Yeniden görülen Hrant Dink davasının 13. duruşması İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülüyor.
Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu ile Halkların Demokratik Partisi İstanbul Milletvekili Garo Paylan'ın da izlediği duruşmada tutuksuz sanıklardan Reşat Altay, Ahmet İlhan Güler ile Sabri Uzun; tutuklu sanıklardansa Ali Fuat Yılmazer ile Ramazan Akyürek hazır bulundu.
Faruk Sarı'dan "etkin pişmanlık"
Duruşmada ilk olarak cinayet döneminde Trabzon İstihbarat Şube Müdürü olan sanıklardan Faruk Sarı'nın Aralık 2016'da "Fethullahçı Terör Örgütü" (FETÖ) üyeliği iddiasıyla gözaltına alındığı soruşturma kapsamında verdiği emniyet ifadesi okundu. Sarı ifadesinde, “Siyasiler tarafından desteklenmesi nedeniyle cemaat sohbetlerine katılmaya devam ettim” diyerek etkin pişmanlıktan yararlanmak istedi.
Sarı ifadesinde şunları söyledi:
“2006'da Trabzon'a tayin olduktan sonra okuldan arkadaşım İrfan Akkaya ile arkadaşlığım ilerledi. Beni 2007'de evine davet ettikten sonra burada öğretmen olduğunu söyleyen kişi ile tanıştım. Bu kişiyle daha sonra karşılaştığımız zamanlarda Zaman Gazetesi ve Sızıntı Dergisi'nden makaleler okuyarak bu yapıyla ilgili şeylerden konuştu. O dönem hükümetin destek verdiği bu yapıya yakınlaşmanın tehdit oluşturmayacağını düşündüm. 2012'den sonra örgütle irtibatımı kestim. Ancak İrfan Akkaya ile dostluğumuz nedeniyle görüşmelerimiz devam etti.”
Emniyet istihbarat'ta Fethullah Gülen Cemaati üyeliğinin o dönem yüzde 60 oranında olduğunu belirten Sarı, cemaat sohbetlerinde “yedek” tutulduğunu hissettiğini söyledi ve “Dink cinayeti nedeniyle üzerimde oluşan siyasi baskı ve siyasiler tarafından desteklenmesi nedeniyle cemaat sohbetlerine katılmaya devam ettim” ifadelerini kullandı.
İrfan Akkaya [ eski Trabzon ve Samsun Poli Okulu Müdürü, "FETÖ soruşturması"ndan tutuklu ] ise ifadesinde Faruk Sarı'yı akademi yıllarında cemaat evlerinden hatırladığını belirtti.
"Cemaatin has adamı"
Tanık olarak dinlenen İstihbarat Daire eski Başkan Yardımcısı Fikret Salmaner ise ifadesinde İstanbul İstihbarat Şubesi eski Müdürü Ahmet İlhan Güler'in Ankara'da Recep Güven'in [ eski Diyarbakır Emniyet Müdürü, "FETÖ soruşturması" kapsamında tutuklu ] evinde Coşgun Çakar'la [ Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi eski Başkan Yardımcısı, sanık ] yaptığı görüşmeye ilişkin konuştu.
Salmaner, “Ahmet İlhan Güler'in Recep Güven'in evine kahvaltıya gitmek istedi ve ben götürdüm. Evde Coşkun Çakar'a 'İstanbul'da istenmiyorsun' dediler. Güler bunu müdürlerle görüşeceğini söyledi. Akyürek'le görüşmeye gittik. Akyürek 'Arkadaşlar ne istiyorsa o olacak' dedi. Güler, İl Emniyet Müdürüyle görüşeceğini bel altı vurmamalarını söyledi” dedi. Salmaner, Ali Fuat Yılmazer'i “cemaatin has adamı” olarak niteledi.
Yılmazer'in sorgusu
İfadelerin okunmasının ardından duruşmada tutuklu sanıklardan, cinayet döneminde İsithbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürü, cinayetten sonraysa İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer'in sorgusuna geçildi.
