Geriye kalan 20 ev için de mahalleliye tebligat geldi. Bugün (13 Eylül) mahallede basın açıklaması yapan Romanlar "Evlerimizi yıkmayın. Zoraki göçebeliğe hayır" dediler.
Kağıthaneli Romanlar: "Polis bize saldırdı"
Sulukule'den ve Gaziosmanpaşa'dan sonra Kağıthane Yahya Kemal Mahallesi sakinleri Romanların evleri de yıkım tehdidi altında.
Küçükbakkalköy'deyse yıkımlar başladı ve Romanlar enkazda yaşıyor.
Kağıthaneli Romanlar adına basın açıklamasını okuyan Çeribaşı Cemil Atmaca son iki yıldır evlerinde huzurlu bir şekilde yaşayamaz olduklarını söylüyor.
Atmaca yaşadıklarını şöyle aktardı:
"Geçen sene Ağustos ayında bir sabah hiçbir yıkım emri gelmeden karşımızda Çevik Kuvveti bulduk. Terörle mücadele için eğitilmiş Çevik Kuvvet bizlere terörist muamelesi yaparak evlerimizi zorla yıkmak isteyen zabıtaya yardımcı olup gaz bombalarıyla saldırdı."
"Romanları korkutarak evlerini satın alıp yıkıyorlar"
Başvurmadıkları yer kalmadığını söyleyen Atmaca, Belediye Başkanı Fazlı Kılıç'ın sekiz evin yanması ve bir tapu tahsisli evin yıkılmasından sonra yıkım ekibini geri çektiğini fakat "entrikaların bir türlü bitmediğini" belirtti.
Atmaca'nın verdiği bilgiye göre, geçen mayısta belediye "Sizler burayı işgal ettiniz, tapusuz 12 evi yıkarız" diyerek 7-8 bin YTL verip tapusuz evleri yıktı.
Çeribaşı "Yıkılan 13 evin yaşayanları şimdi ne yapıyor?" diye sordu. "Çünkü gidecek yerleri yoktu. Yahya Kemal Mahallesi sakinleri 60 seneden beri burada yaşıyor".
"Romanlar çocuklarını okula gönderemiyor çünkü içecek suları bile yok. Şimdi sıra 20 tapu tahsisli eve geldi. Bazı ev sahipleri para karşılığı tapu tahsisli evlerini korktukları için sokaklarda kalmak pahasına satıyorlar. Çünkü 'ya parayı alısınız ya da yıkım ekibini getirir, Çevik Kuvvet ekibini diker zorla evinizi yıkarız' diyorlar"
Evi satmak da çözüm değil
Mahalleli evlerini satsa da satmasa da durum değişmeyecek, sokakta kalacaklar, yıkımla birlikte göçebe olarak yaşayacak ya da sokağa düşecekler. Çünkü başka bir mahallede, semte ev arama çabaları Roman oldukları gerekçesiyle geri çevriliyor.
Toplu Konut İdaresi'nin (TOKİ) verdiği konutlar için hurdacılıkla geçinen ve düzenli bir geliri olmayan Romanların ödeyecek hiç paraları yok. Avrupa Birliği (AB) destekli bir proje başlatmışlar ancak, belediye diktatörce İstanbul dışında bir arsa bulurlarsa evlerini oraya kurmalarına izin veriyor.
Atmaca, basın açıklamasını yazdığı bir şiiri okuyarak sonlandırıyor.
"Evsiz kalacak Roman bir kadın olmak çok zor"
Mahalleli kadınlarsa çok daha dertli.
Çocukların "Bu haber hangi televizyonda, gazetede çıkacak?" sorusuna "İnternet üzerinden yayınlanacak" cevabını duyunca kadınlardan biri "Burada 50 ev varsa hiçbirinde bilgisayar yok. Bilgisayardan önce bizim okuma yazmamız yok. Çocuklarımızı da okula çok şartlarda gönderiyoruz" diye tepki veriyor.
Adı Dürdane Gülerek olan 40'lı yaşlarındaki bu kadın soyadının aksine hiç gülerek yaşayamadığını anlatıyor. Kadın olmak zor, Roman kadın olmak daha zor, Kağıthane'de evi yıkılacak bir Roman kadın olmak daha da zor...
Uzunca bir süre psikolojik tedavi gören ve bu yüzden çalışamayan, ikisi astım hastası dört çocuklu Gülerek anlatmaya başlıyor:
"Kadınlar çok ağlayacak, sızlayacak ama çaresi yok ki evler yıkılacak. Babam bu mahallede öldü, çocuğumsa bu mahallede doğdu. Çaresi yoksa evler yıkılacaksa bizim de çaremiz yok mücadele edeceğiz."
