gibi elektriği ve suyu olan acil barınak merkezi kurulmasını, sonrasında da devlet belediye ve sivil toplum kuruluşlarının işbirliğiyle kalıcı projeler geliştirmelisini öneriyor ve soruyor:
"İlkokul çağındaki Roman çocuklarına eğitim fırsatı tanımazsak, onlarla nasıl aynı geleceği paylaşabiliriz?"
"Kentsel Dönüşüm"le 120 ev yıkıldı
19 Temmuz'da Küçükbbakalköy'de 120 ev "Kentsel Dönüşüm" projeleri gerekçe gösterilerek yıkıldı. Yıkılan evlerden yaklaşık 30 tanesinin gecekondu tapu tahsisi belgesi var. Belediye bunların yanlışlıkla yıkıldığını savunuyor. Küçükbakkalköylüler bir müteahhidin tapulu evleri bir avukat aracılığıyla -bazılarını çok az para vererek, bazılarını da hiçbir bedel ödemeden- aldığını söylüyorlar.
Evleri yıkılanların hepsi enkazlardan arta kalanlarla yaptıkları derme çatma barakalarda yaşıyorlar. Yıkım sırasında evlerde bulunan eşyalarını almalarına izin verilmemiş. Eğitim çağındaki çocuklar 19 Temmuz'dan beri suyun, elektriğin, tuvaletin bulunmadığı bir yerleşim alanlarında yaşıyorlar. Bu alanlarda oynayıp bu alanda uyuyorlar.
Tek su kaynağı artık yok
Yıkım sonrası mahallenin tek su kaynağı haline gelen çeşmenin suyu da geçen günlerde kesilmiş. Kanalizasyon patlamış ve her yere dağılmış. Bu pisliğin içinde yaşamaya çalışıyorlar. Tuvalet sorununu çözmek için kendi imkanlarıyla kanal kazıyorlar. Yoksullar, çoğunun yiyecek ekmeği yok ve baraka bile denilemeyecek insanlık dışı koşullarda yaşam mücadelesi veriyorlar.
Bir yandan da yıkımlar sürüyor. Foggo'nun aktardığına göre, bugün hasta bir Romanın yıkılan evinin yerine yaptığı barakasını da yıkmışlar. Her gün evlerinin enkazından da uzaklaştırılma korkusuyla sabahı karşılıyorlar. Önümüzdeki günlerde ikinci bir yıkım bekleniyor. (KÖ/TK)