Haberin İngilizcesi için tıklayın
Yunanistan, Fransa ve Türkiye arasındaki Doğu Akdeniz gerilimi, bir süredir birbiri ardına gelen karşılıklı açıklamalarla yükseliyor. Krizin tarafı ülkeler, Doğu Akdeniz'deki enerji kaynağı potansiyelini bir diğerine bırakmamak için her gün el yükseltiyor. Bölgenin enerji kaynakları arayışında dönüm noktalarından biri, İsrail'in 2009'da Doğu Akdeniz'de büyük hidrokarbon kaynakları keşfetmeye başlaması oldu.
Peki sonra ne oldu da bütün yazı Doğu Akdeniz'e kilitleyen gelişmeler yaşandı?
Ankara, Atina yönetimini Mısır ile anlaşma sonrası "sözünü tutmamakla" suçladı. Oruç Reis için ardı ardına NAVTEX ilanları yapıldı. Yunanistan'dan sert tepkiler gelirken, Fransa Akdeniz'deki varlığını güçlendirmeye başladı. Hatta iki, ülke yeni bir savaş ticareti sürecine girdi.
Şimdi gözler 24-25 Eylül'de Brüksel'de yapılacak Avrupa Birliği liderler zirvesinde. Bütün bu gelişmeler ortasında bianet, iki taraftan da isimlerle görüşerek gerilime farklı açılardan bakmaya çalışıyor.
Yazı dizimizin ilk günü için bir önceki Yunanistan Dışişleri Bakanı (SYRIZA dönemi) Georgios Katrougalos ile konuştuk.
Katrougalos, iki tarafın da güç gösterilerinin durumu daha da kötüleştirdiğini söylüyor.
"İki halk da savaş istemiyor"
Yunanistan Cumhurbaşkanı Katerina Sakellaropoulou, ülkesinin Fransa'dan şu anda neden savaş jetleri satın aldığı sorusuna şöyle yanıt verdi: "Bunu özellikle bir mesaj göndermek için yapmıyoruz. Ancak eski bir Yunan atasözü der ki, 'barış istiyorsanız savaşa her zaman daha çok hazırlıklı olmalısınız.' Biz de her şeye hazırlıklı olmalıyız." Bu cevap hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bu ifadenin doğruluğundan emin değilim. Bence hiçbir halk - ne burada ne de Türkiye'de - savaş istemiyor. Elbette barışa sahip olmak için, Türk tarafının yaptığı gibi şiddet kullanma tehditleri ve tek taraflı hareketler dahil her türlü saldırgan eylemden kaçınılmalı.
Devletler arasında sağlıklı ilişkiler kurmanın tek yolu, onları uluslararası hukuka dayandırmaktan geçiyor.
"Dış politika iç tüketim için kullanılmamalı"
Her iki hükümetin de (Türkiye ve Yunanistan) bu krizi uluslararası ve iç topluluklara bir güç gösterisi olarak kullandığını düşünüyor musunuz?
Elbette bu tür davranışları onaylamıyorum, dış politika iç tüketim için kullanılmamalı.
Maalesef, Türk yetkililerin son zamanlarda açıkça yerli taraftarlarına yönelik açıklamalar yaptıklarını görüyorum.
Ülkelerimizin ekonomik deniz alanlarının sınırlandırılması konusunda çözmesi gereken bir bakış açısı farkı olduğu doğrudur.
Ayrıntılı görüşmeleri tehdit etmeden yeniden başlatmalıyız ve bu görüşmelerde başarı sağlayamadığımız takdirde birlikte Uluslararası Lahey Mahkemesi'ne gidebiliriz ve sorunu orada çözebiliriz.
"Çözüm barışçıl diyalog olmalı"
Bu krizde ülkelerin temel hataları neler size göre?
En büyük hata, bu güç projeksiyonunun sorunları daha da kötüleştirme riskinden ziyade çözebileceğine inanmaları olmalı.
Daha önce de söylediğim gibi, ancak barışçıl diyalog ve uluslararası hukuka saygı bizlere gerçek bir çözüm sunabilir.
"Erdoğan Çipras'ın sunduğu fırsatı değerlendirmedi"
Ve yıl 2020, iki komşu arasındaki sorunların çözümü için daha ne kadar zamana ihtiyaç var size göre?
Er ya da geç farklılığımızı çözebileceğimiz, iki halkımızın barış ve dostluk içinde birlikte yaşayabileceği konusunda iyimserim.
SYRIZA hükümetteyken Alexis Çipras olumlu bir gündem oluşturmak için dört kez Türkiye'yi ziyaret etti.
Aralık 2017'de Cumhurbaşkanı Erdoğan, 65 yılın ardından Yunanistan'ı ziyaret eden ilk Başbakan olarak Alexis Çipras şunları söyledi:
"Yunanistan yeni bir sayfa açıyor ve ekonomik krizi geride bırakıyor - bu ilişkilerimizde yeni bir sayfa açmak için bir şans."
Maalesef Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu fırsatı görüşmeleri yeniden başlatmak için değerlendirmedi.
Bugün, benzer bir perspektife giden ilk adım, keşif görüşmelerine tehdit olmaksızın yeniden başlanması olacaktır.
TIKLAYIN - Doğu Akdeniz geriliminin kısa özeti
Akdeniz'de neler oluyor?Türkiye'nin Oruç Reis sismik araştırma gemisi için ilk Navtex ilanı (Temmuz ayı) Yunanistan ve Fransa'dan sert tepkiler almıştı. Yunanistan'a destek veren Fransa, Akdeniz'deki askeri varlığını güçlendirdi. Almanya Şansölyesi Angela Merkel'in yürüttüğü diploması sonrası Türkiye Oruç Reis'in faaliyetlerini askıya aldı. Fakat Türkiye Yunanistan'ın Mısır ile deniz yetki alanını sınırlandırma anlaşması imzalamasının ardından Atina'yı "sözünü tutmamakla" eleştirerek sondaj çalışmalarına tekrar başlayacağını açıkladı ve çalışmalar Ağustos'ta tekrar başladı. Avrupa Birliği (AB) dönem başkanı Almanya'nın Dışişleri Bakanı Heiko Maas, Salı günü hem Atina hem Ankara'yı ziyaret ederek doğrudan diyalog çağrısı yaptı. Hemen ardından yapılan AB dışişleri bakanları zirvesinden yaptırım kararı çıkmadı ancak "çıkabileceği" uyarısı geldi. AB, 24-25 Eylül'de yapılacak liderler zirvesinde konuyu ayrıntılı olarak tekrar ele alacak. |
(PT)
YARIN: Siyaset bilimci, yazar ve akademisyen Soli Özel'in yorumları.