"Seks İsyanları", müzik kültüründe cinsiyetin çok önemli bir yeri olduğunu iddia ediyor ve kanıtlarıyla ortaya koyuyor bu tezi. Bu arada insana "bu kadarını bilmiyordum, ben rock'ı yanlış dinlemişim galiba" duygusunu da yaşatıyor. Bu açıdan biraz da tedirgin edici bir kitap.
Hepimiz rock'ın asi bir müzik olduğunu biliyoruz. Bu aşamada Sartre'a kulak vermekte yarar var; asinin amacı yeni ve daha iyi bir sistem kurmak değil,tüm kuralları alaşağı etmektir. Bu yüzden de, karşı çıktığı düzenin gizli yardakçısıdır asi!
Kitabın anahtar sözcüğü; asilik. Asilerin soyut bir kadınsılığa tapınırken, gerçek hayattaki kadınları hor gördüklerini, onlardan korktuklarını da psikolojik bir tespit olarak ortaya koyarsak, tüm bir rock tarihini yeni baştan, farklı bir gözle okumaya başlayabiliriz artık.
Şarkı sözlerine, rock müzisyenlerinin özel hayatlarına, söyleşilere de bakarak rock'ın maço bir müzik olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Hatta ortalığı harap etmekten söz eden, patlamaları şehvetle dile getiren thrash metal gibi türleri de düşünürsek, maçoluktan çok daha ileri bir yapının söz konusu olduğu da ortaya çıkar.
Ama, diyelim Rolling Stones'tan Brian Jones'un hem kadınsı bir pasiflik gösterip hem de kadınlara acımasızca saldırmasını, anlayamayız kolay kolay. İşte bu noktada imdada yetişiyor "Seks İsyanları". Hatta "Ölü kadınlar hakkında şarkılar yazmak her zaman hoşuma gider" diyen Nick Cave'i bile anlayabiliriz artık.
Rock ensest midir?
Yolculuk tutkusundan hıza, çetelerden militarist anlayışa, psikopat kültüne, mistisizme, hatta seri cinayetler işleyen katil kültüne kadar her konu ayrıntısıyla incelenmiş "Seks İsyanları"nda.
Kadınsı davranan ama kadınlardan nefret eden, şiddet uygulayan, bir yandan da annesinin rahmine dönmek isteyen o ihtişamlı starların yaşadığı kendine tapma/kendinden nefret etme çelişkisi apaçık seriliyor gözlerimizin önüne.
Hatta, bir adım daha öteye gidiliyor; rock'ın anlamı ensest midir diye riskli bir soru atılıyor ortaya. Çünkü isyanın temelinde anneden ayrılma, ondan kopup kendi bağımsızlığını ilan etme isteği var. Sonunda ise anneye dönüş ya da dönmek için verilen büyük bir mücadele. Oidipus karmaşasını anlamadan rock'ı anlamak imkansız galiba.
Mevzu burada noktalanmıyor. Madalyonun bir de diğer yüzü, yani öbür cinsiyet var ortada. "Seks İsyanları"nda kadın maçoluğu, Janis Joplin'den Courtney Love'a uzanan müzikal itiraf ve katarsis, süpürgeye binmiş piliçler, hatta mutfaktaki amazonlar bile incelenmiş uzun uzun.
Iggy Pop'un kadınları hesaba bile katmadığı bir dönemde, White Boy'dan Hanna "biz punk-rock orospularının size ihtiyacı yok" diye bağırıyordu ortalıkta. Bağırıyordu da, kadınlar eril rock'ın o sınırsız ifade gücüyle aşık atabilirler miydi gerçekten? Bunu yanıtlayabilmek için yine önemli bir kaynağa, yani "Seks İsyanları"na başvurmak zorundayız. Ya da "eteğini kaldır da konuş" der, konuyu kapatırız hemen.
Tercih bizim.
* Seks İsyanları
Simon Reynolds/Joy Press,
çeviren: Mehmet Küçük, Ayrıntı Yayınları,2004, 422 sayfa,27 milyon lira.