Yani, evde çalışan işçiye, belirli bir iş için fabrika işçisininkiyle aynı ücret ödense bile, evde çalışanın işi düzensiz olduğu için, toplam geliri de daha düşük olur. Bazı durumlarda, evde çalışanlara verilen iş tipi, fabrika işçilerinin yaptığı işten farklı olduğu için karşılaştırma yapmak çok zordur. Ama, evde çalışanlara ödenen ücret, genellikle daha düşüktür.
Üstelik, evde çalışan işçilere, fazladan maliyetler de yüklenir. Evde çalışanlar genellikle, elektriği kendi ceplerinden öderler, herhangi bir alet veya donanımın bakımından onlar sorumlu tutulurlar; genellikle kendi donanımlarını satın alırlar, ve evlerini işyeri ya da depo olarak kullanırlar. Bu harcamalarının telafi edildiği, henüz pek enderdir.
Kimi zaman iş, kadınların (kadın diyorum çünkü ev eksenli çalışanların ezici çoğunluğu, dünyanın her yerinde kadındır) evlerine teslim edilir. Ama işleri için gidip hammadde toplayan ve bitmiş ürünü teslim eden pekçok kadın vardır. Toplama ve işi teslim için harcanan zamanlar, ya da evde işi beklerken harcanan sürelerin telafi edildiği de çok enderdir.
Dolayısıyla, geçim ücreti talebi, pekçok ülkede evde çalışan işçilerin talepler listesinin başında yer alır. Uluslararası Çalışma Örgütü'nün 1996'da kabul ettiği Evde Çalışma konulu Sözleşme'de, ödeme konusunda eşitlik, kilit bir maddedir. Pek çok evde çalışan işçi örgütü, evde çalışan işçilerin ülkelerindeki ya da belirli bir sektördeki asgari ücret kapsamına alınması için kampanya yapmıştır.
Mesela, Kanada'da ve Avustralya'da konfeksiyon sanayiini örgütleyen sendikalar, evde çalışanlara da fabrika işçileriyle aynı ücretlerin ödenmesi ve evde çalışanların asgari ücret koruması kapsamına alınması için mücadele ettiler.. Kanada'da yasa evde çalışan işçilere harcamaları için ayrıca yüzde10 fazla ödeme yapılmasını da içerir.
Büyük Britanya'da, Evde Çalışma Ulusal Grubu (NGH) geçtiğimiz yıllarda kabul edilen asgari ücret yasasının evde çalışanları da kapsaması için özel olarak kampanya yaptı.
Hindistan'da Ahmedabad'da SEWA (Serbest Çalışan Kadınlar Örgütü) bidi (sigara) saran ve bir de konfeksiyon yapan evde çalışan işçilerin asgari ücret hakkı için uzun yıllar mücadele verdi.
Almanya'da evde çalışanları kapsayan özel bir yasa var; bu yasaya göre, evde çalışanlar asgari ücret ödenmesi ve tatiller için ek bir miktar ödenmesi hakkına sahipler.
İtalya gibi bazı başka ülkelerde de evde çalışan işçiler, tüm işçileri kapsayan yasalar kapsamındalar.
Evde çalışan işçilerin ücretlerinin hakikaten düzelmesinin önünde bir dizi engel var; bu engeller, bazen yasanın yazılma tarzından bazen de uygulanışından kaynaklanır. Ama hakikat şudur ki, uzun bir kampanya gerektirir, evde çalışanlar örgütlenmeye, hakiki bir değişim talep etmeye başlarlar.
Belli başlı problemler şunlardır:
Evde çalışanın statüsü: Pek çok ülkede, evde çalışan kadın, asgari ücret hakkına sahip olmadan önce, işçi olduğunu kanıtlamak zorundadır. İşverenler, asgari ücretten kaçmanın bir yolunu bulmak için, evde çalışan işçileri genellikle "serbest çalışan" ya da "taşeron, aracı" diye tanımlarlar.
Büyük Britanya gibi bazı ülkelerde yasa, evde çalışan işçilerin kapsanmak zorunda olduğunu açıkça belirtir; fakat bu ülkelerde de "evde çalışan işçi" tanımı üzerinde yasal mücadeleler sürmektedir.
Avustralya gibi bazı başka ülkelerde ise, evde çalışanlarla ilgili çalışan sendika ve Fair Wear Campaign (Adil Giyim Kampanyası; dışardan çalışan işçilerin hakları için oluşturulmuş bir platformdur) işçinin statüsü ne olursa olsun, işverenlerin asgari ücret ödemesini sağlamayı hedeflemiştir.
Hindistan'da bidi (sigara) sanayiinde işverenler, evde çalışan işçilerin işçi olmadıklarını ama bir ticari sözleşme yapmış olduklarını ileri sürerek yasayı devre dışı bırakmaya çalışmışlardır.
