Av, C.K.'nın elinden M.B'nin ölümüyle sonuçlandı.
Olayla ilgili olarak C.K. gözaltına alındı, soruşturma sürüyor.
Beykent Üniversitesi Psikoloji Bölümü'nden Doç. Dr. Serdar Değirmencioğlu avlanmanın sosyal bir etkinlik olarak görüldüğü ülkelerde çocukların silaha yönelik ilgisinin daha da artmasının doğal olduğunu söyledi ve evde bulunan silahın çocukların gözden kaçırmayacakları nesneler olduğuna dikkat çekti.
Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden Prof.Dr. Timur Demirbaş ise, çocukları suça itenlerin genellikle aileler olduğunu vurguladı.
Değirmencioğlu: "Evde silah varsa çocuğun onu merak etmesi kaçınılmaz"
Psikolog Değirmencioğlu, oğlan çocuklarda silaha yönelik ilginin çok erken yaşlarda başladığını ve bunun toplumsal bir süreç olduğunu belirtti.
bianet 'e konuşan Değirmencioğlu, silahın çocuğun yakınında bulunmasının kabul edilemez bir şey olduğunu belirtti ve "silah doğrudan çocuk haklarına yönelik bir şiddettir" dedi.
Değirmencioğlu, toplumun özellikle silahla çok 'sıkı fıkı' olduğu ülkelerde çocuklarda "Hadi birlikte bir şeyler yapalım, 'savaş' oynayalım" ruh halinin çok yaygın olduğunu söyledi.
Evde bulunan gerçek bir silaha çocuğun ilgisinin çok yüksek olacağına dikkat çeken Değirmencioğlu, "Özellikle de avcıların eve av getirmesinin coşkuyla karşılandığı toplumlarda silah daha da ilgi gören bir nesnedir" dedi.
"Evde silah varsa, tetiği çekince patlayacaksa, ölüm riski yüksek"
Avın yenen bir şey olması dolayısıyla sosyal anlam da taşıdığını vurgulayan Değirmencioğlu, "Silahlar çocuklar açısından gözden kaçmayan nesnelerdir. O nedenle çocukların silahı yakınlarında bir yerde bulmaları halinde el atmaları tahmin edilebilir bir durumdur" dedi.
"Çocuklar evin her yerini didiklerler"
Pompalı tüfeğin evde olmasının herhangi bir silahın evde olması gibi büyük bir risk olduğunu ifade eden Değirmencioğlu, "İster kız ister oğlan çocuk olsun o yaşta evin her yerini didiklerler. Gizlenen şeylere ilgi gösterirler" dedi.
"Dünyada araştırmalar gösteriyor ki evde silah varsa, o silahın kolay kullanılma olasılığı varsa, kurşun varsa, tetiği çekmekle patlayacaksa ölüme yok açma olasılığı çok yüksek."
Değirmencioğlu'na göre bu bakımdan silahın çocuğun yakınında bulunması kabul edilebilir değil. Çocuk avla ilişkili bir şeyler duymuşsa, pompalı tüfek de av malzemesiyse, çocuğun bir av senaryosu kurması hiç zor değil. Silahlarla insanlar ava giderler ve avda eğlenirler diye düşünen çocuk bunu aynı zamanda bir sosyal etkinlik olarak görür.
Demirbaş: Silahsızlanma için kanun yapmak yetmez
Umut Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı ve Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Demirbaş, C.K'nın yaşı dolayısıyla cezai sorumluluğunun olmadığını ama tedbir sorumluluğu olduğunu belirtti.
Bu çocuğun devlete ait bir kurumda tutulması ve eğitilmesi gerektiğini belirten Demirbaş, "Bu kurumlar henüz oluşturulmadı. Çocuklar genelde aileye veriliyor. Oysa çocuğu suça iten genellikle aileler" diye konuştu.
Eyüp Çocuk Esirgeme Kurumu'nu bu amaçlar kullanıldığını söyleyen Demirtaş, "Diğer kurumlar suça itilmiş çocuğu istemiyorlar" dedi.
Umut Vakfı'nın "Bireysel Silahsızlanma" kampanyası 6136 sayılı Ateşli Silahlar Kanununda değişiklik yapılmasını gündeme getirdi.
Demirbaş, İçişleri Bakanlığı'nın komisyonlarında oluşturduğu 6 taslak olduğunu ve kendi vakıflarından uzmanların da çağrıldığını, Bakanlığın taslaklardan tek bir metin oluşturmak istediğini belirtti.
Silahsızlanmanın sağlanması için kanun yapmanın yetmeyeceğini, bu kanunun uygulanmasının gerektiğini ifade eden Demirbaş, "Cezayı artırmak ve ruhsat sahiplerinin de silahla gireceği yerleri sınırlandırmak gerekir" dedi.
Demirbaş, bireysel silahsızlanmanın sağlanması için asıl meselenin, suç korkusunun ortadan kalkması olduğuna dikkat çekti. (NZ/EZÖ)