Anayasa Mahkemesi (AYM) "eşlerin birlikte evlat edinme zorunluluğunun anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olduğu" iddiası ile yapılan başvuruyu oybirliğiyle reddetti.
Mahkeme, anayasanın aileyi Türk toplumunun temeli olarak kabul ettiğini, ailenin beklenen sosyal yararı gerçekleştirecek şekilde desteklenmesini devletin yükümlülüğü olarak gördüğünü belirtti.
Karar, 6 Kasım'da Resmi Gazete'de yayımlandı.
Muğla'nın Köyceğiz Asliye Hukuk Mahkemesi, evli bir kadının eşinin rızasıyla tek başına evlat edinmesine izin verilmesi istemiyle açtığı davada itiraz konusu kuralların anayasa aykırı olduğu kanısına vararak Anayasa Mahkemesi'ne başvurmuştu.
Mahkeme, 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un 306. maddesi ile 307. maddesinin ikinci fıkrasının Anayasanın 5, 10, 13 ve 41. maddelerine aykırı olduğunu belirterek iptalini istemişti.
Verilen hak kısıtlanıyor
Yürürlükten kalkmış olan Türk Kanunu Medenisi'nde, evlat edinme işlemi izin sonrası sözleşme olarak kabul ediliyor ve yasa, evli eşlerden birinin tek başına evlat edinebileceğini kabul ediyordu. Yeni Medeni Kanun ise tek başına evlat edinmeyi istisna olarak düzenliyor.
Türk Medeni Kanunu'nun 306. maddesinde, "Eşler ancak birlikte evlat edinebilirler; evli olmayanlar birlikte evlat edinemezler" deniyor. 307/2. maddede, bu durumun istisnaları sıralanıyor.
Eşitlik ilkesine aykırı
Köyceğiz Asliye Hukuk Mahkemesi önceki kanunda verilmiş bir hakkın yeni kanunda kısıtlanmasının, evlat edinmenin bir sözleşme olmaktan çıkarılarak dava olarak düzenlenmesinin, evli olmayanlara verilen tek başına evlat edinme hakkının evli eşlerden birine verilmemesinin, eşlerin tek başlarına evlat edinememesi nedeniyle evlat edinilecek kişinin aile ilişkisi içinde yer alamayışının ve miras hakkını kaybetmesinin anayasaya aykırı olduğunu savundu.
AYM ise, başvuruda yalnızca 306. maddesinin birinci fıkrasında yer alan "Eşler ancak birlikte evlat edinebilirler" kuralı ile 307. maddesinin ikinci fıkrasının esasının incelenmesine yer olduğuna karar verdi.
Aile ilişkisinden beklenen sosyal yarar
Mahkeme "Evlat edinme işlemi kişinin özerklik alanıyla sınırlı bir tasarruf değildir" görüşünde.
"Evlatlık ilişkisi, küçüklerin maddi ve manevi gelişimleri, gelecekleri, sosyal ilişkileri, inanç ve ahlaki yargılarının biçimlenmesi konusunda yaşamsal yetkiler sunan bir ilişki niteliğindedir.
"Anayasa, evlat edinenin bireysel tercihine yönelik olarak bir 'temel hak' kategorisi yaratmamakta, 41. maddesinde, aileyi Türk toplumunun temeli olarak kabul etmekte, aile ilişkisinin, kendisinden beklenen 'sosyal' yararı gerçekleştirecek şekilde desteklenmesini, aile içinde özellikle 'anne' ve 'çocukların' korunmasını devlete bir yükümlülük olarak yüklemektedir."
Mahkeme, "Bu durumda iptali istenen kurallar bir temel hakka sınırlama getirmekten çok devlete yüklenen bir sorumluluğu çağın gereklerine uygun olarak yerine getirmektedir" diyerek iptal isteminin reddine karar verdi. (BB/EÖ)