Şubat 2004'te üçüncü baskısını yapan "Eski Tüfeklerin Sonbaharı" başlıklı kitabından şu günlerde bir belgesel film yaratma çabası içindeki Emin Karaca, Erkan Yücel belgeselinin yönetmeni Mesut Kara ile koyulduğu yeni yolculuğunu bianet'e anlattı.
Emin Karaca, belgesel bir film yapmaya girişmesinin başlıca nedenlerinden birinin bir zamanlar güzel bir dünya düşüyle mücadeleye koyulanlar arasında yaprak dökümünün başlaması olduğunu söylüyor.
"Bir dönemin ve önemli bir kuşağın son temsilcilerini birer birer yitiriyoruz. Kimi sessiz sedasız, sade törenlerle ayrılıyor, ölümlerinden haberimiz bile olmuyor. Yaşamları boyunca idealize ettikleri ve kavuşmak için var güçleriyle mücadele ettikleri "devrimi" göremeden onları yitiriyoruz" diyor.
Kitabı yapmaya ne zaman karar vermiştiniz?
1995'te Mehmet Ali Aybar'ın cenazesinden dönerken düşündüm. Bu eski tüfekler birer birer ayrılıyorlardı ve onlara ait her hangi bir belge yoktu ortada. O zaman kitap yapmaya karar verdim. Hem de sere serpe."
Neden sere serpe?
Onlar çok şey yaşadılar. Mücadele etkiler, bir ömür tükettiler. Açlık, işsizlik yaşadılar. Hapishanelerde işkence gördüler. Onlara, yaşamlarının sonbaharında yaşam öykülerini, düşlerini, pişmanlıklarını, özlemlerini ve aşklarını anlattırmak istedim. Özellerini de konuştum. O nedenle sere serpe, sakıncasız demek istiyorum.
Kitabınız önce bir günlük gazetede dizi mi olmuştu?
Evet... Milliyet Gazetesi'nde 10 gün dizi olarak yayınlandı. Zaten kitap fikri de ondan sonra çıktı. Yazı dizisinde koyamadığımız unsurları, kitaba da ekledim.
Neleri eklediniz?
TKP'nin tarihi, ünlü TKP'liler, parçalanmalar, "eski tüfek"in kaynağı ve anlamı gibi tarihsel bilgiler kitabın sonunda yer aldı.
Gerçekten "eski tüfek" ne demek?
1960'lı yıllarda, Türkiye İşçi Partisi'nde (TİP) bir konuşma esnasında Melih Cevdet Anday'ın "Bırakın şu eski tüfekleri onlardan ne köy olur ne kasaba" demesiyle tabir sosyalistler arasında yayılır. Bu, eski komünistlere yakıştırılan bir sıfat. Yoksa düşmanları avladığımız bir silah değil. Kaynağı ise Osmanlı'ya, yeniçerilere dayanır. Çok yaşlanmış, savaşamayacak durumdaki yeniçeriler, son günlerini ocakta geçirirlermiş. Onlara da eski tüfek denirmiş. Melih Cevdet Anday yakıştırınca eski komünistler de bu tabirle anılır oldu.
Kitap ve belgeselde öyküsünü anlattıklarınız on kişi mi?
Kitabın ilk basımında öyleydi ama, üçüncü baskıda 11 oldular. Belgesel ama, 11 kişiyle sınırlı değil. Buldukça, görüştükçe yeni isimleri de koyuyoruz."
Belgeselin ne kadara mal olacağını düşünüyorsunuz?
İlk yaptığımız projelendirmede 30 milyar gibi bir rakam çıktı. Yaşayan ya da yitirdiğimiz eski tüfeklerin yaşadıkları yerlere gitmek istiyoruz iyi bir belgesel olabilmesi için. Bu, ister istemez maliyeti arttırıyor. Sponsor arayışı içindeyiz ama, henüz kimseden bir şey çıkmadı.
Belgesel hangi dönemleri kapsıyor?
Türkiye Komünist Partisi'nin(TKP) tarihi, 14 Temmuz 1919'da Moskova'da başlar ve Ekim 1953'te Harbiye askeri cezaevi koğuşlarında sona erer. Ben bu dönemi ele aldım. Belgesel de o temel üzerinde yükselecek. Röportaj yaptığım isimler başlarından geçenleri anlatıyor.
Belgeselde kimler var?
Dördü artık hayatta olmayan Boz Mehmet (Mehmet Bozışık), Rasih Nuri İleri, Şoför İdris (İdris Erdinç), Şaban Ormanlar, Hüsamettin Dinç, Komsomol Hasan (Hasan Kaşara), Şahap Bakırsan, Mihri Belli, Sevim Tarı(Belli), Tacettin Karan ve Vedat Türkali'yle yapılmış röportajlar var. Ama görüşmelerimizi sürdürdüğümüz beş altı kişi daha var. Onlarla da buluşup röportajları tamamlayacağız.
O zaman çekimlere başladınız?
Evet... Dört röportajı çektik ama, onlara eklemeler yapılması gerekiyor. Anlattıkları yerler, mekanlar çekilecek. Çok canlı olsun istiyoruz. O nedenle TKP'nin kurulduğu yerler, Ekim devriminden önce Hollanda Bankası olan ve TKP'lilerin okumak için gittiği Doğu Emekçileri Üniversitesini (KUTV) çekmemiz gerek. Eski tüfeklerin yaşadığı mekanlara Sevim Belli'nin o zaman içinde olduğu İleri Jön Türkler Birliği binasına ve Tacettin Karan'ın yaşadığı Fransa/Paris'e, Moskova ve Odessa'ya gitmemiz gerekiyor.
Belgeselin süresi belli mi?
Bir saat olarak belirledik ama malzemeye göre bir buçuk saat de olabilir. Bir yandan belgeleri Eski fotoğrafları topluyoruz.
Bu belgeselle ne amaçlıyorsunuz?
Belleksizleştirilen bir toplumuz. Kendi insanına, değerlerine, sanatçısına, aydınına uzak duran bir belleğimiz var. "Eski Tüfeklerin Sonbaharı"nın yaşam öyküleri bu anlamda bir bellek oluşturma, belge kazandırma, anı yazma geleneğini yerleştirmeye dönük. Belgesiz ve belleksiz yaşamımıza onların anılarını kazandırmak istiyoruz. Olanaklarımız elverir ve gerekli maddi desteği bulabilirsek bunu da gerçekleştireceğiz. (AD/EK)