18 Eylül, küresel düzeyde ücret eşitsizliğine karşı farkındalığı arttırmak için 2020’den bu yana Uluslararası Eşit Ücret Günü olarak anılıyor.
İşçi Emekçi Birliği (İEB) bu kapsamda bir araya geldi. İstanbul’da Makine Mühendisleri Odası’nda bir basın açıklaması yaptı.
Burada konuşan İEB’den Melek Kızılocak“Eşit işe eşit ücret talebi kapitalizmin kadınları fabrikalara doldurmaya başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin temel mücadele hedeflerinden biri oldu” dedi. Eşit ya da eşdeğer işe eşit ücret mücadelesini yükseltme çağrısı yaptı.
Bugün birçok devletin iş yasasında ‘eşit işe eşit ücret’ ilkesinin yazılı olduğunu dile getiren Kızılocak, “Yasalar burjuva devletlerde kâğıt üzerinde kalır” dedikten sonra “Gerçek hayatta eşitsizlik, adaletsizlik devam eder gider” diye ekledi.
Aynı iş yerinde aynı işi yapan kadın ve erkek işçinin ücretlendirmesinde eşitlik ilkesinin uygulandığı yerler olduğunu ifade eden Kızılocak “Fakat bu toplumsal olarak ücretlendirmede cinsiyet eşitliğinin gerçekleşmiş olduğu anlamına gelmiyor” diye konuştu. Ücretlendirmede toplumsal eşitsizliğin farklı boyutlarda devam ettiğini söyledi:
Ağırlıklı olarak kadınların çalıştığı iş kolları ve mesleklerde ücretlendirme kural olarak daha düşük. Buna bütün yemek, bakım ve temizlik işleri dâhil. Tekstil sanayiinde dikişçiler, gıda sanayiinde çalışanlar, çiçek ve sebze seralarındaki işçiler, gündelikle çalışan tarım işçileri, zincir market kasiyer ve diğer çalışanları, hasta bakıcılar, çocuk bakıcıları, kreş, anaokulu ve ilkokul öğretmenleri ve daha başkaları erkeklerin çalıştığı metal ve diğer iş kollarından çok daha az ücretlendiriliyor.
Taşeron işçiler eşit işe eşit ücret alamıyor. Kuralsız, güvencesiz çalışma, düşük ücretler taşeron sistemde kural.Aynı zamanda göçmen işçiler de eşit işe eşit ücretten mahrum. Ucuz işgücü olarak kullanılan göçmen işçiler ağır koşullarda, düşük ücretlerle, kuralsız ve güvencesiz koşullarda çalıştırılıyor.
Sendikaları, meslek örgütlerini, devrimci kurumları bu kampanyaya sahip çıkmaya, eşit işe eşit ücret mücadelesini yükseltmeye çağırıyoruz.
72 yıldır eşitlik yok
'Eşit değerde işe eşit ücret', temel bir insan hakkı ve bir çalışma standardı olarak ilk kez 1951'de Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 100 sayılı Eşit Ücret Sözleşmesi'yle kabul edildi.
Ancak aradan geçen 72 seneye rağmen eşitlik sağlanamadı. İşgücü piyasasında ücretli olarak çalışan tüm kadın ve erkeklerin ortalama ücret düzeyleri arasındaki farkı gösteren ‘cinsiyete dayalı ücret farkı’, kadınların ücretli işgücüne katılmaya başladıkları günden beri tüm dünyada süregelen temel bir sorun.
Cinsiyete dayalı ücret farkı, birbirinden farklı yöntemlerle ölçülüyor olsa da elde edilen bulgular açık ve net biçimde tüm dünyada kadınların erkeklere kıyasla halen daha düşük ücret elde ettiğini gösteriyor.
ILO’nun 2018-19 Küresel Ücret Raporu verilerine göre, küresel düzeyde kadınlar erkeklerden ortalama yüzde 20 daha az kazanıyor. Ayrıca rapora göre yıllar içinde kadınların eğitim düzeyi ve istihdama katılımları arttığı halde, cinsiyete dayalı ücret farkının tüm ülkelerde ve tüm sektörlerde devam ediyor olması, sorunun ne kadar dirençli ve çok boyutlu olduğunun göstergesi.
Türkiye’de ise cinsiyete dayalı ücret farkı, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından Kazanç Yapısı Araştırması (KYA) verisi kullanılarak hesaplanıyor. Yine 2018 verilerine göre Türkiye’de cinsiyete dayalı ortalama ücret farkı yüzde 7,7.
(PE/HA)