Yeşiller Partisi, 21 Eylül’de parti kuruluş belgelerini bakanlığa verdi. İçişleri Bakanlığı'na yaptığı bu başvuru ile siyasi parti statüsü de kazandı. Aslında, kronolojik bir değerlendirmeyle bakarsak, ilk Yeşiller Partisi, kurulan ilk yeşil politikalar savunucusu bir partiydi. Sonra kapanmalar, birleşmeler derken en son Yeşil Sol Parti'den (YSGP) kopan ekip üç yıllık bir tartışma ve oluşumu hazırlama süresinin sonunda parti geçen hafta internet üzerinden genel kurulunu da yaptı. Ve kurulda eş sözcüleriniz ve PM üyeleri seçildi. 10 başlıkta oluşturdukları ilkeleri de şöyle: "Doğaya uyum, iklim krizi ile mücadele, barış ve şiddetsizlik, toplumsal cinsiyet eşitliği ve feminizm, küresel mücadele, yerel ve doğrudan demokrasi, sürdürülebilirlik, adil paylaşım, özgür yaşam ve çoğulculuk."
Yeşiller Partisi’nin ilk eş sözcüleri Koray Doğan Urbanlı ve Emine Özkan, yeni partileriyle ilgili sorularımızı birlikte yanıtladı.
Bugüne gelirken neler yaşadınız? Zaten küçük bir parti olan YSGP’den ayrıldıktan sonra, yeni bir yeşil politikalar oluşumu gerekli miydi? Bu tartışma sürecinde, neler konuştunuz, neye ve nasıl karar verdiniz, bunu öğrenebilir miyiz?
Türkiye’de Yeşil Hareket olarak 2008’den bu yana birçok yeni yüzün, birçok değerli grubun katılımıyla hep beraber olduk. İçinde bulunduğumuz çatılar bazen değişti ama biz hep zenginleşerek devam ettik. Bugün Yeşiller Partisi olarak yazdığımız programa baktığınızda da bu zenginliği görebiliyorsunuz.
Bu zenginliğin zamanı geldiğinde yeni bir oluşuma varacağı açıktı. Varmalıydı da… İlk önce Yeşiller Meclisi etrafında bir araya geldik. Meclis de tüm katılımcılık ve demokratik yöntemleri kullanarak partileşme kararı aldı. Bu karar 21 Eylül’de evraklarımızı teslim etmeye kadar bizi taşıdı.
Özellikle koronavirüsün kısıtlayıcı koşulları altında nasıl buluştunuz? İnsanlar program ve tüzük üstüne nasıl fikir birliğine varabildi? Zaten genel kurulunuzu da internet üzerinden yaptınız. Yüzyüze görüşebilme, hatta kulis yapabilme ve/veya listeler yapabilme, onlarla oynayabilme gibi temel reflekslere alışkın siyasilerimiz, sizde buna nasıl uyum gösterdi?
Pandemi bizi yepyeni şartlara itti. Burada teknolojinin nimetlerinden faydalandık diyebiliriz. Bir mekâna bağlı kalmadan herkesin katılabildiği toplantılar, herkesin üzerine fikir belirttiği metinler, kimsenin görünmez olmadığı bir sistem yarattı arkadaşlarımız ve bu da bizi tam katılımcılığa yaklaştırdı. Kuruluş seçimlerimizi de internet üzerinden yaptık. Elbette yüz yüze olmanın, birlikte şarkılar söylemenin yerini tutmuyor ama tek bir kişinin sağlığını tehlikeye atmadan bu işin altından kalktık.
İlk Yeşiller’in önermelerinden veya Yeşil Sol Parti’nin önermelerinden farklı neler söylüyorsunuz?
10 ilkemizden bahsederek başlayalım. Yaptığımız ilk iş 10 ilkemizi güncellemek oldu. Hayat değişiyor, sorunlar derinleşiyor ve bizim 2008 ya da 2012 yılındaki yanıtlarla burada durmamız elbette mümkün değil. Geçirdiğimiz süreçler de demokratik işleyiş açısından, programımızda geçen bazı noktalar açısından bize dersler verdi. Daha kusursuz olması için uğraştık. Benzer şekilde tüzük ve program yazımında da yoğun emek ve katılımcılıkla işleyen bir süreç yaşadık. Hem ilkelerimize hem de tüzük ve programımıza web sitemiz üzerinden ulaşılabilir. Bitirirken programda kendine yer bulan ve çıkış metnimizde de görebileceğimiz bir cümleyi paylaşmak isteriz: “Evimiz yanıyor ve biz bu yangını söndürmeye geldik”.
Örgütlenme meselenizi bu kısıtlayıcı ortam koşullarında nasıl yapacaksınız, temel alacağınız bir model var mı veya yasal zorunluluklar kadar mı hareket edeceksiniz?
Kısıtlayıcı ortam bizim gönül rahatlığıyla hareket etmemizin önünde engel. Fakat kuruluşta gördüğümüz gibi isteyince oluyor. Yeşiller olarak sesimizi duyurmaya, "Türkiye’de Yeşiller var!" dedirtmeye ihtiyacımız var ve bunun üstünde çalışacağız. Bu doğrultuda bir büyük kongre var önümüzde. Kongreye kadar olan süreçte de örgütlenme stratejimizi hayata geçirecek, zamanın ihtiyaçlarına ve şartlarına ayak uydurarak çalışacağız.
Kamuoyuna kendinizi tanıtma işleri ve diğer parti ve siyasi organizasyonlarla, özellikle hak temelli STK’lar üzerinden bir işbirliği, dönemsel ittifaklar ve uluslararası ilişkiler bağlamındaki düşünceleriniz nedir?
Mücadele ettiğimiz sorunlar, hayata geçirmek istediğimiz değişiklikler yıllardır birçok insanın üzerinde çalıştığı, emek sarf ettiği konular. Neredeyse tüm üyelerimiz Sivil toplum örgütlerinde yürütüttükleri çalışmaları, uluslararası temsiliyetleri, üyelikleri var. Yani bu durum aslında bizim için kaçınılmaz. Siyaset biraz müzakere, ittifak, tartışma ve konuşma işi. Biz de siyaset yapacağız.
Emine Özkan
1993'te Eskişehir’de doğdu, İstanbul’da yaşıyor. Abant İzzet Baysal Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik mezunu olan Emine Özkan, 2013'ten beri çeşitli sivil toplum örgütlerinde çevre eğitimi, savunuculuk ve örgütlenme çalışmaları yürütüyor. Şimdilerde yeşil ekonomi program koordinatörü olarak Yeşil Düşünce Derneği’nde çalışıyor.
Koray Doğan Urbarlı
1985 yılında İzmir’de doğdu, Ankara’da yaşıyor. Hacettepe Üniversitesi Sosyoloji mezunu olan Koray Doğan Urbarlı, önceki yeşil partilerde çeşitli görevler aldı. Yeşil Gazete’de yazılar yazıyor, Yeşil Gazete TV’de program yapıyor.
(NÖ)