Suriye'de büyük bir hızla süren gelişmeler, kısa süre önce hiç gündemde olmayan olasılıkları hesaba katma ihtiyacı doğurdukça, Esad rejiminin çökmesi senaryosu ve bunun Suriye ve Orta Doğu'da yol açabileceği gelişmeler de yorumcuların değerlendirdiği konular arasına giriyor.
Özellikle Orta Doğu'daki çatışma bölgeleri hakkında derinlemesine haberleriyle tanınan Lübnanlı araştırmacı gazeteci ve belgesel film yapımcısı Jenan Moussa da X hesabında bir mesaj zinciriyle Suriye'deki rejimin devrilmesi olasılığını ele aldı. Moussa'nın kuşbakışı değerlendirmesini paylaşıyoruz.
Dubai merkezli haber kanalı El Aan TV'de alan muhabiri olan Moussa Suriye, Irak, Libya ve Afganistan gibi tehlikeli çatışma bölgelerinden korkusuzca yaptığı haberlerle tanınıyor. Moussa, mesleki geçmişinde IŞİD'in yükseliş ve düşüşünden, savaşın sivillere yönelik etkilerine kadar bir çok habere imza attı. Araştırma haberlerinde genellikle savaş suçlarına, insan hakları ihlallerine ve mültecilerin yaşadığı güçlüklere odaklanan Moussa özellikle gazetecilerin ulaşmasının zor olduğu bölgelere ve gruplara erişim sağlaması, sunduğu birinci elden tanıklıklar ve özel içeriklerle takdir kazanan bir haberci olarak tanındı. Moussa, sosyal medyanın bir haber mecrası olarak sunduğu imkan ve yenilikleri değerlendirmede gösterdiği becerilerle hızla değişen gündemlere ayak uydurmayı başaran bir gazeteci olarak da dikkat çekiyor.
* * *
Suriye'deki gelişmeler o kadar hızlı ilerliyor ki haberler birkaç dakika içinde geçerliliğini yitiriyor. 2011'den beri Suriye içinden haber yapıyorum ve Orta Doğu'da yaşıyorum. [Deneyimlerime dayanarak] Suriye rejimi düşerse bunun Suriye ve daha geniş [ölçekte] bölge için ne gibi sonuçlar doğurabileceğini bu zincirde irdelemek istiyorum:
Esad karşıtı cephede kimler var
Öncelikle, bu saldırıya Esad karşıtı güçlerin yanında hangi birliklerin katıldığını açıklayayım. Çoğu, 2016'da El Kaide'den ayrılan Heyet Tahrir Es-Şam (HTŞ) bünyesinde. Ancak, HTŞ 2018'den beri ABD Dışişleri Bakanlığınca "yabancı terörist grup" olarak tanımlanıyor.
HTŞ, Halep ve Hama çevresinde faaliyet gösteriyor. HTŞ'nin komutanı Ebu Muhammed el-Culani. Daha önce Nusra Cephesi'ne (Suriye El Kaidesi) başkanlık ediyordu. HTŞ'nin El Kaide'den (EK) ayrılmasının ardından, EK'den uzaklaştığını iddia ediyor. Halen ABD tarafından başına 10 milyon dolarlık ödül konulmuş durumda.
HTŞ operasyonuna ek olarak, aynı anda başka bir saldırı da devam ediyor. Bu ikinci savaş Türkiye tarafından finanse edilen Suriye'deki rejim karşıtlarının çatı örgütü Suriye Milli Ordusu (SMO) tarafından yürütülüyor. SMO operasyonu esas olarak Halep'in kuzeyindeki Kürt güçlerini hedef alıyor.
Liderlik HTŞ'nin elinde ancak Esad güçlerine karşı saldırıya katılan tugaylar şunlar: -Feylak El Şam (Şam Kolordusu) -Ceyş el İzze (Gurur Ordusu) -Sukur el Şam (Şam Şahinleri) -Ahrar el Şam (Şam Özgür Adamları) -Türkistan Tugayı -Ansar el Tevhid (Allahın Birliği Destekçileri).
