"Kadın dergilerindeki reklam fotoğraflarında, kadınların peş peşe sıralanarak iç çamaşırlarıyla verdiği bir örnek pozlar ilgimi çekti. Fotoğraflarda kadınların cinsel haz nesnesi olarak kullanılıyor olmaları kapitalist düzenin getirdiği bir olgu. Modellerin kafalarını kesip sadece bedenlerinin belli bölümlerinin –ki erkekler için anlamlı olan bölümler- sergilenmesi ilgimi çekti. Onları resimledim. 76 yılının sonunda Akademide ilk kez kişisel sergimi açtım. "Fetiş Nesneler" ve "Nesne Kadınlar" adıyla."
Akademi'nin (Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi) katı kurallarına karşın, 1960'lı yılların gelişimi içinde kendi sanatında farklı ve aykırı bir yol çizmiş sanatçı Nur Koçak.
Fotogerçekçilik, hipergerçekçilik akımının Türkiye'deki ilk temsilcilerinden.
Eserlerinde, kadın dergilerinden Hollywood sinemasına popüler kültürün yaygınlaşması ve Türkiye'deki izlerini eleştirel bir gözlemci anlatıcı olarak sunuyor. Kadın kimliğinin yok sayıldığı ya da arka planda kaldığı sanat tarihsel anlatının dönüşmesinde feminist bir bakış açısı getiriyor.
29 Aralık'a dek devam edecek olan SALT Beyoğlu ve Galata'daki "Mutluluk Resimlerimiz" sergisi de 1960'lardan 2010'lara bu yaklaşımla ürettiği eserlerine odaklanıyor.
Sanatçının şu zamana kadarki en kapsamlı sergisi olan "Mutluluk Resimlerimiz", belki de genç kuşak için Koçak'ın eserlerinin çoğunu bir arada görebilme şansı veriyor.
"Fotografik imgenin anlamını sorguluyor"
Sergiyi gezerken 1970'ler döneminin siyasi ve toplumsal ortamı içinde genç bir kadın sanatçı olarak ürettiği eserler özelinde ne kadar zorlu bir uğraş verdiğini görüyorsunuz.
Sanat tarihçisi Ahu Antmen de "bir şekilde sanat tarihimizin yeniden yazılması gibi" diyor.
"O dönem bireye odaklı, üslup ve imza ideolojisine odaklı bir yaklaşım söz konusuyken bir takım sanatçılar bambaşka bir şey yapıyorlar. Akademik sanat ortamının küçümsediği şeyler bunlar. Fotoğraf kullanmak mesela. Bir kırılma yaşanıyor o dönem.
Bir döneme başka bir gözle bakmamızı sağlayacak adımlardan.
"Nur Koçak Türkiye'de pop, fotogerçekçilik ve feminist yaklaşımların öncüsü olarak tanıdığımız bir sanatçı. Bu tür yaklaşımları benimsemiş bir sanatçı. Fotoğraftan ilk kez faydalanan bir sanatçı değil Türkiye sanat ortamında. Ama en önemli katkısı fotografik imgenin kendisine ilk kez eleştirel yaklaşan bir sanatçı. Bunu kültürün işlevi açasından ele alıp fotografik imgenin anlamını ve ideolojiyi sorgulayan bir sanatçı."
Antmen pop ya da fotogerçekçilik akımı içinde kadın sanatçıların daha fazla eleştirel yapıt ürettiğinin altını çiziyor. "Arka plandaki ideoloji ve gözü görünür kılıyor. Bizi reklam imgesine, stüdyo fotoğrafına yönlendiriyor. Bunlar aracılığıyla kültürel ideolojiyi gösteriyor."
Beyoğlu'nun mahrem vitrinleri
Peri Lingerie, 2008-2009
Sergi, sanatçının sanatsal dönemlerine ayrı ayrı bakıyor. Beyoğlu'ndaki mekan, giriş katındaki Forum bölümünde sanatçının "Vitrinler (1989-2019)" serisi ile açılıyor.
"Vitrinler" 1980'lerdeki Beyoğlu İstiklal Caddesi'ndeki vitrinlerde Koçak'ın ilk kez gördüğü bir vitrine odaklanıyor. Sergi mekanının İstiklal Caddesi'ne açılan kapısıyla bu pullu, dantelli, boncuklu iç çamaşırlarının sergilendiği bu vitrini tekrar Beyoğlu'na taşınmış oluyor.
80'lerin ortasından itibaren Koçak'ın ilgisini çeken bu vitrin "Ebrusan Vitrini" (1993-1996) adıyla sergilenmişti.. O zamana dek mahrem sayılan pullu, boncuk işlemeli çorapların, dantelli iç çamaşırlarının sunulmasıyla kadın bedenini seyirlik bir nesne olarak kimliksizleştirmesini sorguluyor fotoğraf ve resimler.
"Günde kaç kişi geçiyordu o zaman bu caddeden bilmiyorum ama ben her gördüğümde şaşırıyordum, Müslüman bir ülkede nasıl böyle şeyler sergilenir diye. Dükkanın sahibiyle de gide gele, fotoğraf çektikçe arkadaş olmuştuk. Kendisinin ölümüne kadar da çektim bu fotoğrafları" diyor Koçak.
