13 yaşında 5 bin lira karşılığında satıldığı iddia edilen E.Y. ile ilgili olarak birçok yorum yapıldı, çözüm önerisi sunuldu.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin ise çözümü şu şekilde açıkladı: "Aileye ev vereceğiz, iş bulacağız. E.Y'nin üniversite okuması için imkânlar sağlayacağız. Psikolog görevlendirdik."
İyi niyetli olduğunda şüphe duyulamayacak ama son derece sorunlu bir yaklaşım.
Bakanlıkta münferit çözüm olmaz
İlk olarak,
Bu yaklaşım, ancak münferit bir çözüme olanak sağlayacağı için problemli.
Benzer durumdaki diğer ailelere ev verilemeyeceğine göre bu çözüm sistematik olamaz. Oysa adil olan, herhangi bir bakanlığın önüne gelen benzer bir sorun için sunacağı çözümün standart olmasıdır.
İkinci olarak,
Ailenin, E.Y'nin yaşadıklarında ne kadar ihmali, kusur ya da kastı olduğu belli mi? Değil. O yüzden olaylar ve nedenleri net değilken, çözümü aileyi kapsayacak bir hale getirmek de doğru değil.
Aksi halde durum, bugün Cengiz Semercioğlu'nun yazdığı gibi, "Kızını satan herkese ev verecek miyiz?" şeklinde yorumlanabilir. Bu çeşitli toplumsal tehlikeleri de beraberinde getirebilir.
Korunacak olan aile değil, E.Y.
Anayasa Kadın Platformu Kurucuları'ndan Avukat Hülya Gülbahar, Bakan Şahin "ev, iş, okul" çözümünü getirmeden önce, "Bakanlık derhal bu konuya derhal el atıp, bu genç kadını TV-TV, gazete gazete gezmekten bir an önce kurtarmalı. Başlarını sokacak bir ev, geçinecekleri bir iş, çocuklara birer okul..." diye yazmıştı.
Sonra bu oldu.
Ancak Gülbahar'ın söylediği diğer mühim meseleler atlandığı için hatalı oldu.
-Kadın örgütlerinin bu tür davalara müdahilliği
-Hak temeli maddi destekler
-Acil müdahale merkezleri
-Cinsel şiddet kriz merkezleri
-Yargılama süreçlerine dair özel hükümler
Şahin açıklamasında, "Adli boyut devam edecek ama aileyi korumak gerekiyor" diyor.
"E.Y üzerinden ve E.Y için"
Burada ayrılıyoruz. Şu noktada korunması gereken tek kişi 13 yaşında tecavüze uğrayan ve şimdi 18 yaşında bir yetişkin olan E.Y.
Gülbahar, "Bakanlığın müdahale etmesi gerekiyordu. Ama evet, o soru işaretleri de duruyor" diyor.
"Bu çok yönlü, zor bir problem. Yapılacak olan her şey E.Y üzerinden ve E.Y için yapılmalı. Şu dönem için, kısa bir süreliğine, olaylar açığa çıkana kadar bundan aile de yararlanabilir."
Gülbahar'ın üzerinde durduğu en mühim nokta şu: "Onun beyanını elbette dikkate alacağız ancak şu durumda o öyle diyor diye, her şey öyledir de diyemeyiz. E.Y'nin başına gelenleri özgürce anlatması, doğru beyan vermesi için gereken koşulları sağlamak gerekiyor."
Yani, onu derhal koruma altına almak.
Üzerindeki ekonomik ve sosyal baskıları azaltmak.
Özgür ifade olanağı kazandığı zaman söyleyecekleri üzerinden hüküm kurmak.
Çünkü şu an babasının ve annesinin söylediği her cümleyi onaylarken "Ailemden başka kimsem yok" diye düşünüyor olması çok muhtemel.
Kadının beyanı nereye kadar esastır?
O yüzden evet, "Kadının beyanı esastır" ama "aksi ispat edilinceye kadar..."
Bu noktada doğruya ulaşmak için, o beyanın özgürce verilmesini sağlayacak tüm güvence E.Y'ye verilmeli; ciddi bir psikolojik destekle birlikte.
Gülbahar'ın "Yapılacakların hepsi E.Y'yi özgürleştirmek için yapılmalı, aileyi değil" sözlerini, Bakanlığın bu süreçte sık sık hatırlaması gerekiyor.
Başbakanlık tarafından imzalanması beklenen "Kadına Yönelik Şiddet Yasa Taslağı"nda kadın örgütlerinin taleplerinin en kritik olanları yer almadı.
Gülbahar, "Başta cinsel şiddet kriz merkezleri ve sığınaklar olmak üzere şiddeti önlemek ve şiddete maruz kalan kadınların şiddetten uzaklaşması için güvenilir mekânlar sağlamak görevi taslakta yeterince yer almadı" diyor.
Ayrıca, kadın örgütlerinin bu tür davalara müdahil olma talebi kabul görmediğini ve bunun önemini de anlatıyor: "Bu çok önemliydi. Çünkü böylece yargı sürecinin daha şeffaf ve hızlı olacağının güvencesi olacaktı."
İsim, kimlik ve benzeri bilgilerin gizlenmesi gereken durumlarla ilgili talepleri ise zorla da olsa taslağa girebilmiş. Gülbahar, bunun büyük tartışma konusu olduğunu ama sonuçta kadınların artık Tanık Koruma Kanunu'nun ilgili hükümlerinden yararlanabileceğini söyledi.
"Bu E.Y için de geçerli. Kadınların tanık koruma kanunun kimlik değişimiyle ilgili bölümlerinden yararlanması için hayati tehlike olması gerekmez."
E.Y'yi düşünün.
Sosyal çevresi içinde aynı kimlikle yaşaması artık çok zor. Oysa ki kimlik değişimi, onun için yeni bir hayat demek olabilir. O yüzden ilgili maddenin işletilmesi ve yasada genişletilmesi bir hayat kadar önemli. (IC)