Dink Ailesi avukatlarından Hakan Bakırcıoğlu, Yılmazer'e Yasin Hayal'in Ermenilere yönelik saldırı planlarını, Danıştay saldırısını, neden tehditlere rağmen önlem alınmadığını sordu. Yılmazer ise Trabzon ve İstanbul İstihbarat Şubelerini suçladı.
Hakan Bakırcıoğlu (HK): Yasin Hayal'in Ermenilere kin beslediği ve İstanbul'da eylem yapacağına ilişkin 7 No'lu istihbarat raporu dikkatinizi çekti mi?
Ali Fuat Yılmazer (AFY): Ben genel anlamda değerlendirdim bunu. Tehdit potansiyelinin göstergesi bu. Yasin Hayal ile ilgili örgütsel ciddiyet anlamında bir şey bulamadık. Hayal 9 No'lu F4 [ Hayal'in Dink'i ne pahasına olursa olsu öldüreceğine ilişkin, Erhan Tuncel tarafından getirilen istihbaratın raporu ] gelene kadar El Kaideci olarak değerlendirildi. Ama böyle bir bir durum varsa, eyleme yönelik kanaatiniz oluştuysa istihbarat olarak yükümlülüğünüz oluşur, adli birimlere bildirmeniz gerekir. Bu Trabzon Emniyeti'nin iş ve işlemleriydi. Adli makamlara aksettirmeleri gerekirdi. Delil yok, ham bilgi, eleman kaynaklı bilgi falan önemli değil. Delillendirilmiş olması gerekmiyor, kanaat yeterlidir.
HB: Danıştay saldırısı sonrası azınlıklara yönelik saldırı olabileceği yönünde daire başkanlığı olarak bir değerlendirme yaptınız mı?
AFY: Siyasal iktidarı istikrarsızlaştırma amaçlı, planlı eylemlerdi. Bir isme ulaşılmıştı, Salih Kunter. Ama eylemin azmettiricisi Salih Kunter ile sınırlandıramazsınız. Onun arkasına kafa yormak gerek. Ankara, Muzaffer Tekin ve Veli Küçük bağlantısını bulmuş. Ama biz illere çalışma yaptıramamışız. Muzaffer Tekin ile ilgili çalışma yapılabilseydi bunlar daha etkinken arkasında gelenler bıçak gibi kesilirdi. Bu insanlar bu eylemleri devletin desteklediğine inanmış. Devlet adına yaptığına inanmışlar. Tüm kapılar İstanbul'a çıkıyor ama İstanbul çalışma yapmadığı için bu bağlantıların altı doldurulamıyor.
Duruşmaya öğleden sonra Yılmazer'in sorgusuyla devam edildi.
Yılmazer, "Birileri bu davayı en başından beri manipüle etmeye çalışıyor ve geldiğimiz noktada başarılı oldukları görüldü" dedi.
"Erdoğan'a söyledim"
Yılmazer, Hıfzı Çubuklu'nun kendisinden Kafes Eylem Planını istediği görüşmenin Valilik makamında yapıldığını ve dönemin Valisi Muammer Güler'in de katıldığını söyledi. Görüşmeyi Başbakan Erdoğan'a da illettiğini de belirtti. Yılmazer, "Başbakan bana 'bir kere yapmışlar bir daha yaparlarsa belge vermeyin' dedi" diye konuştu.
Yılmazer daha önce savunmasında Ergenekon operasyonlarının yapıldığı dönemde Veli Küçük'le görüşme yaptığını Küçük'ün "Beni operasyonların dışında tutun. Size yardımcı olayım. Yoksa beni öldürürler" dediğini söylemişti. Dink ailesi avukatı Hakan Bakırcıoğlu bu görüşmeyi sordu.
Yılmazer, İstanbul İstihbarat Şube Müdürünün herhangi bir yerden koruma sürecinin başlatılabileceğini söyledi.
"Trabzon hiç çalışmamış"
Dink ailesi avukatı Bakırcıoğlu ve Mahkeme heyetinin üyesi Ömer Karagül planlı istihbarat çalışmasının nasıl yapılması gerektiğini sordu.
