Ankara’da polis kurşunuyla öldürülen Ethem Sarısülük’ün 16 Haziran’daki cenazesinde başına isabet eden gaz kapsülüyle ağır yaralanarak beyin ameliyatı geçiren Dilan Dursun’un sağlık sorunları sürüyor, geç başlayan soruşturmada ise şüpheli hiç bir polisin ifadesi alınmadı.
bianet olarak soruşturma sürecini avukatı Tonguç Cankurt aracılığıyla yakından takip ettiğimiz Dilan Dursun'la ilk kez konuşuyoruz. Telefonda capcanlı bir sesle hastane sonrası ne kadar hızlı iyileşme süreci gösterdiğini, soruşturmadaki zorluklara rağmen çabalamaya devam edeceklerini anlatıyor.
“Koşuyordum ve bitti olay”
16 Haziran’la ilgili neler hatırlıyorsun?
Ethem’in cenazesine kadarki süreçte de ciddi bir polis şiddeti vardı. Ankara’da isyanın başladığı ilk günden beri alandaydım. O gün de Ethem’in cenazesi vurulduğu yere getirilecekti, getirilemedi. Polis şiddetine karşı sokaktayken kendim aynı şiddetle karşılaştım.
Ben koşuyordum sadece. Bilincim bir anda kapandı. Gaz kapsülü koşarken arkamdan geldi. Koşuyordum ve bitti olay. Hatıralarım bu kadar. Sonra hastanede uyanıyorsunuz.
Hastane süreci nasıl geçti?
Kabuslar iki hafta devam etti. Sürekli çatışma içerisindeydim, sürekli şiddet vardı, yerde sürükleniyordum.
Hastanede olduğumu ilk üç gün kabul etmedim. Bulunduğum ortamı tanımlama gereği duymuyordum, ciddi hafıza sorunlarım vardı. Dikkat ve okuma sorunum vardı. İlk beş gün falan harfleri tanımıyordum. Kendim okuyarak geliştirmeye çalıştım.
“Ethem’in adını duyunca olanları hatırladım”
Yaşananları hatırlıyor muydun?
Psikiyatrist aileme ‘Neler olduğunu söyleyemeyin, kendisi hatırlasın’ demiş, bana trafik kazası geçirdiğimi söylediler.
Hastaneye milletvekilleri, rektör, hiç görmediğim akrabalarım geliyordu. Anlamlandıramadım olayı. Çok yakın arkadaşlarımı ilk günler tanıyamadım.
Annem "Senin vurulduğu gün Ethem’in cenazesi varmış" dediği andan itibaren hatırlamaya başladım. Ethem’in adı geçmese uzun süre hatırlayamazdım.
Taburcu olduktan sonraki süreç nasıl geçti?
4 günü yoğun bakımda olmak üzere 11 gün kadar hastanede kaldıktan sonra taburcu oldum. Taburcu olduktan sonraki bir buçuk ay çok kötüydü. Baş dönmesi, iştahsızlık, uyku sorunu yaşıyordum.
Hastaneden çıktıktan sonra çok hızlı bir gelişme gösterdim. İlk uyandığımda okuma yazma bilmiyordum, üç ay içinde okumayı düzelttim.
Şimdi sağlık durumun nasıl?
Daha iyi algılayabiliyorum artık. Okumayla ilgili nadir sıkıntılarım oluyor. Odak ve unutkanlık sorunum var. Tanıştığım kişileri tekrardan hatırlayamayabiliyorum. Metni okurken baştan dönüp bir daha okuma gibi şeyler oluyor.
Burnumda düşme sonucu oluşan bir kırık var. Solunumumu engelliyor. Ocak’ta bunun için ameliyat olacağım.
Kafamda kaşık büyüklüğünde bir kemik yok. Çok baş dönmelerim var. Yazın bunun için suni kemik yerleştirme ameliyatı yapılabilir, henüz kesin değil. Psikiyatri tedavim sürüyor.
Polis gördüğümde, çevik gördüğümde özellikle, sinirleniyor, ağlamaya başlıyorum. Uyku sorunlarım var. Uyumuyor ya da çok uyuyorum ama uyumamış gibi oluyorum.
“En azından adım atılsın ”
Eğitim hayatın nasıl etkilendi?
Eğitim de sıkıntılı ama ciddi bir ilerleme kaydediyorum. Finallerin yarısında girmiştim, diğer yarısında da hocalarım yardımcı oldu, dönem tekrarım olmadı. Uyku, odaklanma gibi problemlerden dolayı dersler konusunda sıkıntı yaşıyorum.
Soruşturma süreciyle ilgili neler söylemek istersin?
Polis şiddetine karşı sokaktayken aynısına maruz kaldım. İlk günden itibaren delillerin toplanmasında büyük bir sorun var. Savcı değişti, gelen savcı taleplerimize cevap vermiyor. Bu yaptığının hukuken karşılık bulması değil de en azından adım atılsın kısmına geldik.
Beş şüpheli var, onların dışında biri de olabilir ama emniyet biliyordur. Emniyetin çok ciddi hataları var. Altı ay geçmesine rağmen hala soruşturma sürecinde.
Ethem Sarısülük’ün, Mehmet Ayvalıtaş’ın davalarını da takip ediyorum. Ethem’in ailesinin yanında olmaya çalışıyorum.
Uzun sürecek, benim için de yıpratıcı olacak ama beklemek ve çabalamaktan başka çare yok. (BK)