Onu gazeteci Eylem Nazlıer’in sosyal medya paylaşımlarından tanıyorum.
“Geç kalmamam lazım annem bekliyor. Börekler yapmış bu kadın beni böyle bekliyor.”
İstanbul’un Esenyurt ilçesinde oturan ve kent merkezinde gazetecilik yapan kızı Eylem’i sürekli cam kenarında bekleyen bir kadın canlanıyor gözümde.
“Yok hayır” diye bölüyor gözümde canlandırdığım halini, “Evde iki dakika oturmam” diyor.
Ev kadınları istihdam edilen nüfusun yarısını kapsıyor
Türkiye İstatistik Kurumu’na (TÜİK) verilerine göre, Türkiye'de günümüzde toplam yaklaşık 11,5 milyon ev kadını var. Bu,15 yaş üstü bütün kadınların yaklaşık yüzde 41'ine denk gelen önemli bir rakam.
Türkiye’de ev kadını olmak ne demek? Hangi hakları var? En sevdiği iş hangisi? Dışarı çıktığında ne yapmaktan hoşlanıyor? Sultan Nazlıer anlatıyor.
“Zorluk, yoksulluk çamur vardı”
İstanbul’a 33 yıl önce geldiklerini anlatan Sultan, o günlere dair şunları söylüyor:
“Malatya’dan İstanbul’a geleli 33 yıl oluyor. Geldiğimizde burada su yoktu, elektrik yoktu. Su tankerlerle getirilirdi. Gecekonduda yaşıyorduk. Zorluk, yoksulluk ve çamur vardı. Burası kentsel dönüşüme girince biz de bu eve çıktık. Üç çocuğum var. Biri askerde birine de iş arıyoruz. Eşimden emekliliğim var…”
“Ev işinin karşılığı yok”
Evlendiklerinin ilk yıllarında aile geçimine katkı sağlamak için kısa süreli de olsa çalışmış evlere temizliğe gitmiş, hiç sigortası olmuyor. Sonasında ise iş hayatı tamamen sona eriyor ve evdeki “ücretsiz” çalışma hayatı başlıyor:
“Akşama kadar evde çalışıyoruz. Bulaşıkmış, çamaşırmış. Karşılığı yok. Sigortası yok. Ben yine eşimden sigortalıyım fakat başka kadınların bu hakkı da yok. Ev kadını boşandığında güvencesiz bir şekilde hayatla baş başa kalıyor.”
“Kendimi çocuklarıma adadım”
“Kadınların evde emekleri görünmüyor. Hayatları boyunca evde emekleri sömürülüyor. Dayak yiyorlar, şiddete uğruyorlar ama canına tak ettiğinde boşanmaya geldiğinde hiçbir güvenceleri yok boşanamıyorlar. Mecbur kalıyorlar ne yapacaklar kime sığınacaklar. Hayatım boyunca kendimi çocuklarıma adadım. Hep onlar için bir şey yaptım.”
“Kadınların çoğu benim gibi yok gibiler”
Dışarı çıktığında ne yapmayı seviyor diye merak ediyor ve soruyorum:
“Gençliğimde dışarıya çıkıp eşimle gezdiğimi hatırlamıyorum, hep ekonomik sorunlar yüzünden. Şimdi olsa da evden çıkmak istemiyorum alışmışım. Zamanında yok yemekti, ütüydü bütün gün bunları yapınca bitiyor gün. Kendimi hep unuttum. “Kadınların çoğu benim gibi. Kendini hep eşine çocuklarına adıyor. Yok gibiler bu dünyada.”
“Dışarda çalışmak daha kolay”
Ev işleri arasında en çok yemek yapmayı sevdiğini birçok kadın gibi ütü yapmayı sevmediğini anlatıyor:
“Sevmesen de mecbursun. Bence dışarı da çalışmak evde çalışmaktan daha kolay çocuklar izin verse valla gider çalışırdım. Ev işi bitmiyor bütün gün sürüyor hep bir şeyler yaparken kendini buluyorsun.”
Ev erkeği sayısı: Sıfır
Ev kadınlarının evde iş yapma oranları erkeklere oranla çok daha fazla. Hatta Türkiye İstatistik Kurumu’na (TÜİK) göre Türkiye’de “ev erkeği” yok. Resmi verilere göre Türkiye’de “ev işleriyle meşgul” 11 milyon 222 bin kişi var. Ancak bunların tamamı kadın. Erkek sayısı ise sıfır. Sultan Nazlıer’in de bu konuda mesajları var:
“Ev işçisi kadınlar erkeklerden 10 kat daha fazla iş yapıyor. Aslında kadınlar dışarı da da çalışsa sanki ev işi sadece kadınlara ait gibi yine eve gelince de çalışıyorlar yemek yapıyorlar evi temizliyorlar. kadınların çilesi hiç bitmiyor.”
“Ekonomik krizin yükü de kadınların omzunda”
Sultan’ın bir mesajı da 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’ne dair:
“25 Kasım’da kadınlar kazanılmış haklarını asla bırakmamalı. Giderek haklarımız elimizden alınıyor. Birlik olmalıyız. Evde emeği sömürülen kadınlarda kendini güvence altına almalı. Artık ekonomik kriz var. Bunun yükü de kadınların omzunda çünkü markete gidiyorsun her şey ateş pahası. Alamadan çıkıyorsun bazen.”
“Ben Esenyurt’ta yaşıyorum markette ekmeğe parası yetmediği için çıkana bile şahit oluyorsun hani bu ekmeği sen aldın diyelim sonra bu kadın ne yapacak devlet nerede. Ben sürekli evde olduğum için daha korunaklı bir alandayım ama kızım için endişeliyim. Geç geldiği saatler balkonda bekliyorum haberleri görüyorum.”
25 KASIM KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELE GÜNÜ
Ev işçilerinin de sendikası olur muymuş?
25 KASIM KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELE GÜNÜ
Hey “O” çocuk değil!
Bazı veriler
İstanbul Planlama Ajansı (İPA) İstanbul'daki "ev kadınlarının" yaşam koşullarını, ihtiyaçlarını ve beklentilerini öğrenmek için 2 binden fazla kadınla görüştüğü araştırmasının sonuçlarını yayımladı.
İPA'nın araştırmasına göre herhangi bir işte çalışmayan kadınların yüzde 87'si evli ve yüzde 70'i ihtiyaçları için eşlerinden "harçlık" alıyor. Çoğunluğu ancak "kıt kanaat" geçindiğini belirten "ev kadınlarının" en çok kaygı duydukları konu ise sağlık.
Araştırmanın bir başka önemli bulgusu ise araştırmaya katılan kadınların yarısından fazlasının, yaşadıkları yere göre karşılarında kalan İstanbul'un diğer yakasını görmemiş olması.
* Ev işçisi olarak ücretsiz bir şekilde evde çalışan ve "ev kadını" olarak tanımlanan kadınlar genellikle ailelerinin ihtiyaçlarını karşılamak için dışarı çıkıyor ve evin çevresinden uzaklaşmıyor.
(EMK)