Cumartesi Anneleri/İnsanları Galatasaray Meydanı’ndaki 528. Buluşmalarında Kasım Alpsoy ve Halil Alpsoy'ın akıbetlerini sordu, sorumluların yargılanmasını istedi.
Anneler gününden bir gün önce gerçekleşen buluşmada “Yarın devleti yönetenler yine anneliğin öneminden bahsedecekler. ‘Uysal ve pasif’ olması kaydıyla anneliği kutsayacaklar. Katledilen, kaybedilen evlatları için mücadele eden annelerin taleplerini yine görmezden gelecekler. Resmi ideolojinin annelik kalıbına itiraz ederek, annelik üzerinden direniş örgütleyen kadınlardan Leyla ve Fikriye Alpsoy ile birlikte Galatasaray'dayız” denildi.
Halil ve Kasım Alpsoy’a ne oldu?
Halil Alpsoy ve amcasının oğlu Kasım Alpsoy’un 1994’te bir hafta arayla gözaltına alındı. Halil Alpsoy’un cesedi 18 gün sonra bulundu ancak Kasım Alpsoy’dan haber alınamadı.
İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon adına yapılan açıklamayı okuyan Aynur Sınırtaş, Alpsoy ailesi üyelerinin kaybedilişi şöyle aktarıldı:
“12 Mayıs 1994 gecesi 37 yaşındaki Halil Alpsoy, eşi ve 40 günlük bebeğiyle birlikte akraba ziyaretinden dönüyordu. İstanbul/Kanarya’daki evinin önünde bekleyen silahlı ve telsizli sivil polisler tarafından gözaltına alındı. ‘Bizimle karakola geleceksin’ denilerek beyaz bir otomobile bindirildi.
“Eşi itiraz edince polisler ‘korkulacak bir şey yok, ifadesini alacağız, yarım saat içinde eve döner’ dedi. Altı çocuk babası Halil Alpsoy bir daha evine dönemedi. Eşi Fikriye Alpsoy civardaki bütün karakollara ve Gayrettepe'deki Terörle Mücadele Şubesi’ne başvurdu. Halil Alpsoy'un gözaltına alındığı inkar edildi.
“Halil Alpsoy 18 gün sonra tek kurşunla ensesinden vurulmuş halde İstanbul'a 530 km uzaklıktaki Kırıkkale’de ormanlık bir alanda bulundu. Gördüğü ağır işkence sonucu tanınmaz hale gelen bedenini kardeşleri elindeki çocukluğundan kalma yara izinden teşhis edebildi.
“Halil Alpsoy'un gözaltına alınmasından bir hafta sonra polisler amcasının oğlu Kasım Alpsoy’un Adana’daki evine de baskın yaptı. Uzun menzilli silah taşıyan çelik yelekli polisler 18 Mayıs 1994 günü sabaha karşı 30 yaşındaki Kasım Alpsoy’u gözaltına aldı. Adana İstihbarat Dairesi’ne götürdü. Daha önce İstanbul’da da gözaltına alınan Kasım’ı İstanbul’da sorgulayan işkence timi de oradaydı.
“Gözaltına alındığı günün akşamı kendisini serbest bırakıp kimliğini alıkoydular. ‘Yarın gel, kimliğini al’ dediler. Eve geldiğinde işkenceden perişan haldeydi. Ertesi gün kimliğini almak üzere akrabasıyla MİT binasına gitti. Akrabası tüm gün kapıda bekledi, ancak Kasım Alpsoy o binadan bir daha çıkamadı.
“Türkçe bilmeyen eşi 12 yaşındaki oğlu Mehmet’in tercümanlığıyla savcılığa başvurdu. Savcı ‘gözaltına alınmamış, gözaltında kaydı yok’ diyerek dilekçesini yırtıp fırlattı.”
Sorumlular
Açıklamada "Sadece kaybetme eylemini gerçekleştirenler değil, bu suçun işlenmesini engellemek için gerekli önlemleri almayan tüm yetkililerin de bu suçun ortağı olarak yargılanmalarını istiyoruz. Yalnız kayıp yakınlarının değil, yurttaş olarak hepimizin hakikati bilme hakkı var" denildi.
"Devlet şiddetinin yaygınlaşmasını sağladı. Hakikat ve adalet için geçmişle yüzleşmeyi engelleyen red ve inkar politikalarına son verilmesini istiyoruz! Kasım ve Halil Alpsoy dosyalarındaki cezasızlık son bulsun, hukuk işletilsin adalet sağlansın!"
Halil ve Kasım Alpsoy’un kaybedilişinden sorumlu tuttukları kişiler şöyle sıralandı ve yargılanmaları talep edildi:
“Kasım Alpsoy kaybedildiğinde: Nihat Parmaksız Adana valisiydi. Ramazan Er Adana Emniyet müdürüydü. Sönmez Köksal MİT Müsteşarıydı. Mehmet Eymür MİT Kontrterör Daire Başkanıydı.
“Halil Alpsoy kaybedildiğinde; Hayri Kozakçıoğlu İstanbul Valisiydi. Necdet Menzir İstanbul Emniyet Müdürüydü. Hüseyin Kocadağ İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısıydı. Reşat Altay İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürüydü.
“Halil ve Kasım Alpsoy kaybedildiğinde: Süleyman Demirel Cumhurbaşkanıydı. Tansu Çiller Başbakandı. Nahit Menteşe İçişleri Bakanıydı. Mehmet Ağar Emniyet Genel Müdürüydü.” (BK)
* fotoğraf: 140 journos