Hürriyet Gazetesi'nde 9 Ocak tarihinde yayınlanan Nurettin Kurt imzalı haberde, Ankara 5. Aile Mahkemesi'nin verdiği karara atıfta bulunularak "Bakımsız kadın boşanma nedeni" başlığı atılıyordu.
Kurt'un haberine göre Ankara 5. Aile Mahkemesi Hakimi Sebahattin Ali Erdem, "bakımsız ve pis kadının olayda ağır kusurlu olduğunu" belirterek şu kararı veriyordu:
"Davalının işinde başarılı olması, eşine ve çocuklarına karşı yükümlülükleri, çocukların bakım ve gözetimi, evin ve çocukların temizliği konularında ihmalkar olmasını gerektirmez. Oysa davalı, ihmalin ötesinde ağır kusurludur. Tarafların boşanmalarına, müşterek çocukların velayetini babaya, davalının ağır kusurlu olduğu gözetilerek nafakalar kaldırılmış olup, velayeti babaya verilen çocuklar için toplam 200 YTL davalı anneden alınarak babaya verilmesine karar verildi."
Mahkeme kararı yasaya aykırı
Yeni TCK Kadın ve Medeni Hukuk Platformundan Avukat Hülya Gülbahar, bianet'e yaptığı açıklamada, eski medeni kanundaki ev işlerini kadına bırakan maddelerin tümünün kaldırıldığını söylüyor:
"Artık eşler, ev işi ve çocuk bakımı konusunda ortak sorumluluk sahibidir. Hele ki her iki eş de dışarıda çalışıyorsa; kadın ya da erkek, çocuk bakımı ve ev işlerinden birlikte sorumludur. Okuduğumuz haberde kocanın ev işi ve çocuk bakımına her hangi bir katkısı olduğundan hiç söz edilmiyor. Burada yasanın çiğnendiğinden söz ediyorsak, kocanın da bu iki maddeyi ihlal ettiği ortadadır. Bu işleri tek başına 'kadının işi' olarak gören mahkeme kararı yasaya açıkça aykırıdır."
Gülbahar'ın sözünü ettiği yeni 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 8 Aralık 2001'de Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girdi.
Yasa maddelerinin açık olduğunu söyleyen Gülbahar, şöyle konuşuyor:
"Ankara 5. Aile Mahkemesi'nin kararını gazeteden öğrendik. Ayrıntıları bilmiyoruz ama, gazetede yer aldığı biçimiyle böyle bir karara, Medeni Kanun'un son derece açık hükümleri karşısında katılmak mümkün değil. Ev işi ile çocuk bakımını kadının görevi olarak tanımlayan bu karar, yeni yasaya açıkça aykırı."
Gülbahar: Ailede eşitlik yasal değil anayasal kural
Gülbahar, Medeni Kanun'un 195. maddesine atıfta bulunuyor ve hakimin, erkek eşin bu konudaki yükümlülüklerini hatırlatmak konusunda hiçbir şey yapmadığına dikkat çekiyor.
Gülbahar'ın üzerinde durduğu bir konu da Anayasa'nın 41. maddesinde yapılan son değişiklik:
"Anayasa, ailede eşitlik esasını açık ve net biçimde getirmiştir. Sadece yasal değil aynı zamanda anayasal bir kuraldır bu. Dolayısıyla her iki eş de sorumludur."
Yargıtay kararları ve "eşit kusur"
Gülbahar, kararın, "Yargıtay'ımızın son günlerde yeni medeni kanunda getirilen düzenlemeleri kadınlar aleyhine yorumlayan yaklaşımının tipik bir yansıması" olduğunu söylüyor:
"Artık Yargıtay kararlarında sıkça rastladığımız 'eşit kusur' kavramı, bugünlerde neredeyse bütün davalarda kadınların en küçük bir kusurunu abartarak, kadınları aile ilişkilerinde erkeklerden 'daha kusurlu' ya da 'eşit kusurlu' göstermeye çalışılarak kullanılıyor; kadınların bütün hakları yok ediliyor.
"Geçtiğimiz günlerde Yargıtay, kendisini terk edip başka bir kadınla yaşayan, ondan çocuğu olan kocasına 'hayvan, öküz, pezevenk' diyen kadının, kocasıyla eşit kusurlu olduğu iddia ederek, kadının nafaka dahil, maddi, manevi tüm tazminat hakları elinden alınarak, boşanma kararı vermiştir.
"Hakaret etti, vurdum öldürdüm savunmasında kusurlar eşit midir? Bu kararlar yeni Medeni Kanun'un uygulamasını, eski Medeni Kanun'dan da geriye götüren uygulamalardır."
Mal rejimi kadınların 2002'den önceki emeklerini gasp etti
Yeni Medeni Kanun'daki olumlu değişikliklere karşın, mal rejimindeki olumsuzluğa da dikkat çeken Gülbahar "Kadınların 1 Ocak 2002'den önceki bütün emeklerini, haklarını gasp etmiş bulunuyor" diyor.
"Bu kadınların tutunabilecekleri tek dal, eski Medeni Kanun'dan gelen nafaka, maddi ve manevi tazminattır."
