Ortadoğu Teknik Üniversitesi Sosyoloji Bölümü'nden Doç. Dr. Mesut Yeğen, hükümetin Kürt sorunuyla ilgili "açılımı" için "Henüz içeriğe dair net bir şey görmüş değiliz; bir plan, bir yol haritası yok. Ama hükümet açılım yapabilmek için kamuoyu oluşturmada başarılı, yol almış görünüyor. Bu az iş değildir" diye konuşuyor.
Yeğen, sürecin koordinatörü İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın hafta sonu gazeteci ve akademisyenlerle yaptığı toplantılar için de "Toplantıların içeriğinden çok, yapılmış olması önemli. Bunu medyanın, kamuoyunun hazırlanmasına yönelik bir adım olarak düşünmek gerekir" diyor.
Ancak Yeğen'e göre, bu dönemde esas konu: PKK'nin silahsızlandırılıp yasal siyasete katılımının nasıl sağlanacağı. PKK'nin tabanının hükümete güvensiz olduğunu, hükümetin DTP'yle görüşmelerinin kaygıları giderici olması gerektiğini söylüyor. Sürece en sert tepkiyi gösteren MHP Başkanı Devlet Bahçeli'ye de sorunu çözmemenin maliyetinin anlatılması, Bahçeli'nin tabanını sokaktan uzak tutması gerektiği kanısında; "İçinde olduğumuz olumlu atmosferin zehirlenmesini engellemek için herkesin üzerine düşeni yapması gerekiyor" diye konuşuyor.
Yeğen'in Kürt sorununda son döneme dair bazı saptamaları ve öngörüleri şöyle.
Statükoya dönüş büyük hayal kırıklığı olur: Bir atmosfer oluştu. Sorunu bir şekilde halletmeden bu atmosferden çıkılır, her şey eski haline dönerse, büyük bir hayal kırıklığı oluşur. Büyük bir beklenti oluştu. Öcalan'dan, DTP'den büyük talepler gelmezse ve buna rağmen statükoya dönülürse, Kürtlerdeki mevcut yabancılaşma daha da artar. Bunun iyi hesap edilmesi gerek.
Öcalan'ın af beklememesi önemli: Abdullah Öcalan'ın ne dediğini izlemek gerekiyor. Şimdiye kadar söyledikleriyle sürecin olumlu gelişmesi için katkıda bulunmuş oldu. Son açıklamasında af beklentisinde olmadığını, Kürt sorununun "ciddi sorun" olduğunu söyledi. İkisi de önemli. Af dayatmaması tepkileri dindirmeye yönelik. Kürt sorununun çözümü de, Öcalan'ın dediği gibi, gerçekten büyük bir reorganizasyonu gerektiriyor.
PKK'nin siyasallaşması: Bu dönemde sorunun önemli halkası, PKK'nin silahsızlandırılması ve siyasallaşması. Silahsızlanma, PKK'nin yasal siyasal hayata katılımını sağlayacak şekilde olmalı. Kürt sorununda küçük ölçekli reformlardan çok PKK'yle ilgili ne yapılacağı önemli. PKK, silahsızlanmak için hangi ölçekteki reformları talep edecek bunu bekleyip göreceğiz. Ancak Öcalan'ın söyledikleri, PKK'nin kısa vadede büyük reformları dayatmayabileği izlenimini veriyor.
Kürtlerin güvenini kazanmak: DTP'den edindiğim izlenim, devlete ve hükümete dair çok yoğun bir güvensizlik içindeler. Devletin Kürt meselesini birkaç küçük reformla hallolabilir bir iş görmesinden endişeliler. PKK, silahsızlandırıldığında Türkiye siyasetinin Kürtçe eğitim ve özyönetim gibi Kürtlerin esas taleplerini göz ardı edeceğini düşünüyorlar. Başbakanın DTP'yle görüşmesi bu kaygıların giderilmesine katkıda bulunabilirse, iyi olur. Türkiye'deki milliyetçi kamuoyunun teskin edilmesi önemli, ama PKK'nin tabanının da güvenini kazanmak gerek. Ama Başbakan-DTP görüşmesinin öncelikli hedefinin bu olmayacağını tahmin edebiliriz. Görüşmenin bu aşamada daha çok sembolik niteliği var. Görüşme şunu gösteriyor: Devlet, Kürt siyasetçilerini Kürt olarak, Kürt meselesinin meşru temsilcileri olarak dinlemeye başladı.
CHP'nin tutumu TSK'ye bağlı: CHP henüz rengini tam belli etmiş değil. Eğer hükümetin söylediği gibi, devletin kurumları arasında bir koordinasyon varsa, bu Silahlı Kuvvetler'in (TSK) görüşleri dikkate alınıyor anlamına geliyor. TSK'den net itiraz gelmedikçe, CHP de engelleyici olmayacaktır. Bu arada, Genel Başkan Yardımcıları Yılmaz Ateş'in Roj TV'ye çıkması önemli.
Bahçeli'ye çözümsüzlüğün maliyet anlatılabilir: MHP kritik bir faktör. Bütün muhalefetini son dönemdeki gibi mi sürdürecek? Böyle olursa, çok sorun yok. Şu ana kadarki tepki kapalı salon toplantılarında Bahçeli'nin öfkeli konuşmalarından ibaret. .Ama umarım tabanı sokağa döken tepki olmaz.
Büyük olasılıkla hükümet kapalı kapılar ardında Bahçeli'ye sürecin ciddiyetini anlatıyor olacaktır.
Bahçeli'ye Kürt sorununun çözülmemesi halinde Türkiye'nin akıbetinin ne olacağı konusunda bir brifing verilmesi gerekir. "Terörle mücadelede kararlılık" sorunu büyütmekten başka bir şey yapmadı. Bu Bahçeli'ye anlatılabilir. Eninde sonunda bu sorunun uluslararası boyutu da var. Çözmenin getirilerini, çözmemenin maliyetini anlatmak mümkün.
PKK'nin taleplerini konuşmakta sorun yok: Görüşmelerle ilgili "PKK'nin talepleri konuşuluyor" tepkileri tuhaf. Eninde sonunda mesele PKK meselesi, Kürt meselesi. Dağdan indirmek için PKK'nin taleplerini konuşmakta sorun yok. Tabii, siyaset kurumunun bazı aktörleri de "sınırlarım var, buraya kadar konuşurum" diyecektir.
AKP'li Kürt milletvekilleri: Yedi yıldır AKP'nin içindeler, ama işin ciddiyetini Başbakan'a anlatmakta başarılı olmadılar. Ne zaman ki uluslararası düzlemde değişiklikler oldu, ne zaman ki seçimler DTP'siz, PKK'siz bir iş yapılamayacağını gösterdi, o zaman hükümet adım attı. Ama AKP'li Kürt milletvekillerinin "Öcalan'ı dikkate almak gerekir" sözleri önemli. Bölgedeki Kürtlerle organik ilişkilerinin kuvvetli olduğunu, bölgeye yabancılaşmamış olduklarını gösteriyor. Bölgede kime sorsanız "Öcalan dikkate alınmalı" diyor.
Süreci başlatan uluslararası faktörler: ABD'nin Irak'tan çekilecek olması ve enerji sorunu, bu süreci başlatan ana unsurlar olabilir.
Irak Kürdistan'ında ve Türkiye'de istikrarsızlık ABD'nin işine gelmiyor. Bu nedenle "Bir şey yaparsanız, destek oluruz" tavrı var. Türkiye'de bu yeni durumdan bir fırsat yaratmaya çalışmayı tercih etti. (TK)