"Eşcinsellerin de kendi hak ve özgürlükleri çerçevesinde yasal güvence altına alınması şart. Zaman zaman bazı televizyon ekranlarında onların da muhatap oldukları muameleleri insani bulmuyoruz."
Bu sözler, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a ait. Yıl 2002... Muhtemelen genel seçim öncesi. Abbas Güçlü ile Genç Bakış Programı'nın konuğu Erdoğan.
Altın Işık isimli bir öğrencinin sorduğu şu soruya yanıt olarak veriyor Erdoğan bu cevabı:
"Bildiğimiz gibi Türkiye'de eşcinsel vatandaşlarımız var, eşcinsel vatandaşlarımıza Avrupa'da olduğu gibi evlilik hakkı gibi başka haklar tanımayı düşünüyor musunuz, kişisel olarak ne düşünüyorsunuz, eşcinsellere haklar tanınmalı mı tanınmamalı mı?"
Işık daha eşcinsel vatandaşlarımız der demez, Abbas Güçlü "Haydaa" diyor ve gülmeye başlıyor. Salondakiler de Güçlü'den "ilham" alıyor olacak ki, onlar da gülüyor. Erdoğan'ın da yüzünde bir tebessüm beliriyor.
On yıl sonrasına geliyoruz. Yıl 2012... Yeni anayasa yazılıyor. Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Milletvekilleri, Yeni Anayasa'nın "Temel Hak ve Hürriyetler" bölümünde yer alan "Eşitlik" maddesine "cinsel yönelim" ve "cinsiyet kimliği" ifadelerinin konulmasını istiyor.
Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ile Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Milletvekilleri, BDP'nin bu teklifini "Genel ahlaka" aykırı görerek, reddediyor ve bir uzlaşma sağlanamıyor.
Ördek: Başbakan sorumlu
bianete konuşan trans hakları aktivisti Kemal Ördek, LGBT örgütleri ve aktivistler olarak Başbakan'ın sözünü tutmasını beklediklerini söyledi.
"Başbakan ve hükümete düşen, LGBT bireylerin haklarını güvence altına almak ve tüm bireylere eşit davranmak konusunda bugüne dek vermiş olduğu sözleri tutmasıdır.
Artık LGBT bireylerin görmezden gelinme, aşağılanma, fiziksel saldırı ve cinayetlere karşı yasal ve fiili güvence altına alınması gerekiyor."
LGBT bireylerin başına gelenlerden ve gelecek olanlardan Başbakan'ın sorumlu olduğunu söyleyen Ördek, AKP'nin yapması gerekenin, Başbakan'ın o dönemde sarf ettiği sözleri yerine getirmek olduğunu belirtti.
Altunpolat: Demek ki takiye yapmış
Kaos GL Derneği'nden Remzi Altunpolat ise, o dönem Başbakan Erdoğan'ın ve partisi AKP'nin henüz muktedir konumda olmadığını söylüyor.
"Anlaşılan o dönemde fincancı katırlarını ürkütmemek için, İslamcı siyasette pek makbul bir kavram olan takiyeye başvurmuş Erdoğan ."
"AKP'nin etkin olduğu bir anayasadan umudu olmadığını" ifade eden Altunpolat, yeni anayasanın demokratik mücadele açısından bir araç olarak kullanılabileceğini belirtti.
"Muhalif kesimler de nasıl bir anayasa istediklerine dair talepleri ve bu yolda yapılması gereken yol temizliğini daha geniş platformlarda tartışabilmeli, tartıştırabilmeli." (SK/HK)