Yılmazer, Daire Başkanlığının veya İstihbarat Şubesinin planlı operasyon yapamayacağını savunarak "Ellerine yapılmış çalışma yok. Haber akışı yok. Trabzon'daki aşama bir planlı operasyon yapılacak durumda değildi. Bize gelseydi yapılmasına izin vermez biraz daha çalışın derdik. Yasin Hayal dışında isim yok. Bir tane takip yapmamışlar. Trabzon'un şimdiye kadar yaptığı hiç takip yok. Bırakın Yasin Hayal'i hiç yok. Sistemli takip yapmamışlar. Hiçbir çalışma yapmamışlar" diye konuştu.
Yılmazer şunları söyledi:
"Trabzon'daki arkadaşlar bir yere kadar anlatıyor ama oradan sonrasını anlatmıyorlar. Zaten gitselerdi Erhan Tuncel'i bulacaklardı. Ondan sonrası dosyanın geldiği yer. Trabzon Jandarmasına ulaşacaklardı. O dönem için bunu fark edince gidemediler. Ya birşey yapmadılar yada bir yere ulaşınca gidemeyeceklerini anlayıp uyumaya aldılar."
Davanın sanıklarından İstihbarat Dairesi eski Müdürü Sabri Uzun, Yılmazer'e Dink cinayetine ilişkin jandarma soruşturmasından yargılanan Muharrem Demirkale'yi tanıyıp tanımadığını sordu.
Yılmazer, Demirkale'yle beraber Urfa'da bazı operasyonları beraber yaptıklarını ve MİT'in de operasyonlara ortak olduğunu anlattı. Demirkale'yle İstanbul'da da birkaç kere daha görüştüğünü söyledi.
Uzun, Yılmazer'e Coşgun Çakar'ın "FETÖ imamı" olup olmadığını sordu. Yılmazer "O zaman yıllarca neden teknik büro amiri olarak görev verdiniz" diye yanıt verdi.
Yılmazer, "Coşkun Çakar'ın FETÖ'cü olduğuna da Fetullah Gülen hareketinin terör örgütü olduğuna inanmıyorum. Darbe meselesi ayrı bir mesele" diye konuştu.
Yılmazer'in sorgusu yarın devam edecek.
Ali Fuat Yılmazer hakkındaTIKLAYIN - KIZIM ÜZERİNDEN SİNDİRMEYE ÇALIŞIYORLAR, TOPLUMA LAYIK GÖRÜLEN HUKUK BU 1989-2014 arasında polislik yaptı. Uzmanlık alanı aşırı sağ ve irticai faaliyetlerdi. 2005 yılı Temmuz ayından itibaren Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürü olarak göreve başladı. Dink cinayeti işlendiğinde bu görevini sürdürüyordu. Yasin Hayal’in gerçekleştirdiği eylem ve gerçekleştirmeyi tasarladığı eylemler C Şube’nin çalışma alanındaydı. Dink cinayetiyle ilgili olarak hazırlanan istihbarat raporları, Yılmazer’in görev yaptığı dönemde Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı’na gönderildi. Dink cinayeti soruşturması kapsamında savcıya verdiği ifadede Dink’e karşı yapılan eylemlerden haberdar olduğunu, İstihbarat Daire Başkanlığı arşivlerinde, Dink’le ilgili açılmış dosyalar olduğunu söyledi. Cinayetle ilgili bilgilerin veri girişini yapmadığı, istihbarat bilgilerini ilgili mercilere iletmediği iddia ediliyor. "Silahlı örgüt kurmak" suçundan 22,5 yıl, "tasarlayarak kasten öldürmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapsi isteniyor. Mayıs 2015'te Dink cinayetinde sorumluğu olan kamu görevlileri hakkındaki soruşturma kapsamında da hakkında tutuklama kararı verildi. Hakkında “FETÖ/PDY (Fethullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması) soruşturması” kapsamında 10 dava var, 6 davadan tutuklu. |
(EA)