Hayriye Dülger'se belediyenin Romanlara karşı ırkçı yaklaşımını sorguluyor ve anlam veremiyor.
Dülger'e göre onların da çocukları 'vatani görev'lerini yerine getiriyor. Dülger "Asker olan yeğenim Şırnak'ta çatışmada şehit oldu. Karısı ve bebeği yapayalnız kaldı" diyor.
"Romanlar da Türkiye vatandaşı"
Mahalleli bir sokağı boydan boya Türkiye Cumhuriyeti bayrağı ile donatmış. Bayrakları mahallenin çocukları dikmiş. Herkesin elinde birer bayrak var.
Dillendirmeseler de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduklarını vurgulamak ve yetkililere hatırlatmak için özellikle fotoğraf karesine girerken bayraklar ellerden düşmüyor, hem de 1934 tarihli İskan Kanununun İskan Mıntıkaları bölümünde Türkiye'ye göçmen olarak alınmayacaklar arasında olmalarına rağmen.
"Okullar açılıyor ama Roman çocuklar okula gidemiyor"
Çoçuk, kadın, erkek, genç, yaşlı, tüm mahalleli "Tayyip istifa" diye slogan atarken ellerinde taşıdıkları dövizlerde "İnsanca yaşam istiyoruz", "Barınma hakkımızı istiyoruz", "Romanız biz de insanız", "Renk ayrımına son", "Eğitim hakkımız engellenemez" yazılı.
Dövizlerden birinde "Okullar açılıyor evlerimizi yıkmayın" yazıyor. Bu dövizi taşıyan Damla bu sene ilk defa ilköğretimle tanışacak. Üzerinde önlüğü olan Damla, pazartesiden beri okula gidememiş ve bugün onun ilk günü olacak.
Damla, yeni arkadaşlarla tanışıp, okulda oyun oynamak istediğini söylüyor. Damla'nın arkadaşı Sedef üç yıldır birinci sınıfa gidiyor. Onun da üzerinde önlüğü var fakat o da üç günden beri okula gidememiş.
Neden üç yıldır birinci sınıfa gittiğini sorduğumuz Sedef "Babam cezaevinde, psikolojim bozuk, okula devam edemiyorum, paramız da yok" diyor.
"Roman çocukları devlete kin ve isyanla büyüyor"
Çeribaşı Atmaca, "Burada çocuklar devletin Romanlara uyguladığı ayrımcılığı görerek büyüyor. Söyleyin nasıl kin duymasınlar? On yıl sonra tıpkı Fransa'daki göçmenler gibi nasıl isyan etmesinler?" diyerek çocukların durumdan olumsuz etkilendiğini anlatıyor.
Ulaşılabilir Yaşam Derneği'nden Hacer Foggo'nun verdiği bilgiye göre yıkımı yapılan Küçükbakkalköy'de Romanlar enkaz evlerinde yaşamlarını güç şartlar altında sürdürüyor.
Foggo Türk Tabipler Birliği'ne (TTB)de seslenerek "En acili sağlık ihtiyaçlarının karşılanması gerek. Hastalık diz boyu" diyor. (EZÖ/EÜ)
* Atmaca'nın şiirinin tam metni şöyle:
"Burada Bir Roman Yaşıyor"
Evim yıkıldığında bir köpek kulübesi gördüm
Sapa sağlam duruyordu ayakta
Evimi yıkıp beni, çocuklarımı sokağa atanlar
Bu kulübeyi niye yıkmadılar?
Biraz kapısını genişletsem,
Çocuklarım içine girse,
Ben de battaniyeye sarılıp yatsam
Kapısının önünde...
İşte böyle bir düşünce geçer kafamdan.
İlk gecemiz de böyle geçti köpek kulübesinde
Sabah olunca yine korku başladı başladı içimde;
Ya duyarsa belediye
'Burada bir Roman yaşıyor' diye
Ya yıkarsa köpek kulübesini benim yüzümden
Köpek yavrularıyla kalırsa sokakta?
Ya ıslanır hasta olursa?
Ben nasıl olsa sokaklara alıştım.
Onlar benim çocuklarıma acımadılar,
Ben o yavru köpeklere acırım.
Elimdeki son lokmayı yavrulara verip
Arkamı dönüp giderken,
Arkamdan 'çingene' diye bağırmalarına alıştım.