Suriyeli olmayan Orta Asyalı ve Araplar
Türkistan Tugayı ilginç. Üyelerinin çoğu a) Orta Asya'dan (Özbekler, Tacikler), b) Çinli Uygurlar veya c) Orta Doğu veya Avrupa'dan Suriyeli olmayan Arap savaşçılardan oluşuyor. Çoğu 2012-2015 arasında cihat için Suriye'ye gelmişti.
SMO her gün Kürtlere saldırıyor
Hemen tüm SMO grupları Halep'in kuzeyinde Kürtlerle savaşıyor. Ancak 3 SMO taburu-Süleyman Şah Tümeni, Hamza Tümeni, El-Cebha el-Şamiye (Levant Cephesi)- Esad'a karşı HTŞ liderliğindeki saldırıya dahil. SMO'da yabancı savaşçı yok, bazıları Suriyeli Türkmen.
Esad rejimi düşebilir mi?
Suriye Devlet Başkanı Esad rejiminin düşüp düşmeyeceğini tahmin etmek imkansız. Ancak düşerse, Suriye için aşağıdakiler olabilir. (Açıkçası durum çok akışkan. Ancak savaşta harap olmuş Suriye'deki deneyimime dayanarak, şu anda en olası senaryolar bunlar görünüyor):
HTŞ şeriat devleti kuracak
HTŞ ve müttefikleri Suriye'yi ele geçirirse, şeriat yasalarının katı bir yorumunu uygulayacaklar. Afganistan'daki Taliban ile HTŞ arasında (kültürel ve tarihsel) farklılıklar olmasına karşın, HTŞ yönetimindeki Suriye'nin bir "yumuşak Taliban" devletine dönüşeceğini düşünebilirsiniz.
HTŞ ve selefi Nusra Cephesi'nin etnik ve dini azınlıklara yönelik muamele konusunda kötü bir geçmişi var.
Göç dalgası
Mülteci [dalgası] bekle[nmeli]. Suriyeli Hristiyanlar, Kürtler ve diğer azınlıklar çoğunlukla Lübnan, Avrupa veya ABD'ye gitmeye çalışacaklar. Suriye'de mezhepsel nefret yüksek. Özellikle Alevi ve Şii nüfuslar HTŞ ve diğer muhalif grupların ciddi intikam saldırıları riski altında olabilir.
Alevilerin çoğunun yaşadığı Lazkiye ve Tartus bölgelerinde (batı kıyı bölgesi) ne olacağı çok belirsiz. Burası aynı zamanda Rusya'nın önemli deniz tesisinin bulunduğu bölge. Ruslar tahliye olacak mı? Aleviler bu bölgeyi savunabilir mi? Şu anda tamamen belirsiz.
Aynı şey Esad [rejimi] kurumlarıyla bağlantılı kişiler -politikacılar, gazeteciler, askerler, polisler, memurlar vb.- için de geçerli. Birçoğu HTŞ ve müttefiklerinin intikam saldırılarının korkusuyla Lübnan veya Ürdün üzerinden kaçmaya çalışacak. Diğerleriyse kalabilir ve en iyisini umabilir. Ya da tövbe etmeye zorlanabilir.
Esad düşerse Erdoğan kazanır, Putin kaybeder
Türkiye için Esad'ın olası düşüşü şu anlama geliyor:
Suriye'deki vekilleri (SMO ve HTŞ) aracılığıyla Türkiye, 1516'dan 1918'e kadar Osmanlı İmparatorluğu'nun bir parçası olan Suriye'deki gücünü ve etkisini büyük ölçüde artıracak.
Türkiye'nin eski rakibi Rusya'nın Suriye'den çıkarılması halinde Erdoğan kazanır, Putin kaybeder.
Suriye'de nefret objesi olan Kürt güçlerinin zayıflatılması/bitirilmesi halinde, Suriye, HTŞ ve müttefiklerince pasifize edildiğinde, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan "savaş bittiği ve Esad gittiği" gerekçesiyle milyonlarca Suriyeli mülteciyi Türkiye'den Suriye'ye geri gönderebilir.