Üst kattaki 2010 tarihli dev heykellerde ise sanatçı, kapitalist tüketim eleştirisi üzerinden nesnelleşen erkek bedenlerine odaklanıyor.
Erotize edilmiş arzu nesneleri
Farouche [Yabanıl] ya da Fetiş Nesne 2, 1975
SALT Beyoğlu'nda üç kata yayılmış serginin üçüncü katında ise "Fetiş Nesneler" ve "Nesne Kadınlar" Paris'te devlet bursuyla resim eğitimi aldığı dönemde kadın dergilerindeki görsel unsurlara odaklanıyor.
"Sanatımın miladı" dediği 1974 tarihli eserle aynı adı taşıyan "Vivre (Yaşamak)" bir parfüm şişesi. "Yaşamaya cesaret et" sloganıyla sunulmuş bir reklam fotoğrafından alıyor bu imgeyi sanatçı. İkinci parfüm "Yabanıl" ve üçüncüsü ise "Kalp çarpıntısı" adını taşıyor. Nesneleri olduğu boyutta ele almayıp, devleştirip anıtsallaştırarak bağlamından koparıyor Koçak bu parfüm şişeleriyle.
Koçak, "Erotize edilmiş arzu nesnesine dönüştürme hali vardı tüm bu isim ve sloganlarda" diyor ve şöyle anlatıyor bu üçlü serinin hikâyesini:
"Aslında bir üçlü seri yapmak niyetinde değildim. Ben 'anti art - karşı sanat' yapacağım diyordum. Yani kompozisyon yapmak değil, sözümü daha kuvvetli söylemek istiyordum. Ama bir seriye dönüştü bu ve istemeden kompoze etmiş oldum. Sonuçta anti art yapamadım. Bu üçlemede şunu söylemek istiyorum, bakış nesneldir aslında, büyütüp insanların gözüne sokuyorum bunu. Burada bir tavır var, belgesel bir tavır. Diyorum ki; 'ey ahali her şey alınıp satılır, buraya daha dikkatli bak.' İnsanların kulaklarını çekiyorum belki de."
Cahide Sonku'nun öyküsü
Sanatçının eserlerinde yüzüne yer verdiği tek "arzu nesnesi" ise Türkiye sinemasının ilk yıldız oyuncusu Cahide Sonku. "Cahide'nin Öyküsü" ise imajın popüler ve görsel kültür tarafından kadın kimliğinin nasıl tüketildiği ve itibarsızlaştırıldığı üzerine kurulu. Sonku'nun gençlik ve yaşlılık dönemine uzanan fotoğrafları farklı renklerde sunuluyor.
Deneyimler ve temsiller
Müdahale Edilmiş Kartpostallar serisinden bir kartpostal, 1981
Bu serginin de adına ilham olan "Mutluluk Resimleriniz", 1970'lerin sonunda katıldığı posta sanatı sergisi için ürettiği işlerden oluşuyor. Bu dönemde artan kartpostal kullanımını görünür kılan sanatçı, Cağaloğlu'ndan aldığı romantizm temalı asker kartlarına müdahalelerde bulunuyor. Bir dönem bağımsız olarak yayımlanan Kelebek gazetesindeki Mutluluk Resimleriniz köşesinden yola çıkarak ürettiği siyah beyaz resimleri eşlik ediyor. İlginç olan bir nokta ise dönemin kadınlara yönelik gazetesi olan Kelebek'in bu köşesine tek bir kadının dahi fotoğraf yollamamış olması. Bu haliyle deneyimler ve temsilleri arasındaki uyumsuzluğa dikkat çekiyor sanatçı.
İdeal cumhuriyet ailesi
Nur Koçak, [solda] Ben 1 (1984-1985) ve [sağda] Ben 2 (1985)
İkinci katta ise bir subay çocuğu olan Koçak'ın kendi kişisel tarihinin "mutluluk" mizansenleri yer alıyor. Anne ve babasının evlendiği 1930'lardan 1950'lere kadar çoğu stüdyoda çekilmiş bu fotoğraflar, ideal cumhuriyet ailesinin portresi gibi.
SALT Galata'da yer alan serginin Akademi'deki öğrencilik yıllarındaki üretimleri kapsıyor. İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'ne girdiği 1960 ile Milli Eğitim Bakanlığı bursuyla Paris'e gittiği 1970 yılı arasındaki desenleri burada görülebilir.
Nur Koçak hakkında1941 yılında dünyaya geldi. Akademi'nin tariflediği katı kurallara karşılık o dönem kendi çizgisini oluşturdu ve fotogerçekçilik akımının Türkiye'deki öncülerinden biri oldu. İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'ne 1960 yılında girdi. 1970'te Milli Eğitim Bakanlığı bursuyla Paris'e gitti. Burs kazanan sanatçılar arasındaki tek kadındı.Akademi yıllarında Adnan Çoker galerisi, Cemal Tollu ve Neşet Günal atölyelerinde çalışmalarını sürdürdü. |
(AÖ)