Bakırköy Psikiyatri Tedavi ve Araştırma Merkezi'nden Psikiyatri Uzmanı Ayhan Akçan, ve Bahçeşehir Üniversitesi'nden Sosyolog Nilüfer Narlı; gelir dağılımındaki uçurumun günden güne açılması ve iletişim olanaklarının yaygınlaşmasıyla bu gerçeğin bilinirleşmesi, göreceli yoksulluğun şiddeti tetiklemesi konusunda ortaklaşıyor.
Narlı: Şiddet tehdit eder hale gelse de hep vardı
"Okullarda şiddet hep vardı" diyen Narlı yaygın medyanın bu konuyu öne çıkarmasını şöyle yorumlandırıyor:
"Okullarda şiddet üç dört yıl önce de vardı. Şimdi ciddiye alınmasının nedeni bireylere ve mülklerine yönelik tehdit oluşturacak düzeye gelmesidir."
"Medya sanıldığı kadar etkili değil, etkili olan gelir dağılımı"
Medyanın okullarda şiddeti nasıl etkilediğine yönelik olarak Narlı, "Söylenildiği gibi mafya temalı dizilerin, şiddet içerikli yayınların etkileri olduğu doğruysa da payı sanıldığı kadar yüksek değil" diyor ve çocukların şiddet eğilimine sahip rol modelleriyle medyadan önce evde, sokakta, okulda tanıştığını ve medyanın ancak durumu pekiştirdiğini aktarıyor.
Okullarda şiddet olaylarının kökeninde kişilerin yaşadıkları yoksunluk, yoksulluk ve buna bağlı hüsran olduğunu vurgulayan Narlı, "Eskiden de yoksulluk vardı. Ancak şimdi şaşalı hayatlarla kıyaslanan göreceli yoksulluk var. Bu durum mutsuzluğu körüklüyor" diyor.
"Göreceli yoksulluk şiddete neden"
Gelir dağılımındaki derin farklılığın artışına değinen Narlı "Benim olanaklarım neden yok" düşüncesinin çocuğu popüler bir şekilde takdir toplayan gayri meşru yöntemlere ittiğini düşünüyor:
"Çocuğun elindeki araçla amaç arasında bir uçurum oluştuğu zaman kolay olanı toplumun bir kesimi tarafından ödüllendirilen gayri meşru yolu seçmektir. Ahlaki değerler de bu durumda yitirilmiş oluyor ve şiddet ortaya çıkıyor."
"Aile içi şiddet yüzde 58"
Türkiye'de aile içinde yaşanan şiddetin yüzde 58 olduğuna dikkat çeken Narlı, çocuğun birincil iletişim kurduğu yakın çevresinde bile durum böyleyse, eğitim sisteminden önce toplumsal bütünlüklü sorgulama yapmakta fayda olduğuna inanıyor.
Çocuğun kendini ifadesi için okulun imkanları seferber edilsin
Okullarda yaşanan şiddete ivedi çözüm yolu olarak öğretmen yetiştirme sistemlerine bakmak gerektiğini söyleyen Narlı, ayrıca öğretmen ve öğrencilerin bir arada çalışacağı sosyal projelerin oluşturulmasından yana. Narlı'nın bir diğer önerisiyse şöyle:
"Okulun tüm imkanları aktifleştirilmeli. Çocuğa ilgi alanları doğrultusunda alternatifler muhakkak sağlanmalı. Genç insanlar bu imkanlarla kendilerini ifade edip enerjilerini boşaltabilirler."
Akçan: Göç eden ailelerin çocukları çıkış yolu bulamıyor
Madde kullanımından, tacize kadar çeşitli şekillerde okullarda şiddetin arttığına değinen Akçan, "Sosyal anlamda yoğun bir dönemde yaşıyoruz. Ayrıca göçle kente gelmiş ailelerin çocukları sıkıntı yaşıyor" diyerek şiddetin temellendiğini noktaların altını çiziyor.
Doğudan gelen ailelerin çocuklarının büyük kentlerde doğup büyüdüklerini aktaran Akçan, "Bu çocuklar sıkışıp kalıyor. Bir çıkış yolu bulamıyor" diyor.
"Çalışan anne babanın vakti yok, geçim sıkıntısı var"
"Küreselleşmeyle birlikte iletişim yaygınlaştı. Ayrıca çalışan anne babalar çocuklarına vakit ayıramaz duruma geldiler. Ekonomik sıkıntı, boşanma gibi olumsuzlukların çok sık yaşandığı bir dönemdeyiz" diyen Akçan, genç nüfusun da artışıyla şiddet yaşının düştüğünü vurguluyor.
Akçan, çocuklara ya da yaşanan şiddete ilişkin kontrol mekanizmalarının olmayışını büyük bir boşluk olarak değerlendiriyor: "Henüz okullarda sivil toplum örgütleri etkin değil. Gönüllü olan yok. Projeleri destekleyecek finansman da yok. Adeta eğitim sistemi ve çocuk görmezden geliniyor."
"Şiddete hazırlıksız yakalandık"
Medyanın okullarda yaşanan şiddete yönelik yaklaşımını doğal bulan Akçan,"Genç bir nüfusa sahibiz. Yaklaşık 20 milyon gencin içinde bulunduğu bir durum ve hepimiz hazırlıksız yakalandık" diyor.
"Emeksiz konfor istemeleri çok doğal, rol modelleri Polat"
Medyada yer alan şiddet içerikli yayınların etkinliğine dair Akçan şöyle diyor: "Çocuklar erişkinliğe dönerken olumlu modeller vermek lazım. O model emek sarf etmeden konfora sahip olmuş ve emek sarf etmediği gibi ahlaki değerleri yok saymış Polat Alemdar gibi bir model olunca, yayınların etkinliğini inkar etmek yersiz olur."
"Başbakanın ettiği laf bile önemli"
"O yaşlarda bu tür yayınlardan etkilenmek çok basit, çok olası" diyen Akçan, sosyal politikaların oluşturulması ve geri adım atılmaması gerektiğini savunuyor.
Medyanın haber dilinde son derece dikkatli bir yol benimsemesi gerektiğine de inanan Akçan, "Gerçi Başbakanın ettiği bir laf bile çok önemli olabiliyor" diyor.
Valiliğin çözümü okullara kamera
İstanbul Valisi Muammer Güler, tespit edilen 349 okulun önlerine kamera koyarak , meydana gelebilecek olumsuzlukları caydırıcı ve bu tip olayların delillendirilmesi için çalışma yapacaklarını söyledi.
İstanbul'da 163 okulda, okul içi görüntüleme sistemi olduğunu, bazı okullarda da özel güvenlik sistemi bulunduğunu ifade eden Güler, rehberlik ve psikolojik danışmanlık hizmetlerinin de artırılacağını kaydetti.
Son olaylar
Gebze'de dün (Perşembe) ilköğretim okulu öğrencisi G.G., okul arkadaşı İ.Ş.'yi kendisine küfür ettiği gerekçesiyle kalbinden bıçakladı.
Samsun'da dün Yeni Samsun Lisesi'nde de E.P. ile sınıf arkadaşı Y.E.B. arasında çıkan tartışmanın büyümesi üzerine E.P'yi bıçakla bacağından yaralayan Y.E.B., yakalandığında "isteyerek olmadığını" söyledi.
İstanbul, Levent'te önceki gün sınıf arkadaşı F.C.'yi kalbinden bıçaklayan C.B. dün tutuklandı. F.C.'nin sağlık durumuysa ciddiyetini koruyor. (EZÖ/KÖ)