"Artık karısına bir kuruş veremeden boşanmak isteyen kocalar karşısında kadınların hiçbir hakkı bırakılmamıştır. Ankara 5. Aile Mahkemesi'nin kararı da, bir adım daha atıp -ekonomik haklar bir yana- artık çocukları da kadınlardan koparmaya başladıklarını göstermektedir. Bu denli açık adaletsizlik karşısında, korkarım önümüzdeki günlerde kendisini ya da kocasını öldüren kadınlara rastlayabiliriz. Bunun sorumluluğunu kim üstlenecektir?"
Mahkeme kararına tepkiler
Ankara 5. Aile Mahkemesi'nin bu kararıyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz feminist kadın aktivistler "ev işinin kadın işi olmadığı" görüşünde birleşiyorlar.
Sosyolog Prof. Dr. Nükhet Sirman'sa, şakayla karışık, "Sosyolojiye göre ev işi kadın işidir. Tüm dünyada yapılan sosyolojik araştırmalar ev işinin kadın işi olduğunu gösteriyor ama, bu doğru her zaman gerçeği yansıtmaz" diyor.
Düzkan: İktisat buna sömürü diyor
Feminist gazeteci Ayşe Düzkan "Karar varolan toplumsal kabulü, kuralı savunuyor" diyor.
"Bir kadın çalışsa da çalışmasa da kocaları çalışsa da çalışmasa da kadın ev işlerinden sorumlu görülüyor. Bir insan, bir insanın işini karşılıksız yapıyorsa, iktisat buna sömürü diyor. Mahkeme kadının sömürülmesine destek çıkmıştır."
Sirman: Hiçbir kanun böyle bir karar veremez
Sirman "Hayır, ev işi kadının görevi değil" diyor.
"Global dünyada tek maaşla geçinilemediği, kadınların tüm dünyada çift iş yaptıkları görülüyor. Hiçbir kanun böyle bir karar veremez. Kanunlar daha eşitlikçi davranmaya çalışırlar. Mahkemenin böyle bir kararı vermesi inanılmaz. Hakimler kanunların neden değiştiği konusunda bilgilendirilmiyor. Bilgilendirilenler de uygulamıyor."
Demir: Karar bir nevi erkek dayanışması
Pazartesi Dergisi'nden Beyhan Demir "Ev işi tabii ki kadının işi değil. Ev işinin, tamamen eşit koşullarda çalışmasa bile kadının üzerine yıkıldığı görülüyor" diyor.
"Evin patronu, bu işlerden çıkarı olan, diktatör olanda koca oluyor. Şunu da söylemek lazım; kadınların kamusal alana çıkması, para kazanması, evdeki sorumlulukları paylaşmaya götürmüyor. Tersine iki kat emek harcamaya ve evdeki emeklerin karşılığının da kocanın cebinde birikmesini getiriyor.
"Ev dışında sömürülmeyi kadınlar tercih edebilirler. Ama ev içindeki ücretsiz emek sömürüsünün de temel problem olduğu kanısındayım. Başka problemler bunun önüne geçiyor. Hem Medeni Kanun'a ve şu ana kadarki kazanımlarımıza rağmen, mahkemenin böyle bir karar vermesi şaşırtıcı değil. Bir nevi erkek dayanışması. Erkekler de bunlara çok güveniyorlar. Bizim bunlara karşı çıkmamız gerekiyor."
Kafalardaki cinsiyetçilik sürdükçe bir şey değişmeyecek
Avukat Gülbahar, son olarak "sözde eşitlik" görüntüsü altında, kadınların durumunun daha da kötüye gideceğine işaret ediyor:
"Yargıtay'ın yaklaşımlarında da gördüğümüz gibi, kadınlara ne yazarsak yazalım, en güzel, en eşitlikçi kuralları getirelim, kafalardaki cinsiyetçilik, kendini kadınlardan üstün görme mantığı sürdükçe hiçbir şey değişmeyecektir.
"Yeni Medeni Kanun ve Yargıtay'ın bu yeni uygulamaları -sadece Türkiye kadınları açısından değil- dünya kadınları açısından açıkça bir meydan okumadır: 'Eşitlik mi istiyorsunuz, alın size eşitlik' deyip kadınların nafakalarını ve çocuklarını ellerinden alan bir intikam operasyonudur. Bu sefer de mal rejimiyle malları, çocuklarını ve nafakalarını alıyorlar ellerinden. Bunlar dünya hukuk tarihine geçecek kararlardır. Ama kara sayfalara yazılacaktır."
Medeni Kanun ne diyor
Genel Hükümler
Madde 185- Evlenmeyle eşler arasında evlilik birliği kurulmuş olur.
Eşler, bu birliğin mutluluğunu elbirliğiyle sağlamak ve çocukların bakımına, eğitim ve gözetimine beraberce özen göstermekle yükümlüdürler. Eşler birlikte yaşamak, birbirine sadık kalmak ve yardımcı olmak zorundadırlar.
II. Konutun seçimi, birliğin yönetimi ve giderlere katılma
Madde 186- Eşler oturacakları konutu birlikte seçerler.Birliği eşler beraberce yönetirler. Eşler birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katılırlar.
Madde 195 - Evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi hâlinde, eşler ayrı ayrı veya birlikte hâkimin müdahalesini isteyebilirler.
Hâkim, eşleri yükümlülükleri konusunda uyarır; onları uzlaştırmaya çalışır ve eşlerin ortak rızası ile uzman kişilerin yardımını isteyebilir. Hâkim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine kanunda öngörülen önlemleri alır. (AD/TK)