Sempozyumun açılışında, toplumun farklı kesimlerinin eşcinselliğe ve eşcinsellere yaklaşımını ortaya koyan bir belgesel film izlendi. Ardından, "Legato", "Lambda-İstanbul", "Anadolu Ayıları" ve "Kaos-GL" gibi grupların temsilcileri, kendilerini ve çalışmalarını anlattılar.
100 eşcinsel erkekten 78'i şiddet mağduru
Buluşmanın ikinci etkinliği, "Şiddet ve Ayrımcılık" paneliydi. İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Turgut Tarhanlı'nın yönettiği panelde, İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatih Yavuz da bir sunuş gerçekleştirdi.
İki yıl önce yaptıkları bir araştırmada, temel olarak "şiddet" olayını sorguladıklarını belirten Prof. Dr. Yavuz, araştırmaya dahil olan eşcinsel erkeklerin yüzde 78'inin yaşamlarının bir bölümünde fiziksel şiddete maruz kaldıklarını, Heteroseksüel erkeklerde bu oranın yüzde 62 olduğunu belirtti.
Türkiye'de yılda 15 bin tecavüz olgusunun adli makamlara yansıdığını, gerçek rakamın ise bunun 20 katına ulaşabildiğini belirten Prof. Dr. Yavuz, "Tecavüz olgularını yaşayanların yarısının erkek olması dolayısıyla, bunun aslında eşcinsel şiddet kapsamında değerlendirilmesi gerekir" dedi.
Şiddetin kökeninde "eşcinsellik korkusu" var
Bu durumun kökeninde "eşcinselliğe karşı duyulan fobi" olarak açıklanan "homofobi"nin bulunduğunu belirten Yavuz, eşcinsellere yönelik şiddet suçlarının "nefret suçu" kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.
Homofobinin toplumda görülen en yaygın fobilerden birisi olduğunu vurgulayan Yavuz, araştırma verilerindeki bazı noktalara da dikkat çekti:
* Araştırma, 2 yıl önce, 25-35 yaş arasında 100 eşcinsel erkekle yürütüldü. Kıyaslama amacıyla, benzer özelliklere sahip 100 heteroseksüel erkeğin oluşturduğu bir grubun yanıtları da değerlendirildi.
* Buna göre, eşcinsellerin yüzde 78'i fiziksel şiddete maruz kalıyorlar. Heteroseksüel erkeklerde bu oran yüzde 62.
* Heteroseksüel erkekler şiddeti daha çok 7-14 yaş arasında yaşarken, homoseksüel erkeklerde şiddete maruz kalma dönemi 14-21 yaşta yoğunlaşıyor.
Eşcinseller açık alanda, yabancıların şiddetine maruz kalıyor
* Eşcinsellere yönelik saldırıların yüzde 63'ünü yabancı kişiler gerçekleştiriyor. Heteroseksüel erkeklerde yabancıların uyguladığı şiddet oranı yüzde 8. Heteroseksüel erkeklere şiddet uygulayanlar daha çok ebeveyn ve akrabaları oluyor.
* Eşcinsel erkeklerin yüzde 54'ü topluma açık dış ortamlarda fiziksel şiddete maruz kalırken, Heteroseksüellerde bu oran yüzde 18'e düşüyor. Heteroseksüeller daha çok ev ve kapalı yerlerde şiddete maruz kalıyor.
* Eşcinsel erkeklerin yüzde 46'sı orta, yüzde 20'si ağır yani tıbbi bakım gerektiren şiddete maruz kalırken, eşcinsel olmayan erkeklerin yüzde 70'i hafif şiddete maruz kalıyor.
* Maruz kaldıkları şiddet, eşcinsel bireylerin yüzde 57.7'sinde korku, yüzde 38.5'inde de çaresizlik duygusu uyandırıyor. Bu durum, eşcinsel grupta olanların üçte ikisini alkole, yüzde 20'sini madde kullanımına yöneltiyor, yüzde 25'i de kendi vücuduna zarar verme davranışları sergiliyor.
* Erkek eşcinsellerin yüzde 20'si intihar girişiminde bulunuyor, yüzde 14'ünün de sabıka kaydı var.
Devlet aygıtı ve toplumsal istismar
Yrd. Doç. Dr. Nilgün Küçükkaraca ise, konuşmasında, "eşcinsel farklılık ve sosyal hizmet" konusunu ele aldı.
Toplumun kadınlara ve eşcinsellere şüpheyle yaklaştığını belirten Küçükkaraca, "Heteroseksüel/seksist" bakış açısının ayrımcılığı, şiddeti ve istismarı doğurduğunu söyledi. Küçükkaraca, bireysel istismarın ötesinde örgütlü güçleri ve devlet aygıtıyla bir "toplumsal istismar"dan söz edilebileceğini de vurguladı.
"Solcular da ayrım yapıyor"
İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkan Yardımcısı Av. Eren Keskin ise, eşcinsellere yönelik en şiddetli saldırının askeri dönemlerde yaşandığını vurguladı.
Keskin, eşcinselliğin Sovyetler Birliği'nde bir hastalık olarak değerlendirildiğini ve eşcinsellerin çalışma kamplarına gönderilerek cezalandırıldıklarını hatırlattı.
Keskin ayrıca, Türk Ceza Yasası'nda "cinsel taciz" suçunun bulunmadığını, "sarkıntılık" başlığıyla yapılan düzenlemenin ise "cinsel taciz" suçlarını kapsamakta yetersiz kaldığını belirtti.
Avrupa Birliği ve eşcinsellik
İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Görevlisi Bertan Topuzlu da, Avrupa Birliği'ndeki (AB) duruma ilişkin bilgi verdi.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve AB Adalet Divanı'nın kimi farklı karar ve uygulamaları olduğunu belirten Topuzlu, AB'de cinsiyete dayalı her türlü ayrımcılığın reddedildiğini söyledi.
Topuzlu, 1998 ve 2000 yıllarında çıkarılan yasa ve yönergelerin eşcinsellere yönelik ayrımcılık ve şiddet konusunda yeni düzenlemeler getirdiğini ancak bu düzenlemelerin tam anlamıyla uygulanamadığını da belirtti.
Aktivist Demir: Önemli aşamalar kaydettik
Konuşmasında kendi yaşamından örnekler veren aktivist Demet Demir ise, eşcinsellerin toplumsal yaşamın hemen her alanında ayrımcılığa ve şiddete maruz kaldıklarını belirtti.
Travesti olduğu için işyerinde tacize uğradığını ve şiddete maruz kaldığını anlatan Demir, travestilerin toplumda saldırgan görülmelerinin de yaşadıkları itilmişlikten kaynaklandığını söyledi.
Demir, kendilerine çalışma imkanı verilmesini, seks işçiliği yapmak isteyenlere de yurtdışında olduğu gibi alanlar tahsis edilmesini istedi.
Diğer paneller
Toplantının diğer panelleri "Eşcinselliğin İnşası, Gelenek ve Kültür Bağlamında Eşcinsellik", "Psikoterapi ve Tedavi Açısından Psikolojinin ve Psikiyatrinin Eşcinselliğe Bakışı", "Lezbiyenlerin Görünmezliği" ve "Travesti ve Transeksüellerin Sorunları" başlıklarıyla gerçekleştirildi. (BB/NK)