İşverenler, evde çalışanların sabahları hammadde toplamaya gittiklerinde, hammaddeleri "satın aldıklarını" savunuyorlar. Ve akşam bitmiş ürünlerle döndükleri zaman da bunları taşeronlara "satıyorlar". Bu problemin çözümlerinden biri, evde çalışanın işçi olduğunu belirten bir tür kimlik kartı talep etmek olmuştur.
Parça başı ücretlerin (bir top kumaş, bir çift ayakkabı, montajı yapılmış ya da ambalajlanmış ürünler vb) süreye göre ücrete çevrilmesi, zorluk yaratır.
Bir saatte ya da bir günde kaç tane işin yapılacağının varsayılmasının makul olduğu konusunda, işverenlerle evde çalışan işçilerin fikirleri her zaman farklı olmuştur. Ancak, bir saatte kaç parçanın tamamlanabileceğine ilişkin makul bir tahmin yapmak için zaman-hareket etütlerini kullanmak, sanayide yaygın bir uygulamadır. Başka türlü normal bir evde çalışan ya da bir grup evde çalışan işçi, bir saat ya da bir gün için adil bir sayı tahmin edemez.
Evde çalışan işçinin, kendi gerçek çalışma konumu için gerçekçi bir süre tahmini yapılmasına ihtiyacı olması, önemli bir noktadır. Evdeki ve fabrikadaki çalışma arasında genellikle farklar vardır, örneğin kullanılan makineler, ya da ambalajlamak için gereken süre farklıdır. Dolayısıyla, süre tahmini evde çalışan işçinin gerçek konumuna dayandırılmalıdır.
Avustralya'da, sendika, belirli konfeksiyon ürünlerinin yapımı için gereken kabul edilmiş süre hakkında bir bilgi veritabanı derlemişti. Hem sendika hem işverenler, ulusal bir standart olarak bu bilgiye ulaşıyorlar.
Evde çalışan işçiler için, çalışılan saatlerin özenli bir kaydını tutmak önem taşır. Çalışma saatlerine ilişkin düzenlemeler yapmak fabrikalar için kolayken, evde çalışanın çalışma saatlerine ilişkin kayıtları kendisinin tutması gerekir. Evde çalışanların sık sık çay, kahve molası verdikleri şeklindeki yaygın kanının aksine, evde çalışanların hiç ara vermeksizin uzun saatler boyu çalışması çok sık görülür.
Asgari ücretlerin uygulanmasının denetiminden kim sorumlu?
Pek çok ülkede denetim ve şikayetlerle ilgilenmekten sorumlu bir İş Müfettişliği vardır. Almanya'da evde çalışanları ve işverenleri ziyaret eden özel bir Evde Çalışma Müfettişliği vardır. Bidi (sigara) işçileri için asgari ücret uygulanan Hindistan'da, uygulamadan sorumlu bir üçlü yapı (işverenler, hükümet ve sendikalar) oluşturulmuştur.
Bazı ülkelerde evde çalışanların ve onların çalışmalarının teftişiyle ilişkili olarak evin mahremiyetine saygı gösterilmesiyle ilişkili problemler vardır. Ama bir evde çalışanın isteğine cevap olarak teftiş yapılmaması için hiçbir neden yoktur; ve uygulamanın üçüncü bir partinin, mesela bir "evde çalışanlar sendikası"nın huzurunda yapılmaması için de hiçbir neden yoktur.
Hiçbir iş müfettişliğinin bulunmadığı Büyük Britanya'da işçiler ya özel bir devlet birimine şikayette bulunabilirler ya da davalarını iş mahkemesine götürebilirler. Bazı işçilerin geri ödemeye hak kazanmışlardır; buna rağmen gerçeklikte evde çalışanların daha iyi ücretler elde ettikleri ve aynı işte çalışmayı sürdürdükleri pek az örnek vardır.
Asgari ücret etrafında örgütlenme
Pek çok ülkede evde çalışanlar, çalışabildiklerine bir standart olarak asgari ücret belirlenmesini yararlı bulmuşlardır. Kanada Toronto'daki Evde Çalışanlar Örgütü şunu belirtmiştir ki, kadınlar bir araya geldikçe ve çalışmalarını tartıştıkça çalışmalarının değerinin farkına vardılar, bir asgari ücrete ulaşmayan işleri yapmayı reddetmeye başladılar.
1990'larda İtalya'da, deri işçileri sendikası, Pisa bölgesindeki evde çalışanların, yasanın ve asgari ücret haklarının farkına varmasını sağlamak üzere kampanya yaptı.
Evde çalışanların asgari ücret kapsamına alınmadığı diğer ülkelerde ise, çalışmanın yasayla düzenlenmesi hedefi etrafında örgütlenmeler gerçekleştiriliyor.
Mesela Madeira'da, nakış işleyen evde çalışan işçilere hala asgari ücret hakkı tanınmış değil, oysa sosyal güvenlikle ilgili birçok hak kazanmış durumdalar. Bununla birlikte, evde çalışanlara, aldıkları işin ve çalışmaları karşılığında ödenen ücret oranının düzgün yazılı kayıtlarını tutma hakkı verilmiştir. Ayrıca yıllık ücret artışı hakları da vardır.