Esenler'deki olaylarla ilgili olarak, Prof. Dr. Nilüfer Narlı, İstanbul varoşlarındaki çatışma potansiyeline dikkat çekiyor, ekonomik krizin yarattığı sosyal tansiyon da bu duruma eklenince Esenler'deki gibi olayların yaşanabileceği tahlilini yapıyor:
"Varoşlarda içe dönük yaşayan bu insanlar kendi ait olduğu grup dışındakilere 'öteki' diyor. 'Öteki'yle ilişki kurmayı ve onu tanımayı reddediyor. Ona göre, 'öteki' kentte zorluklara kazandığı bir dilim ekmeği elinden alacak bir düşman oluyor."
Esenler Halkın Demokrasi Partisi (HADEP) İlçe yöneticilerinden Ahmet Yılmaz olayda siyasi boyut bulunmadığını düşünüyor.
Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) İstanbul İl Sekreteri Sinan Tutal ise yaşananları yıllardır körüklenen ırkçı şoven yaklaşımların her sorunu hızla çatışmaya dönüştürme ortamı hazırladığının yeni bir kanıtı olarak görüyor.
Romanlar, Siirtliler, Sinoplular
Esenler, Karabayır mahallesinde Cumartesi akşamı başlayan çatışmada 1 kişi kalbinden vurularak öldü, en az 25 kişinin de yaralandığı bildiriliyor.
Pompalı tüfeklerin, molotof kokteyl, taş ve sopaların kullanıldığı bildirilen kavgada, sokağa çıkma yasağı da ilan edildi.
Mahalleden gelen bilgilerle, basında yer alan haberlere göre, gerginlik bir alacak meselesiyle başladı, Romanlarla Siirtlileri ve Sinopluları karşı karşıya getirdi. Gerginliğin, Milli Gençlik Vakfı taraftarlarınca tırmandırıldığı da bölgeden gelen iddialar arasında.
HADEP'li Ahmet Yılmaz, Pazartesi öğleden sonra halen Romanların evlerinde polis aramalarının sürdüğü bilgisini verdi: "Olaya derin bakınca komplo var gibi görünüyor. Esnaf Romanlara karşı birleşmiş durumda."
Farklılıklara saygı
Tutal, ise bölgede yaşayan Romanların Tokat yöresinden gelen Bektaşi-Roman olmalarının gerilimde etkisinin bulunduğuna dair iddiaları aktarıyor.
"ÖDP nedeni ne olursa olsun ve hangi kökenden gelirse gelsin Türkiye'de yaşayan hiç kimsenin farklı muamele yapılmasını doğru bulmaz. Birbirinin farklılıklarına saygı gösteren çok kimlikli ve çok kültürlü bir yaşamı savunmak temel politikamızdır. "
Tutal, "Emniyet güçlerini bir kesimi koruma ve kollamaya yönelik tutumlarından vazgeçmeye" çağırırken, olayları kışkırtmaya çalışan ırkçı/gerici zihniyeti kınadı ve olayların sorumluların bir an önce yargı önüne çıkarılmasını istiyoruz.
İlksel niteliklerle öbekleşme
Marmara Üniversitesi, Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nilüfer Narlı, gelişmelere "göç" olgusundan bakıyor.
"Esenler, Bağcılar, Sultanbeyli gibi bölgeler 70'lerden itibaren göç almaya başladı ama asıl 80'lerin ortalarında göç çok yoğunlaştı. Bu 'yeni İstanbullular' var olabilmek için ilksel niteliklerine göre mensubiyet duygusu geliştirmeye başladılar."
Prof. Narlı, "ilksel kimliği" kan bağı, bölgesel,dilsel, dinsel aidiyetlere göre gelişen mensubiyet duygusu olarak tarif ediyor.
"Yeni İstanbullular kentte ekonomik, sosyal ve siyasi ilişkilerini örgütlerken 'ilksel' olarak gruplaşıyorlar, kentte buna göre öbekleşiyorlar. Gettolar ortaya çıkıyor."
70'lerde İstanbul'a gelen bir kişi işçi oluyordu, dolayısıyla da sendikası vardı. Şimdiyse, kişi İstanbul'a ilk geldiğinde hemşehrisinin atölyesinde çalışıyor, siyasallaşma da bölgesel kimlik üzerinden gelişiyor. Kişi, ya cem evine ya tarikata ya da hemşehri derneğine gidiyor.
Kent kültürüne entegre olmak
"Varoşlarda içe dönük yaşayan bu insanlar, kendi ait olduğu grup dışındakilere "öteki" diyor. "Öteki"yle ilişki kurmayı ve onu tanımayı reddediyor."
Prof. Narlı'ya göre çözüm, "yeni İstanbullular"ın sosyal projelerle kent kültürüne ve kentteki ana ekonomik aktivitelere entegre olmalarını sağlamaktan geçiyor. Bu insanları sosyal güvenlik şemsiyesi altına almak gerekiyor. (NM)