“Bu suça ortak olmayacağız” bildirisini imzalaması nedeniyle tutuklanan Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Esra Mungan, tek kişilik hücreye yerleştirildi.
Bakırköy Kadın Cezaevi, Mungan hakkında “tek kişilik koğuşta kalması uygun” kararı verdi. Mungan’ın avukatı Meriç Eyüboğlu, tecrit olarak tanımladıklarını bu durumun insanlık dışı olduğunu söyledi. Karara itiraz ettiklerini belirtti.
Yrd. Doç. Dr. Esra Mungan, Yrd. Doç. Dr. Muzaffer Kaya ve Doç. Dr. Kıvanç hakkında ttutukluk kararına itiraza ilişkin ise henüz yanıt gelmedi.
“Tek kişilik hücrede”
Yrd. Doç. Dr. Esra Mungan, Yrd. Doç. Dr. Muzaffer Kaya ve Doç. Dr. Kıvanç Ersoy 15 Mart’ta çıkarıldıkları mahkemece tutuklanmıştı. Esra Mungan Bakırköy Kadın Cezaevine, Muzaffer Kaya ve Kıvanç Ersoy ise Metris Cezaevi’ne götürüldü. Kaya ve Ersoy'un henüz koğuşa yerleştirilmeleri yapılmadı.
Eyüboğlu, hapishaneye getirilen tutukluların önce müşahade adındaki bölümde tutulduğunu söyledi. Bu durumun yaklaşık üç gün sürdüğünü belirten avukat, Mungan’ın 18 Mart Cuma günü koğuşa yerleştirilmesini beklediklerini ekledi.
“Cuma günü kendisine tebliğ edilen yazıda kendisinin talepte bulunduğu koğuşa da herhangi başka koğuşa da yerleştirilemediği, ‘yapılan değerlendirme sonucu tek kişilik koğuşa yerleştirildiği’ belirtildi.”
Mungan, Cuma gününden itibaren tek kişilik hücrede kalmaya başladı.
“İnsanlığa aykırı”
Eyüboğlu, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan hükümlülerin tek kişilik hücrede tutulduğunu belirtti. Tutuklu olan Mungan’ın buraya yerleştirilmesinin hukuka ve insanlığa aykırı olduğunu söyledi.
“Günde bir buçuk saatlik havalandırmaya da tek başına çıkıyor ve kimseyi görmüyor. Pazartesi gününe dek görüşçüleriyle de hangi koşullarda görüşeceği netleşmemişti. Ancak daha sonra tutukluların koşullarına göre görüşeceğini öğrendik.
“Tutuklanmış kişinin ağırlaştırılmış müebbet cezası alanların kaldığı yerde tutulmasının hukuki dayanağı yok, uygulamada da rastladığımız bir durum değil.
“Yalnızlaştırmak, kimseyle görüştürmemek, izole etmek akıl dışı, insanlık dışı bir İşkence yöntemi. Bu nedenle tecrit koşullarında kaldığını söylüyoruz. Bunun hukuki bir durum olmadığını, insanlık ayıbı olduğunu yineliyoruz." (BK)