Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde, moto kuryelerin işçi statülerinin tanınması talebiyle açtıkları dava görüldü.
Moto kuryeler ve meslek örgütü temsilcileri duruşma sonrası açıklama yaptı. Avukat Sezen Ezer, kamuoyunda “Dalgakıran Davası” olarak bilinen davanın 2022’de açıldığını hatırlattı. Tanıkların gelmemesi nedeniyle de süreçte bir ilerleme olmadığını söyledi. Bir sonraki duruşmanın 11 Mayıs’ta görüleceğinin bilgisini verdi.
Turizm, Eğlence ve Hizmet İşçileri Sendikası’nın (TEHİS) YemekSepeti’ne karşı açtığı davada moto kuryeler, güvenceli çalışma koşullarının sağlanmasını, sosyal güvence ve sendikal hak istiyorlar.
"Üç yıldır iki temel talep için mücadele ediyoruz"
Açıklamada konuşan Turizm, Eğlence ve Hizmet İşçileri Sendikası (TEHİS) Genel Başkanı Kubilay Çelik, davanın üç yıldır iki temel talep etrafında yürütüldüğünü belirtti:
“Birincisi, kuryelerin örgütlenme ve sendikalı olma hakkının tanınmasıdır. İkincisi ise esnaf kurye modeliyle bütün ekonomik ve hukuki yüklerin kuryelerin üzerine yıkılmasına son verilmesidir.”
Çelik, vergi, Bağ-Kur primleri, belge zorunlulukları, P1 belgesi, yakıt, bakım ve ekipman giderlerinin tamamının kuryelerin sırtında olduğunu hatırlatarak, buna karşın iş sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin fiilen alınmadığını ifade etti. Mevcut sistemin tek bir mantıkla işlediğini belirten Çelik, “Ne kadar çok paket, o kadar çok para anlayışı kuryeleri kazalara, ağır yaralanmalara ve iş cinayetlerine sürüklüyor” dedi.
Türkiye’de kuryelerin fiilen İş Kanunu’nun dışında bırakıldığını söyleyen Çelik, bunun kuryeleri tamamen korunmasız hale getirdiğini ekledi.
Borçlanmanın artık kronik bir sorun olduğunu belirterek, “Vergi borçları birikiyor, Bağ-Kur borçları birikiyor. Patronlar tüm yükümlülüklerden sıyrılırken kuryeler yalnız bırakılıyor” ifadelerini kullandı.
Avrupa’daki örneklere de değinen Çelik, İspanya başta olmak üzere birçok ülkede kuryelerin işçi statüsünün tanındığını ve platform şirketlerine yönelik bağlayıcı düzenlemeler getirildiğini hatırlattı. “Avrupa’da geçen yıl bir karine kabul edildi. Aynısının Türkiye’de de uygulanmasını istiyoruz” dedi.
Platform şirketlerinin kurye sözleşmelerine de dikkat çeken Çelik, bu sözleşmelerin şirketlere tek taraflı fesih yetkisi verdiğini belirtti. Sahadaki gerçekliği şu sözlerle anlattı:
“Kurye kaza geçirir, hastaneye düşer; patron gelip geçmiş olsun demez. Ama hava soğuk, yağmur var diye paket sorarlar. İnsan değil, paket önemlidir.”
"Tek bir patron yargılanmadı"
Açıklamada Kurye Hakları Derneği Başkanı Mesut Çeki de söz aldı. Çeki, dernek olarak yıllardır moto kurye ölümlerini raporladıklarını hatırlatarak, 2022’de en az 58, 2023’te 68 ve 2024’te en az 63 kuryenin çalışırken hayatını kaybettiğini söyledi. Bu ölümlere rağmen hiçbir platform şirketinin ya da patronun yargı önüne çıkarılmadığını vurgulayan Çeki, mevcut sistemin açık biçimde cezasızlık ürettiğine dikkat çekti.
Çeki, kuryelerin şehrin kılcal damarları olduğunu belirterek, “Bu adliyenin evraklarını da, karşımızdaki restoranların yemeklerini de biz taşıyoruz. Ama adımız yok, sanımız yok. Trafikte gerilim çıkıyor, sorumluluk yine bize yükleniyor” dedi.
"Bağ-Kur’la eziliyoruz"
Birleşik Kuryeler Derneği Başkanı Adem Özkaya ise esnaf kurye modelinin sosyal güvenlik açısından yarattığı sorunlara dikkat çekti.
Özkaya, “İşlerine geldiklerinde patron, işlerine gelmediklerinde işçi sayılıyoruz. Bağ-Kur ve sigorta hakkından gerektiği gibi faydalanamıyoruz” dedi. İşçilik haklarını kazanmak için mücadeleyi sürdüreceklerini ifade etti.
(HA)







