"Bu kanuna göre eşinin, evlendikten sonra aldığı mallarına ortaksın. Boşanırsan yarısı senin" diyorum. "O da benim mallarıma ortak olacak mı?" diye soruyor. Yanıtım "evet" olunca hemen karşı çıkıyor:
"O zaman kanun manun istemem ben. İki evimden birini ona mı vereceğim. Yerleri silerek kazandım ben onları."
Mal kadının olunca
Kendince haklı. 20 yıldır ev temizlemekten ellerine ayaklarına romatizma yürüyen Gül hanım, bu evlilikte mal sahibi olan taraf.
Sabah 6'da Yakacıktan yola çıkıp Nişantaşı'na geliyor. 11'e kadar yaşlı bir İstanbul hanımefendisinin, saat 15'e kadar bekar torununun evini temizliyor.
Saat 16'daysa Taksim'de iki eve gider temizliğe.
Sivas'tan geldiğinde körpecik bir kız iken, şimdilerde -kendi deyimine göre-olmuş bir "koca karı". "Bu yaştan sonra ne koca boşarım, ne de kocaya mal veririm" diyor.
Medeni Kanunun, "Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi" umurunda bile değil.
Kayar, henüz başvuru yok
İstanbul Barosu Kadın Hakları Uygulama Merkezi Üyesi Habibe Yılmaz Kayar'a yeni medeni kanunla ilgili başvuru yapılıp yapılmadığını, sorduk. "Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi"ne ilişkin kesinleşmiş bir dava olmadığını söyledi.
Kayar, "Yasa zamanında çıktığı zaman çok tartışıldı. Edinilmiş mallara katılma rejimine ilişkin olarak takip ettiğim halen görülmekte olan dosyam var. Takip ettiğim kadarıyla böyle kesinleşmiş bir dava da yok. Zaten böyle bir dava gelse ve karara bağlansa örnek teşkil edeceğinden haberimiz olur" dedi.
Eğitimli kadının kaygısı farklı
Gül okuması yazması olmayan, hak hukuk bilmeyen bir kadın. Peki okur yazarlar arasında, hak hukuk bilen kadınlar arasında durum nasıl?
Mukadder O.D. gazeteci. Yasayı biliyor ama, daha eşine "Gel sözleşme yapalım. Bu mallarımı eşitçe paylaşalım" diyememiş.
"Çünkü, bu bana güvensizlik gibi geliyor. Şimdi gidip böyle bir teklif yapsam, huzurum kaçacak. Yarın öbür gün boşanır da, ortak edindiğimiz malları paylaşmazsa, paylaşmaz. Zaten bir yazlık bir kışlık evimiz var. Verse ne olur, vermese ne olur. Gerisi ona kalmış" diyor.
Sevgi K. ise doktor. 5 yıllık evli. Yasanın yürürlüğe girmesiyle, eşini elinden tuttuğu gibi bir avukata götürmüş ve mal paylaşımı sözleşmesi imzalatmış.
Yasa çıktıktan sonra evlenen, her ikisi de doktorluk yapan çift için durum farklı. Onların paylaşabilecekleri bir malları yok. Yol masrafı olmasın diye, Kartal'da oturup, en yakınlarındaki hastanede çalışıyorlar.
Erkeklerin düşüncesi: Yasa radikal
1 Ocak 2002 yılında yürürlüğe giren 4721 sayılı Yeni Medeni Kanunun "Mal Rejimleri" hakkındaki düzenlemesi üzerine üç farklı kadın söylemi. Peki ya erkeklerin-eşlerin düşüncesi ne?
Ali efendi, Gül hanımın eşi. "Ben yasa masa takmam. Bizim oralarda kadın kocasının sözünden çıkmaz. Kadının malı olmaz. Bizimkinin var ama, beş çocuğa hangi biri yeter ki. Sonunda hepsi çocukların" dedi.