AKP anketlerde yükselir.
Esad'sız Suriye Rusya'nın nüfuzunun sonu olur
Rusya için Esad'ın olası düşüşü, Şam'da müttefiksiz kalması, Suriye'deki siyasi nüfuzunun son bulması, Türkiye tarafından alt edilmesi, Suriye'de askeri varlığının kalmaması veya çok sınırlı olması, Sovyetler Birliği döneminde 1971'de kurulan süper önemli Tartus Deniz Üssü'nün olası sonu olur.
İsrail için büyük kazanç
İsrail için Esad'ın olası düşüşü, Suriye cihatçıların elindeyken, İran'ın karadan Irak ve Suriye üzerinden Lübnan'daki vekili Hizbullah'a silah taşımaya devam etmesinin imkansızlaşması demek olur. Beyrut havaalanı ve Lübnan limanları fiilen İsrail deniz ve hava kuvvetleri tarafından kontrol edildiğinden, Hizbullah yeniden silahlanamaz. Bu İsrail için büyük bir kazanç. İran silahları artık Hizbullah'a ulaşamadığı gibi, İran ordusu da Lübnan ve Suriye'ye erişimini kaybeder. Kısa vadede: HTŞ tarafından yönetilen Suriye, bitmeyen iç milis [çatışmaları] nedeniyle ülkeyi istikrarsız ve zayıf kılar. Din çatışmaları İsrail için pek de bir tehdit sayılmaz. Ancak uzun vadede cihatçı gruplar her zaman olduğu gibi olarak kontrolden çıkınca; İsrail, Batılı müttefik Türkiye'nin HTŞ'yi kontrol altına almakta gecikmemesini bekleyecektir.
İran için tam bir felaket
İran için Esad'ın olası düşüşü Tahran'ın bölgedeki önemli bir müttefikini kaybetmesi olur. Bu Tahran için tam bir felakettir. İran, İran'dan Lübnan'a giden yol kapandığı için Lübnan'daki vekil Hizbullah'ı yeniden silahlandıramaz. Bölgesel rakip Türkiye gücünü genişletirken İran'ın, Suriye ve Lübnan'daki siyasi ve askeri varlığı utanç verici bir biçimde son bulur ve bu da Şii çıkarlarının Suriye, Lübnan ve hatta Irak'ta zayıflamasına neden olur.
ABD'de HTŞ kontrolden çıkana kadar yüzler güler
ABD için Esad'ın olası düşüşü şu anlama gelir: Ruslar Suriye'den çıkar. Uzun bir mücadele maratonu sonunda İran'ın nefret edilen müttefiki Esad gitmiş, Lübnan'daki Hizbullah tecrit edilmiş olur. Başka bir deyişle: Elbette HTŞ kontrolden çıkana ve/veya IŞİD yeniden toparlanana kadar herkesin yüzü güler.
Lübnan muhtemelen dinsel gerilime uğrar
Esad'ın olası düşüşü küçük Lübnan'ın, iki komşusu İsrail ve cihatçıların yönettiği Suriye arasında sıkışması olur. Hizbullah yeniden silahlanamadığı için, Lübnan içindeki diğer dini gruplar Hizbullah'ın zayıflamasının ardından oluşan boşluğu (zorla?) doldurmaya çalışabilir mi? Bu muhtemelen dinsel gerilime ve iç çatışmaya yol açar. Suriye'deki HTŞ'nin desteğiyle Lübnan içindeki cihatçı gruplar ve terörizm yeniden canlanır.
HTŞ Irak'taSünni radikallere esin kaynağı olur
HTŞ'nin Suriye'deki zaferi, komşu Irak'ta özellikle Sünni bölgelerde benzer gruplara esin verebilir.
Doğu Suriye'de IŞİD'in yeniden dirilişi, kolayca sınırın ötesine Batı Irak'a sıçrayabilir. IŞİD'in Irak'a böyle bir dönüşü, terörizm ve olası bir iç savaşla el ele yürür.
(AEK)