Mukadder O.D.'nin eşi Halit beyse komiser. "Bu yasa bizim ülkemiz için fazla ilerici. Ayrıca evliliği ticari bir müessese gibi görüyor" düşüncesinde.
Sevgi'nin eşi Gökhan bey, "Evlilik toplumun en küçük sosyal kurumudur.bu yasayla evlilikte eşitlik sağlandı. Ya imam nikahlı kadınların durumu ne olacak? Yıllarca nikahsız yaşayanların? Yasa buna da çözüm getirmeliydi" gibi radikal bir öneri getirdi.(AD)
Evlilik Sözleşmesi tartışılsın
Öte yandan Mukadder O.D, medeni kanunun "Edinilmiş Mallara" ilişkin tartışmanın hızla kalktığı görüşünde.
"Evlilik Sözleşmesi"nin yeniden gündeme getirilmesini talep ediyor:
"Yasa biraz daha gündemde kalıp, tartışılsaydı, kadınlar kazanımlarını daha iyi öğrenirlerdi. Erkeklerde yasanın gerekliliğine inanırdı. Ben evliliğimi zedelemekten korkuyorum.Evlilik kurumlarında güven yitirildiğinde sürdürmenin anlamı olmaz ki. Bence tüm kadınlar aynı düşüncededir.Yasa yeniden gündeme getirilmeli"
2002'den sonra sözleşme gerekmiyor
Yeni Medeni Kanunun yürürlüğe girdiği tarih 1 Ocak 2002. Bu tarihten sonra evlenenler kadınlar için sorun yok.
Yasa, "Herhangi bir mal rejimi sözleşmesi yapmamışlarsa, evlenme tarihinden itibaren edinilmiş mallara katılma rejimine (Yasal Mal Rejimine) tabi olurlar" diyor.
Sözleşme yapsa da yapmasa da, erkekler mallarını kadınlarla paylaşmak zorunda.
Yeni Medeni Kanun ne diyor>?
Erkeklerin evlilik kurumu içindeki üstünlüklerine son veren 4721 sayılı yeni Medeni Kanun Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından 22 Kasım 2001'de kabul edildi.
Böylelikle, 1951 yılından beri süregelen Medeni Kanunu değiştirme çabaları sonunda değişti. 1926 tarihli 743 sayılı Medeni Kanun, 75 yıl sonra değişince, aile ve kadının aile içindeki rolü konusunda yeni bir yaklaşım benimsendi.
İsviçre Medeni Kanunu'na dayanılarak hazırlanan, 1926 tarihli yasanın kadının aile içindeki hak ve görevlerini erkeğe göre tanımlayan ve kadını aile içinde yasal olarak tabi konumda tutan bir anlayış vardı.
Kadın-Erkek eşitliği
Yeni Medeni Kanun, aileyi kadın ile erkek arasında eşitlik temeline dayalı bir ortaklık olarak tanımlıyor. Aile içinde eşler arasında eşitlik, Anayasanın 41. maddesine eklenen "Aile eşler arasında eşitliğe dayanır" cümlesiyle anayasal güvence altına alındı.
Bu anlayış kanunun diline de yansıdı, "karı" ve "koca" kavramları yerini "eşler" kavramına bıraktı Yasanın dili de önemli ölçüde sadeleştirilerek herkesin anlayabileceği hale getirildi.
Yasanın yeni yaklaşımını yansıtan bazı değişiklikler şöyle sıralanabilir:
* "Koca" artık ailenin reisi değil; eşler, eşit ortaklar olarak aile birliğini eşit karar yetkisi ile birlikte yürütüyorlar
*Eşler aile konutu üzerinde eşit hak sahibi
*Eşler evlilik süresi içinde edinilmiş mallar üzerinde eşit hak sahibi
*Eşler eşit temsil hakkına sahip
*Evlilik dışı çocuklar için kullanılan "gayrı meşru çocuk" kavramı kalktı; evlilik dışında doğmuş çocukların velayeti anneye ait.(AD)